Show newer

Bu hafta planımı yapmıştım. Müsait olduğumda Feshane Artistanbul'a gidecektim. Hafta içi 19.00'a kadar açık olduğundan cumartesi ideal olur diye düşündüm.

T5 Eminönü-Alibeyköy tramvanın Feshane durağında inip yüz metre kadar yürüyerek alana ulaşılabiliyor. Müze Gazhane gibi muhteşem bir düzenleme yapılmış. Çöp kutuları bile janti.

İçeride bir sergi vardı ama İstanbul Senin uygulamasını çalıştıramadığım için giremedim. Yine de kültür-sanat etkinliklerinin yeni bir adresi olacağını bilmek güzel.

Metroda sürekli tanıtımını görüyordum. Borusan Kocabıyık Vakfı'nın Cumhuriyetin Yüzü sergisine bugün iş çıkışı uğrayabildim. Galataport'ta yer alan mekana ulaşmak zor değil ama sahile X-ray cihazından geçerek girmek moral bozucu.

Sergi, Kurtuluş Savaşı ile başlıyor. Canını dişine takan halkın mücadelesi Yokluktan Varoluşa olarak adlandırılmış. Sonrasında Harf Devrimi ve Dil Devrimi geliyor. Zaten serginin ana ekseni cumhuriyetimizin kültür ve sanat alanında yarattığı değişim. Tiyatro, mimari, arkeoloji, heykel ve resim alanlarıyla devam ediyor.

Kendimizi nasıl yoktan var ettiğimizi anlatan güzel, anlamlı ve bilgilendirici bir sergi olmuş. Başta kuratör İzzeddin Çalışlar olmak üzere emeği geçen herkese şükranlarımı sunarım.

Tek maruzatım ışıklandırma konusunda oldu. Fotoğraf çekerken çok zorlandım bu nedenle. Dört fotoğrafı seçmek zor ama ziyaret etmenizi önererek buraya bırakıyorum.

Geçen haftaki talihsizlikten sonra puan farkının kapanacağını biliyordum. Şimdi öne geçme zamanı. Sonrası yirmi beşinci şampiyonluk ve beşinci yıldız.

Kürekbet, Elizabet, Fahrettinbet spamlayan konsept hesaplarından birinin hedef göstermesi sonucu güzel işlere imza atan birini tanıdım: Beyza Doğuç. Genellikle yapay zeka kullanıyormuş ama paylaşılan videoda bunun dışında kalan çalışmalarından bahsetmişti. Ben de dinlediklerimi sırayla aktaracağım.

🐍 Şahmeran: Herr Mannelig adlı eserin Türk uyarlaması. Sadece Türkçeye çevirmekle kalmamış, hikayesini de şahmerana göre düzenlemiş. Radio edit de mevcut.

🐇 Alice Harikalar Diyarında: Yaratıcılığını konuşturduğu bir eser. Çocuklara kitapla birlikte dinletilebilir.

💨 Kaçış: Kendisine aşka benzer duygularla bağlandığım Norveçli şarkıcı Aurora'nın Runaway şarkısının Türkçe söylenişi. Fonetik uyum sağlanmış. Bu yönüyle kendine hayran bıraktı.

💔 Tom Odell - Another Love: Daha önce Fransızca, Ukraynaca ve çeşitli dillerde yorumlamalar görmüştüm. Bu çok değişik olmuş. Şarkı hakkında uzun zaman önce yazdığımda ömrüm boyunca hiç sevilemeyeceğimden bahsetmiştim ancak yanıldım gibi duruyor. Bu nedenle artık dinlemiyorum fakat ilginç bir hissiyat oldu.

⛰️ Kate Bush - Running Up That Hill: Türkçeye çevrilmemiş, sadece cover denen türden bir şarkı. Gayet başarılı.

☀️ Her Yere Yakışıyorsun: Cımtıslı bir müzik. Elektrohouse denmesi gereken bir tür fakat Zeynep Bastık havası aldım. Sözler anlamlı ama derin değil. Ritmin doğasından kaynaklanıyor olabilir.

🍏 Yarım Kalan İhtimaller: Hüzünlü, yavaş başka bir deyişe slow bir şarkı. Son zamanlarda çıkan aşk şarkılarından daha kötü değil. Fakat biraz aynı gibi çınlıyor. Lirik yine çok derin değil. Halbuki burada Sena Şener gibi bir duygusallık beklerdim. Piyano korku müziği efekti gibi çalıyor. Tekrarlayan melodiden dolayı bana öyle gelmiş olabilir.

🥨 Bir Bataklık Var Göbeğinde Ankara'nın: Indie rock türünü ilk kez kadın sesinden dinlemek biraz garip geldi. Absürt klibiyle birlikte akıp gidiyor. Yukarıda saydığım diğer iki özgün parçaya nazaran daha başarılı denebilir. Derinlik aramadım çünkü sonuçta indie. Cheer-up ile burukluk arası bir havası var. Sepya bir melodi -ki Ankara da öyledir.

🌕 Beethoven - Ay Işığı Sonatı: Bu yorum bana pek hitap etmedi. Başarısız diyemem. Hem kendi eklediği tonlar hem de sözler uyumsuz geldi. Aslında diğer çalışmalara bakarak önyargısız yaklaşmıştım.

🐜 Dönüşüm: Parçadaki elektrik hoş fakat o Kafkaesk hüznü alamadım.

🚢 Satranç: Öncekine göre daha başarılı bir parça. Monoton olmasaydı kitabın duygusunu daha iyi aktarabilirdi.

Trendyol'da gezerken karşıma çıkan ürün: 100 lira değerindeki Google Play hediye kuponu 103.9 lira. Birader anı değil de ne bu?

Dünyada kaç ülke olduğunu aklımda tutamıyorum. Vikipedi'ye göre Birleşmiş Milletler'e üye 193 ülke varmış. Kabile devletlerini de dahil ederseniz bu sayı iki yüzü biraz aşıyor. Türkiye, 2023 yılı Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nin 117'nci sırasında bulunuyor. Listeye dahil edilen 142 ülke var. Üstte kalan ülkeleri saymak zor olacağından Türkiye'nin altındaki ülkeleri sırasıyla sayayım ki ibret alınsın:

🇬🇳 Gine
🇭🇳 Honduras
🇳🇬 Nijerya
🇲🇱 Mali
🇨🇬 Kongo
🇿🇼 Zimbabve
🇬🇦 Gabon
🇺🇬 Uganda
🇮🇷 İran
🇧🇩 Bangladeş
🇲🇿 Mozambik
🇪🇹 Etiyopya
🇵🇰 Pakistan
🇧🇴 Bolivya
🇸🇩 Sudan
🇲🇷 Moritanya
🇨🇲 Kamerun
🇲🇲 Myanmar
🇪🇬 Mısır
🇳🇮 Nikaragua
🇨🇩 Demokratik Kongo
🇭🇹 Haiti
🇦🇫 Afganistan
🇰🇭 Kamboçya
🇻🇪 Venezuela

2023'te Türkiye'de bilindiği kadarıyla 1932 işçi iş cinayetine kurban gitti. Ayakta durmak için katlanmak zorunda olduğumuz bu yolda yitip gitti birçoğumuz.

Şimdilerde insanların ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar ev ve araba sahibi olamayacaklarını gizlemek için iktidar medya aracılığıyla milliyetçilik, köktendincilik ve erkeklik pompalıyor. Günden güne emek süreçlerindeki gaddarlık unutturuluyor.

Bu sefer size yeni bir hikaye ile geldim. Arda Tonbul, 14 yaşındaydı. Büyükçekmece'de staj gördüğü sırada sac makinesine sıkıştı. Hastanede altı gündür sürdürdüğü yaşam mücadelesini kaybetti.

Şimdi birkaç soru sormamız gerekiyor. Birincisi, bu kaçıncı çocuk ölümü? Bunun denetimi neden yapılmıyor? Bu krizle bağlantılı olarak hep öğüt verirler ya, erken yaşta çalışmaya başlayıp usta olunca çok para kazanmamızı. Hayatımızın en güzel zamanlarını neden çalışarak geçirelim ki?

Bir diğer değinmek istediğim konu ise Tokat'taki bir ayakkabı imalathanesinde solventten zehirlenen otuz bir işçinin on aydır iyileşememesi. Anadolu Ajansı, 4 Şubat 2022'deki haberinde Gürcistan ordusu için bot üretecek atölyenin açılmasını gururla haberleştirmiş. Patronun demeci yanında dikkat çeken ayrıntı Yeşilyurt Belediye Başkanı Muhsin Yılmaz'ın vereceğini söylediği destek.

Bu düzenin karşısında olmayanlar sorunludur. Mücadeleye devam edenlere selam olsun. Yılgınlık, bitkinlik yok; bu bizim hikayemiz.

Günaydın, iyi günler herkese.

Mustafa Kemal Atatürk zinciri başlatıyorum.

Güneş bizimle doğar
Yağmur bizimle yağar
Bizimle coşar deniz
Ateş bizimle yanar

Vikipedi'nin 23'üncü yaş gününe katıldım. Ortam mükemmel. İnsanlar çok güzel. Pizza yedikten sonra tanışma faslı oldu. Pasta kesildi ama ben tatlı yiyemediğim için yine pizza yedim. Aslında yemek beklemiyordum. Bu güzel atmosferin yanında daha başka oldu. Umarım bu buluşmaların devamı gelir.

Yollar uzun, dikenli, taşlı olsa da,
Bastığın yer üzüntülerle dolsa da,
Sel, çığ, ateş önünde her ne olsa da,
Cimbom gülerek yürür.

Yollar uzun, dikenli, taşlı olsa da,
Bastığın yer üzüntülerle dolsa da,
Sel, çığ, ateş önünde her ne olsa da,
Cimbom başı dik yürür.

Antalyaspor'un İsrailli futbolcusu Sagiv Yehezkel, 7 Ekim'deki terör saldırısını andığı için halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasıyla gözaltına alındı. O gün saldırının kurbanları için neler söylendiğini hatırlıyoruz. Şimdilerde sadece festivalleri yasaklayabiliyorlar. Arta kalan zamanlarında da Hamas'ın masum insanlara yaptığının benzerini yapacaklarını ima ediyorlar. Ellerine yeterince güç geçtiğinde onu da yaparlar.

İsrail'e gemiler gitmeye devam ediyor. Bu da yaptıkları anlaşmalar gereğiymiş. Halbuki AİHM ve AYM kararlarını keyfekeder tanımayabiliyorlar. İsrail, Filistin'e yönelik kampanyasına 8 Ekim'de başlamadı. O halde bu fevri tavır, boykot kampanyaları, İsrail hakkında en ufak söz edeni linç etmeler neden?

Son olarak, bu kaçıncı skandal? Umarım EURO 2032'yi Türkiye'den alırlar.

Ben bu meseleye fena halde taktım. Hatay'da camilerde vaaz veren Mossad ajanı var. Aşağıdaki listenin yirmi ikinci sırasındaki kişi ise Filistin'den getirilen yaralıların bilgisini İsrail'e iletiyormuş. Bu bilgiyle İsrail ne yapar bilemiyorum ama biz bu muameleyi hak ediyoruz galiba.

Show thread

Bir Red Bull değil ama idare eder. Şekersiz olmasına rağmen boğazımda bir topak oluşturdu. Şeftali aroması Lipton'un soğuk çayı gibi. Zaten tam bir enerji içeceği denemez çünkü sadece iki kalori. Fakat tadı için de içileceğini sanmıyorum. Bu haliyle, eh işte denebilecek bir ürün olmuş. Başka aromaların da denenmesi lazım.

1961'den 1965'e kadar Suriye'de İsrail adına espiyonaj faaliyeti yürüten Eli Kohen'in hikayesini anlatan The Spy adlı yapım benzerlerinin birkaç adım ötesinde.

Öncelikle olaydan bahseyim. Eli Kohen, Mısır'da dünyaya gelmiş bir Yahudidir. 1950'lerde İsrail'e göç etmiştir. 1961'de Mossad'a katılmış ve Buenos Aires'e gönderilmiştir. Burada Kemal Emin Sabit adını kullanmıştır. Aslına bakarsanız bu ad son derece iyi seçilmiş. İsimler sırasıyla yetkin, güvenilir ve sağlam anlamına gelmektedir.

1963'teki darbeden sonra Suriye siyasetinde yükselmeye başlamıştır. Yakalanmasaydı bir sonraki savunma bakanı olabilirmiş. 1965'te iş üstünde yakalanmış ve idama mahkum edilmiştir. Ancak sızdırdığı bilgiler Altı Gün Savaşı'nda İsrail'in Golan Tepeleri'ni ele geçirmesinde önemli rol oynamıştır.

Sacha Baron Cohen'in ilk komedi dışı işi ve iyi oynadığını söyleyebilirim. Eli Kohen'in Kemal Emin Sabit'e dönüşmesini çok iyi aktarmış. Bir sahnede İsraillilere ateş etmesi söylenince yaşadığı duyguları bize geçirmeyi başardı.

Sinematografi The Crown ile yarışır, belli yerlerde onu geçer düzeyde. Müzikler diziye güzel yedirilmiş. Meseleye Suriye veya İsrail açısından bakmaması da takdire şayan. Fakat tamamı İngilizce olduğu için nerede Arapça nerede İbranice konuşulduğu anlaşılmıyor.

Bizde de böyle biri varsa, mesela Mevlüt Çavuşoğlu'nun Rus istihbaratı için çalıştığı yıllar sonra ortaya çıksa, bunun filmini veya dizisini nasıl yaparız? Bu mini dizi kadar güzel olur mu acaba?

Dün Berkin Elvan'ın doğum günüydü. Yaşasaydı 25 yaşında olacaktı. İktidar yıllardır Gezi Parkı eylemlerini terörle ilişkilendiği için o zamanlarda yaşı küçük olan gençler bu şekilde biliyor. Öyle mukaddesatçı bir nesil yarattılar ki "Devletime taş atan herkes ölecek yaştadır." diye bir alıntı gördüm. Devlete nasıl taş atılır bilmiyorum ama Selçuk Kozağaçlı'nın şu konuşmasıyla yanıt vereceğim buna.

Özer Sancar'ın paylaşımıyla şöyle akıllara zarar bir Metropoll anketi gördüm. Uydurma olduğunu düşündüğüm bu ankete göre CHP ve TİP'e oy veren beş kişiden biri Can Atalay'ın hapiste olmasını onaylıyormuş.

Hayır, oldukça primitif düşüneceğim. Birine oy veriyorsunuz, sonra onun sizi temsil etme hakkı elinden alınıyor. Bunu dert etmemeniz için kaygısız olmanız gerekir. Haksızlığa uğramışsınız ama bunun peşine düşmüyorsunuz. Anketi hazırlayanların aklına gelmemiş sanırım bu. Ne diyebilirim ki?

LinkedIn'de bir iş ilanı gördüm. İlgimi çektiği için inceledim ve başvurdum. Şimdi maddeleri teker teker yorumlamak istiyorum:

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki maddeler arasında bir bütünlük yok. Bazısı fiilimsi ile bitmiş bazısı da mastarla.

Üniversitelerin ilgili bölümleri sanırım turizm veya konaklama oluyor. Aslında turizm denen sektör, o alanda olan eğitiminize bakmaz çok. Fakat formaliteden de olsa bu madde bulunur ilanlarda.

İyi derece İngilizce muğlak bir ifade. Operasyonu yürütecek kadar dil bilmesi yeterli. Kimse Shakespeare çevirmesini istemeyecektir.

Rezervasyon yerine satış demek daha doğru olurdu. Bu birimler çoğu otelde aynı çatı altındadır. Yapılan işin adı satış, ürün ise rezervasyondur. Benim ünvanım rezervasyon yetkilisi olmasına rağmen hiçbir zaman rezervasyoncu olduğumu söylemedim. Satışçıyım derim hep. Birinin şef olması için beş yıl beklemesine de gerek yok. Gençlere şans verilmeli.

Office programlarını herkes bilmeli. Opera ise özellikle zincir otellerdeki başat sistemdir. Bunu bilmeden bu işi yapamazsınız.

Rezervasyon görevlisi diye biri varsa en az iki kişi çalışacak demektir. Daha güzel olur.

Rezervasyonlardaki değişiklik ve iptallerin takibini yapmak işin bir parçası. Aşağıda tekrar edilmiş.

Stop sale, oteli satışa durdurma anlamına gelir. Bunu düşünecek kişi rezervasyon şefi midir? Bundan emin değilim.

Arrival, ertesi gün otele varacak misafirler demek. Cancellation adı üzerinde iptaldir. Bunun bir politikası var. No-show ise iptal etmemesine rağmen otele gelmeyen misafirlerin durumudur. Bunları rezervasyon görevlisi yapabilir.

İptal politikasından bu maddede bahsedilmiş. Buna hakim olmak elzemdir. Yanlış bir işlemde zarar edilen tutarı ödetebilirler.

Tekil misafirlerin taleplerine mail ve WhatsApp üzerinden yanıt vermek aslında satış personelinin görevi olabilir.

Gelir, revenue olarak adlandırılır. Bunu artırmak da görevlerden biri olacaksa bu kişi rezervasyon ve gelirler şefi olsun. Biraz abartmışlar.

İnsanlarla bir arada çalışıyorsanız ilişkileriniz güçlü olmalı zaten. İkna kabiliyeti de satışla ilgilidir.

Bu ünvandan ekip lideri olduğunu anlayamadım ama motivasyon verici bir rol de bekleniyor.

Duvar takvimini masa takviminden daha çok seviyorum. Bu yıl için seküler bir duvar takvimi istiyordum. Trendyol'dan Vasıf Ülkü takvimini buldum. Önünde yine namaz saatleri yazıyor fakat zararı yok. Düne ait yaprağın arkasında yazanlar dikkatimi çekti. Burada paylaşmak istedim.

Bu maçın sonucu veya oynanıp oynanmaması umrumda değil. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında eski adı Cumhurbaşkanlığı Kupası olan, şimdilerdeyse Süper Kupa olarak anılan bu karşılaşmanın Türkiye'de stat kalmamış gibi alakasız bir ülkeye verilmesi meseleydi.

Onlar da doğal olarak kendi dünya görüşleri ölçüsünde bizim aptallara yön vermeye çalıştı. Her şey bir yana, şunu söylemeden geçemeyeceğim; Tarihin hiçbir döneminde Türk olmak bu kadar aşağılanmamıştı. Moğol istilası, Çernobil faciası, atom bombası, apokalips veya uzaylı istilası... Hepsini bu heriflerin yönetimine tercih ederim.

Şimdi daha yüksek sesle söyleme vakti: EN BÜYÜK TÜRK ATATÜRK!

Show older
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.