Ahmak seperatörü bir ifade var ya "1 Mayıs'ta eylemciler meydanlara çıkar, ertesi gün gerçek işçiler temizler" diye. Ben de 'gerçek bir işçi' olarak bugün iş çıkışı Taksim'e gittim. Özellikle seçimden sonra İstiklal Caddesi'nde daha fazla Türk olduğunu görüyorum. Bu akşamüstü de öyleydi.
AKP'nin Taksim'i kapatmaktaki ısrarına akıl sır erdiremiyorum. Belki de emekçilerin bu sembol mekanda buluşmasıyla hayat pahalılığının gündeme gelmesinden çekiniyorlardır.
Gezi Parkı her zamanki gibi şahane fakat çiseleyen yağmur yüzünden tenha. Günler bir şekilde geçiyor, yeni olan eskiyor. Bir gün mutlaka 1 Mayıs, Taksim'de kutlanacaktır. Bu seneye olmaz da ondan sonraki sene olur ama eninde sonunda olacaktır.
Kadıköy'de Moda Caddesi'nin başında Migros 7/24 açılmış. Sanırım iki yıl oluyor ama ben sosyal medyada bugün gördüm ve gitmek istedim. Sadece otomatlardan oluşan bir market bu. Fiyatlar da market fiyatları ve el yakıyor.
Dışını çekerken bir hanımefendi poz verdi. Çiseleyen yağmurdan kaçan üç kadın buraya sığınmıştı. Bir şey almak isterdim ama gözüm pek kesmedi. Son fotoğrafta da kediyi görüyorsunuz. Umarım bu tarz girişimlerin sayısı artar.
Mahsun Karaca'yı takip ettiğim için çekimini aşama aşama gördüğüm Mahsun J dizisinin ilk sezonunu bitirdim. Sanırım GAİN politika değişikliğine gitmiş. Dizinin bölümleri kırk dakikanın üzerinde. Halbuki bu platform bize otuz dakika civarında içerikler sunma niyetindeydi.
Dizi, çalışarak bir türlü para kazanamayan Mahsun'un illegal yollara sapmasını konu alıyor. Reklamcılık yapan çocukluk arkadaşı Leyla ile maceralara atılıyorlar. Mahsun Karaca, Ülkemizde 2018'den beri süregelen iktisadi krizin insanlık krizine dönüştüğünü anlamak konusunda mahir biri. Bunu yapımda güzel işlemiş.
Tanınan bir oyuncuya yer vermemesine rağmen oyunculuklar yapmacık değil. Leyla karakterini canlandıran Eda Akalın, harikalar yaratmış. Göksel'in sesinden Duruyor Dünya melodisi güzel bir jenerik olmuş. İstanbul manzaralarına da bu melodi eşlik ediyordu.
Ben sigara dumanından gözün gözü görmediği beşinci bölüme bayıldım. Gibi dizisindeki Ümitcan karakterini burada görünce kafamda "Pop bu" sözcükleri çınladı. Kadın mafya lideri, seks işçiliğini toz pembe gösteren odaklara karşı güzel bir yanıt olmuş.
Fakirlik içinde büyüyen, emeğinin karşılığını bir türlü alamayan, üstüne üstlük ömrünün çoğunu çalışarak geçiren kimselerin başka yollara sapması doğaldır. Neoliberalizmin aslında bir çöküş olduğu son derece anlaşılır bir biçimde aktarılmış. İkinci sezonu merakla bekliyorum.
IKEA'da bir çeşit yerelleştirme olduğuna dair bir videoya rastlamıştım internette. Kitaplıklarda Nutuk ve Türkçe kitaplar, restoranda Türk yemekleri ve Türk kültürüne dair diğer şeyler bulunuyordu.
Bugün iş çıkışı bu değişimi görmek için IKEA'ya gittim. Fakat herhangi bir değişiklik göremedim. İngilizceden çeviri İsveççe kitaplar, hot dog, donut gibi Amerikan işi fast food ve İsveççe bazı ifadeler vardı. Zaten IKEA, bir anlamda bu nedenle seviliyor. İsveç kültürünün taşıyıcısı olduğu için. Tıpkı Volvo, Jotun ve H&M gibi.
Restoran ve fast food kısmı çok kalabalıktı. Bu görüntüler aklıma Umut Sarıkaya'nın "Sana vereceğim parayla köfte harcı aldım." karikatürünü getiriyor.
Son olarak konuyla alakasız ama cam ve porselen bardakların, şişelerin nerede üretildiğine mutlaka bakıyorum. Türkiye dışında bir ülke adı görünce sinirleniyorum. Bizde Paşabahçe, Güral, LAV gibi markalar var. Çin, Bulgaristan, Tayland gibi ülkelerin adını görmek hoş olmuyor.
🇸🇪 Mereyusblog
Romersk medborgare från Miklagård.
På Mastodon sedan 23.X.2021
Bara postar oviktiga tankar.
Allmän egendom (PD). Inga begränsningar.
Jag tjänar ingen inkomst av det jag lägger upp här.
🇬🇧 Mereyü's blog
Roman citizen from İstanbul.
On Mastodon since 23.X.2021.
Just posting unimportant things.
Everything I publish is Public Domain (PD).
I don't earn any income here.
🇹🇷 Mereyü'nün blogu
Civis romanus sum.
23.X.2021'den beri Mastodon'da.
Önemsiz şeyler üzerine.
Paylaştığım her şey kamu malıdır (PD).
Buradan herhangi bir gelir elde etmemekteyim.