Show newer

Kent lokantalarında günün menüsü.

Mercimek çorbası iyi ama günün anlam ve önemi adına köfte daha güzel olurdu.

Geçmişin yükü şimdi toz duman
Bembeyaz defterim, her sayfam
Sen benim alın yazımsın, tamam
Silmeye ne mecal ne derman

Sana ben ezelden geldim, lan
Bir çağır hele bak, bu yerde durmam
O kara göze, kaşa ben ki kurban
Taşıyor umudum aşkımdan

Uzun zaman önce planlayıp gidememiş, sonrasında rafa kaldırmıştım. Bugün LSV Dükkan'ı ziyaret imkanı buldum. Bağış yerine geçmeyecek olsa da alışveriş çantası, not defteri, kupa ve kolonya aldım. Oradaki görevli yardımcı oldu. Hatta el yapımı çikolata ikram etti.

Bu gönderiyi daha erken saatlerde yazıp paylaşacaktım fakat 2024 yılında metroda internet hâlâ bir problem. Sanki Milattan Önce 500 yılındayız.

Sabahın 07.30'unda Haliç Metro Köprüsü'nün Karaköy ayağındaki parktayım. Deniz havası almak istediğimde karşılaştığım manzaraya bakın.

Adalar'da fayton kaldırılırken yapılan saçma sapan itirazları hatırlıyorsunuz değil mi? Yine de, tekrar etmekten zarar gelmez.

İtirazlar kabaca ikiye ayrılıyordu. Biri, faytonların Adalar'ın tarihi dokusunu oluşturduğunu savunan tarih ve dokusever bir grup tarafından dillendiriliyordu. Tarih çok hoş bir uğraş fakat zaman akıp gidiyor. 2020 yılında hâlâ faytona binmek istiyorsan sana diyecek bir şey yok zaten. Olman gereken yer sosyal medya değil, Mahzar Osman'ın bahçesi.

İkinci grup ise daha kendine has bir gerekçeyle ortaya çıkmıştı. Adalar'da kullanılacak elektrikli araçların tasarımı güzel değilmiş. İstanbul Bienali'ndeki eserlere market rafı inceler gibi bakıp geçen bu kişiler ne ara estet olmaya karar verdi, anlayabilmiş değilim. Sanki çok güzel bir kentte yaşıyormuş gibi araçların tasarımını beğenmiyor hatta "Keşke faytoncular kalsaydı." diye iç geçiriyor. Açıkçası ben tasarımları çok beğenmiştim fakat at penisi şeklinde olsaydı bu güruha daha iyi mesaj verilmiş olurdu. Belki faytoncu özlemi çekenler o zaman beğenirlerdi yeni araçları.

Bir yerde size zararı olmayan bir canlının rahatı söz konusuysa normal şartlarda geri plana atılabilecek ayrıntıları büyütmenin alemi yok. Mesela oturduğunuz muhitteki hayvan hapishanesi kapanınca çocukların hayvanlar hakkında nereden bilgi edinebileceğini sormayın artık. Bu faydasız gönderileri hazırladığınız telefonlar ne güne duruyor?

Başlığa bak, haberin içeriğine bak. Tık avının cezası idam olmalı.

Üzülerek söylüyorum ki İstanbul engelli yaşamına uygun bir kent değil. Bedensel, işitme veya görme engelliler bu şehirde rahatça dolaşamaz. Şişli'nin en büyük sorunlarını sıralarken yeşil alan ve park sorunundan sonra yolların çok yokuş olmasını sayıyorum. Şişli Camii'ni merkez kabul ettiğimiz beş yüz metrekarelik bir çember çizdiğimizi varsayalım. Bu çemberin çevresinden uzaklaştıkça yokuşlar artmakta. Peki buna karşı ne yapmalıyız? Bu aslında engelli dostu bir kent imgesiyle beraber okunmalı. Sadece yokuş çıkmak veya inmekte değil en basitinden karşıdan karşıya geçerkenki süreler engelli ve yaşlıları bir kenara bırakın topallayan biri için bile yeterli değil.

Bir diğer mesele ise, meydanlarda araç olmaması gerekliliğidir. Toplu ulaşımın ana ekseninin raylı sistem olması gerektiğini daha önce söylemiştim. Eminönü, Taksim, Mecidiyeköy, Kadıköy, Üsküdar gibi meydanlara ulaşım yalnızca raylı sistemle olmalıdır. Beyazıt tamamen yayalaştırıldı ve çok güzel oldu. Bunun diğer meydanlara da uygulanması gerekiyor. Ulaşımın dağıtımı bu meydanlardan değil cep veya hub tabir edilen aktarma merkezlerinden yapılmalıdır. Cevizlibağ veya Yenikapı bu hublara güzel birer örnektir.

Daha fazla yayalaştırma, daha fazla yeşil alan, daha fazla kültür-sanat yapısı ve tabii daha fazla raylı sistem istiyoruz. İstanbul'un şu an sahip olduğu raylı sistem uzunluğu kadar bir ağa daha ihtiyacı var. Metro ve tramvay, yapım aşaması maliyetli ancak son derece sürdürülebilir araçlardır. Çarpıcı bir örnek olması bakımından şunu söyleyeyim: M1 hattında hâlâ ilk açıldığı 1989 yılındaki tren setleri kullanılıyor. Bu metroyu kullananların çoğu bu yıldan sonra doğmuştur. Kaldı ki bu setler yaklaşık on on beş sene daha kullanılır gibi duruyor. Halbuki otobüsler en fazla on yıl dayanıyor. Metro kullanınca geç kalma olasılığını da azaltmış olursunuz. Çünkü metro hava durumundan etkilenmez veya trafiğe takılmaz.

Son olarak bugün çektiğim seçim manzaralarını paylaşacağım.

Bu arkadaşın TikTok hesabını buldum. Bu platformu bu kadar entelektüelce kullanan birini görmemiştim daha önce. Zaten hayattan tat almaya çalışanlar kaliteli insan oluyor genelde. Kahve özelinde söylemiyorum bunu.

Bu arada, önerdiği kitap üç yüz liranın üzerinde. Bu konuda bilinçli olması çok özel. Umarım ünlendiği için kalitesinden taviz vermez. Zira TikTok hesabı açma isteği uyandırdı bende.

Show thread

İstanbul gibi bir kentte, gerçek evrenin Ba Sing Se'sinde hiçbir siyasetçi Ekrem İmamoğlu'nun yarattığı etkiyi yaratamayacak. Kimse onun kadar sevilmeyecek. Mesela bugün kendisini korumak için yasa ve kolluk gücü olan Tayyip Erdoğan, bu kadar kolay halkın arasına karışamaz. Yapılan tüm karalama kampanyaları ve şeytanlaştırmaya karşı hâlâ bu kadar sevilmesi onu tüm güncel siyasetçilerden ayırıyor. Kendisine ANAP'lı müteahhit, İkinci Tayyip gibi yakıştırmalar yapılmasına rağmen İstanbulluların hakkını savunmaya devam ediyor. Son olarak Gezi Parkı'nın uydurma bir vakıftan alınıp tekrar İBB'ye verilmesi onun mücadelesi sonucudur.

Önümüzdeki seçimlerde İBB dışında İstanbul'da önemsediğim iki ilçe var. Bunlardan biri İBB Miras ile kentin tarihi dokusunun korunmasında önemli bir rol oynayan Mahir Polat'ın aday gösterildiği Fatih. Diğeri ise Şehir Hatları genel müdürlüğü yapmış Sinem Dedetaş'ın aday gösterildiği Üsküdar.

Bu iki ilçeyi bu adayların ve dolayısıyla CHP'nin kazanması kentlerdeki sekülerleşmeyi göstermesi bakımından da önemli. Her iki aday da mevcut başkanlara karşı yarışacak. Yani sistemden nemalanan bir kitle olacak karşılarında. Hem de yıllardan beri muhafazakar kimlikle özdeşleştirilmiş iki ilçede bu direnci kırmaya çalışacaklar.

Geçen gün Moskova'da AVM'ye yapılan terör saldırısının failleri Tacik uyruklu çıkmıştı. Fatih'te de çok sayıda Tacik mülteci var ve Mahir Polat katıldığı bir programda buna dikkat çekiyor.

12'nci hafta photomania

1️⃣ Kendi çektiğim bir fotoğraf
2️⃣ Ekran görüntüsü
3️⃣ İndirdiğim bir fotoğraf
4️⃣ Bana gelen bir fotoğraf

Kamu kaynaklarının boşa harcandığını görünce büründüğüm kişilik

Bu arkadaş yüzünden kahveye sardım yine. Filtre olsun, çekirdek veya kapsül kahveden espresso türevleri olsun, Türk kahvesi olsun günde iki bardak içiyorum.

Ziyadesiye geç kalmış bir ziyaretti bu. Kütüphane Troleybüs, 1 Mart 2022'de açılmıştı fakat uzun süre ilgilenmedim. Bugün bir yerlerde gözüme çarptı ve malum seçim gelmeden şöyle bir uğradım.

1984'ten beri kullanılmayan İstanbul Üniversitesi'nin içindeki bir binayı bu şekilde değerlendirmek çok özel. Zaten ders çalışan öğrencilerden başka uğrayanı pek yok sanki. Türkiye'de kütüphanelerin kaderi bu maalesef.

Bu seneki IKEA iftar endeksi de geldi. Az önce metro durağında çektim bu fotoğrafı fakat Qoto, gönderi aramasını kapattığı için üstteki gönderiyi bulmak için ekranı bayağı bir kaydırmam gerekti.

Show thread

Aslında açıldığı hafta ziyaret etmeyi düşünüyordum ama kalabalık olur diye sürekli ertelemiştim. Bugüne müsaitlik yaratıp baştan sonra dolaştım Bugur Palas'ı.

Gerçekten muhteşem bir mekan olmuş. Ben sadece restore ederler diye bekliyordum ama kütüphane, kafe ve sergisi olan bir yerleşke kazandırmışlar İstanbul'a.

Girişte İstabul Senin uygulamasından bilet almak zorunlu. Uygulama biraz ağır aksak çalıştı. Neyse ki iki buçuk dakikada biletimi alabildim.

Magnum İstanbul'da adlı bir sergi vardı. Fotoğraflar bir camın ardından saklandığı için fazla otoğraf çekmedim çünkü hem yansıma hem de kötü açıdan vuran ışık nedeniyle parlama yapıyordu. Bu sergiden de bir fotoğraf ekledim. Toplumsal hareketler konulu bir dizi fotoğraf vardı. Bakar bakmaz buranın Ukrayna olduğunu anladım. Işıltılı bir andı.

Teras içinse diyecek bir şey yok. İstanbul'un her yanını görebileceğiniz bir nokta. Gökdelenlerden yönünüzü tayin edebilirsiniz.

Ekrem İmamoğlu, bugün bu ülkede en çok hedef gösterilen ve iftira atılan siyasetçidir. Buna rağmen halkın arasında rahatça dolaşabiliyor. Bu kadar rahat olmasının nedeni de yaptığı her şeyin hesabını verebiliyor olmasıdır.

Belediye AKP'nin elinde olsaydı bu mekanın kimlere peşkeş çekileceği herkesin malumu. Şimdiyse halkın hizmetinde.

Bugün Ataköy Baruthane'ye gitmek üzere plan yapmıştım. İşimi bitirdikten sonra metro ile Ataköy-Şirinevler istasyonuna gelip ara sokaklardan dolanarak yürüdüm. Hava çok güzel. Şubat ayına göre fazlasıyla sıcak denebilir. Yol üzerinde Migros dikkatimi çekti, Atrium AVM'ye uğradım ama bir şey almadım.

Sahilyolu yönüne aynı sokakta devam etmek imkansız olduğundan bir ara yolu kaybettim. Bu sırada karşıma Ayamama Yaşam Vadisi çıktı. Gerçekten yaşama karşı azmimi ve isteğimi yükseltti. Buradan sonra ilerlediğim yoldan emin olamadım ve Petal Haritalar'dan yardım aldım. Rauf Orbay Caddesi'ndeki üstgeçidi yeniledikleri için kullanıma kapatmışlar. Navigasyon beni üç yüz altmış metre yürüttükten sonra karşıma koca bir hiç çıktı, mecburen geri döndüm. Yol üzerinde herhangi bir yaya geçidi veya trafik ışığı da bulunmadığından dikenli tellerden atlayan mülteciler gibi atladık yola ve karşıya geçtik.

Son beş yılda İstanbul çok güzel bir dönüşüm geçirdi. Parklar, kütüphaneler, kültür-sanat alanları inşa edildi veya yeniden düzenlendi. Zaten ben de kentte daha fazla AVM veya toplu konut değil nefeslenecek yeşil alanlar, kafa dinleyecek mekanlar ve eğlencek yapılar istiyorum. Bir de daha az çalışmak, daha fazla yeri gezmek, daha fazla kitabı okumak, daha fazla dizi ve filmi izlemek, daha fazla müziği dinlemek istiyorum. Yaşamak zaten bunlarla yaşamaktır. Günün yarısını işe ayırıp sosyal medyadan boş yapmak ve gri evlerde pineklemek zaman öldürmektir.

Baruthane Millet Bahçesi bu anlamda çok iyi olmuş. Aileler, çocuklar, çiftler hep buradaydı. Fotoğrafları çekerken gözüm yaşardı ama havadandır diye düşünüyorum. Böyle mekanların artması dileğiyle başka bir paylaşımda görüşmek üzere.

Show older
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.