Show newer

İsveç Dışişleri Bakanlığı, PKK'lı teröristleri iade etmeyeceği yönünde açıklamalarda bulunuyor. PKK sempatizanlarının kamu binalarına "Dağlara bakma, biz her yerdeyiz." yazısını yansıtabildiği bir ülkeden sözünü tutması gibi onurlu bir davranışı beklemiyordum elbette.

Show thread

Gallup'un yaptığı araştırmaya göre Türkiye, Lübnan'dan sonra en sinirli ülkeymiş. Negatif duyguların yoğun olarak yaşandığı Ermenistan, Irak, Afganistan, Ürdün ve Mali bizi takip ediyormuş.

Başkasını bilmem ama ben olaylara verdiğim tepkiyle artık bu karaktere dönüştüm.

Tayyip Erdoğan'ın hevesleri doğrultusunda ilerleteyen dış politika, ülkeyi rezil etmeye devam ediyor. Kendisini tutarlılık yönünden eleştirmeyeceğim, zira bunun vakti geçeli çok oldu. Sözünden ne zaman döneceğini merak ediyordum. O da bugün oldu. "Ben başta olduğum sürece NATO'ya giremezler." dediği 29 Mayıs'tan otuz gün sonra.

İsveç ve Finlandiya, silah ambargosunun kaldırılması ve PKK'nın terör örgütü olarak tanınması koşuluyla NATO'ya dahil olacak. Bundan sonrasını her meselede Tayyip Erdoğan'ın peşine takılan sözde muhalifler düşünsün.

18 Haziran 2022 günü Atışalanı'ndaki A101 mağazasının deposunda çıkan yangın sonucu yaşamını yitiren Muhammet Ali Yaşar, bu tür üç harfli market zincirlerinde çalışan işçilerin neler çektiğini gün yüzüne çıkardı.

Barış Terkoğlu, 23 Haziran'da Cumhuriyet'te yayınlanan Muhammet Ali'nin Ömürsüz Hayatı başlıklı yazısında iş cinayetine kurban giden Muhammet Ali'nin hikayesini anlatıyor.

26 yaşındaki Muhammet Ali, liseyi dışarıdan bitirmeye çalışıyormuş. Askerliğini Şırnak'ta sınır karakolunda yapmış. Gündelikçi olan annesi ve kaynakçı olan babası ayrıymış. Kendisi üç kardeşin en büyüğüymüş. En küçük kardeşi üniversitede okuyormuş, ortancası atanamayan bir öğretmen olarak ücretli öğretmenlik yapıyormuş. Kendisi de asgari ücretten iki yüz lira fazlasına A101'de depo işçisi olarak çalışıyormuş.

Yazılıp çizilen bir sürü şey var. Söylenenlere göre Muhammet Ali, saat 08.00'de yasak olmasına rağmen tek başına depoya gönderilmiş. Terkoğlu, uyuya kaldığı yönündeki haberlerin yalan olduğunu belirtiyor. Yangının arızalı olan elektrik panosundan çıktığı sanılıyor. Çıkışlar da uzun süredir kapalıymış.

Bugün Veli Ağbaba, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'in yanıtlaması için TBMM'ye soru önergesi verdi. Kısaca mağazada denetim yapılıp yapılmadığını ve ilgili market zincirinden işçi güvenliğiyle ilgili şikayet olup olmadığını sordu. İnsanlar kasiyerlerin neden kendilerine gülümsemediğini sorarken bu soruları hatırlamalı.

Aslında bu anlatılanlar yalnızca Muhammet Ali'nin hikayesi değildir; Türkiye'nin hikayesidir. Anlatılan bizim hikayemizdir.

Öğretmen Kemal ve Maden filmleriyle bana ilham veren, 1937 doğumlu, Cüneyt Arkın sahne adıyla bilinen tıp doktoru Fahrettin Cüreklibatır bugün itibariyle ebediyete uğurlanmıştır.

Aranan niteliklerin çoğunun yapılacak işle alakası yok. Bu basit bir örnek.

Adını 1880'lerden 1910'lara kadar Birmingham sokaklarında terör estiren çeteden alan ve 2013'ten beri altışar bölümden oluşan altı sezonu bizimle buluşturan Peaky Blinders, fantastik bir sonla final yaptı. Cazibeli kötülük kavramını zihinlere işlemesiyle Thomas Shelby gibi bir karakteri idol haline getirmeyi başardı. Bunun yanında Birmingham aksanını bize sevdirdi. Çingenelere olan bakışımızı da bir nebze olsun değiştirdi.

Diziyi özetleyen şarkı belki de son sezonun dördüncü bölümünde de duyduğumuz Blackbird adlı şarkıdır.

Blackbird, sit on my shoulder and tell me a song
When I cry, do you hear in colour or black and white, bird?
The morning is new, but the feeling is old
Intervene, blackbird, and shorten the road

Blackbird, the way I imagined love was wrong
I’ve come to love him like I couldn’t fathom, blackbird
What I tap away at, I fear and I long
Intervene, blackbird, and shorten the road

Blackbird, slip into my slumber and show me a song
When I dream, do you see in colour or at all, bird?
The picture is peaceful, but I dream alone
Intervene, blackbird, and shorten the road

Tekerlekli sandalye basketbolu, tıpkı sutopu gibi Galatasaray'ın başarılı olduğu bir spor branşı. Süper Lig'in kurulduğu 2006-07 sezonundan beri on şampiyonluğu bulunuyor. Onu iki şampiyonlukla Beşiktaş, birer şampiyonlukla Fenerbahçe ve İzmir Büyükşehir Belediyesi izliyor.

Bu sezon Galatasaray, çeyrek finaldeki rakibi İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni her iki maçta da mağlup ederek yarı finalde Fenerbahçe'nin rakibi olmuştu. Dün oynanan ilk maçı da 66-60 kazanmıştı.

Bugün Yalova'da oynanan ikinci maç, tribünde yaşanan gerginlik yüzünden planlanan saatte başlayamadı. Maçın ilk yarısı karşılıklı hücumlar şeklinde geçse de Galatasaray, bu bölümdeki hücumlarından eli boş döndü. Fenerbahçe, gerçekten muhteşem oynadı. Bu da onların otuz maçlık normal sezonda neden namağlup olduğunu açıklıyordu.

İlk çeyrek 16-7, ikinci çeyrek 35-24, üçüncü çeyrekse 51-36 Fenerbahçe üstünlüğüyle noktalandı. Maç tribün olaylarından dolayı sürekli duruyor ve uyarılar yapılıyordu. Son çeyrekte oyun Galatasaray lehine bir miktar hareketlenir gibi oldu ama maç 64-50 Fenerbahçe üstünlüğüyle noktalandı.

Yarı final serisinin diğer ayağında Gazişehir Gaziantep, Beşiktaş'ı 62-60 ve 68-51'lik skorlarla yenerek adını finale yazdırdı. Bu kombatın galibi yarınki mücadele sonucunda belli olacak. Bakalım normal sezonu dördüncü olarak tamamlayan takımımız 2018'den beri göremediği şampiyonluğu görebilecek mi?

Onur Yürüyüşü dolayısıyla bugün F1 Taksim-Kabataş füniküler hattı ve T2 metro hattının Taksim ve Şişhane istasyonları kapatıldı.

Türkiye, özellikle son yıllarda dünyanın tersine gitmek konusunda ısrar ediyor. Suudi Arabistan ve Taliban yönetimi altındaki Afganistan bile reform üzerine reform yaparken bizimkiler geri gitme sevdasında. Ancak korkunun ecele faydası yok. Çocuk kitaplarındaki gökkuşağının dahi sansürlendiği günler bitecek.

Kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle ilk kez 27 Mayıs 1995'te Galatasaray Meydanı'nda toplanan Cumartesi Anneleri, bugün 900'üncü kez bir araya gelmiş. Polis müdahalesiyle meydana girişi engellenmeye çalışılan ve gözaltına alınan kalabalık, saç engelli bir bakan tarafından terör destekçisi olmakla da suçlanıyordu. Otuz yıla yaklaşan eylemlerden sonuç alınamamasının yanında böyle ithamlarla karşılaşmak ne acı...

Marmaris'te 21 Haziran'dan beri devam eden yangın sonunda söndürüldü.

Yangını çıkaran kişinin 34 yaşındaki Sacit Ayhan olduğu söyleniyor. Hüküm çıkmadığı için şimdilik bir şey söylemek için erken ama kendisi gözaltındaki sorguda babasıyla tartıştığını söylemiş. Şüpheli sıfatıyla tutuklanan kişi alkollü olduğu için yangınla ilgilenmesi gerekenlerin alkole yönelik söylemleri işin rengini biraz değiştirse de bu yangın benim aklıma Tayyip Erdoğan'ın uçaktan yangını yönettiği fotoğrafla kazındı.

Geçen sene yangınlardan çektiğimiz herkesin malumu. Yetkililer bundan ders çıkarmamış olacak ki aynılarını yaşıyoruz.

Love, Death & Robots, ikinci cildiyle beni hayal kırıklığına uğratmıştı ama üçüncü cildi gayet güzel.

İlk bölüm olan Three Robots: Exit Strategies, ilk cildin ikinci bölümü Three Robots'un devamı. Post-apokaliptik bir ortam var. Robot ayaklanması gerçekleşmiş. Tekno-milyonerler Mars'a göç etmişler. Bunlar nüfusun %0.01'ini oluşturuyor.
Göç olgusuna vurgu yapılmış. Fakirler de kurtulamayacaklarını bildikleri halde gitmeye çalışıyor. Son kısımda robotların gözü bir videoya takılıyor. 4 Aralık 2025'te Mars'a giden roketin fırlatılma videosu bu. Finalde Mars'taki astronot kostümünün içinden kedinin çıkması komik olmuş. Elon Musk'un adı da açıkça anılmış.

Bad Travelling adlı bölüm, yalnızca dokuz bölümlük serinin değil tüm dizinin en iyilerindendi. Geminin altında bir mahluk var. Önden gönderilen Torrin, bu mahlukla pazarlık yapıyor. Mahluk, Phaiden Adası'na gitmek istiyor. Torrin, sevmediği birini mahluka yem ettikten sonra oraya gitmekle ıssız bir adaya gitmek arasında oylama yapıyor. Kağıtlara Phaiden'e gitmek için çarpı, ıssız adaya gitmek içinse yuvarlak çizilecektir. Torrin, kağıtlara işaret koyduğunu söyleyerek oylamadan sonra iki kişiyi çarpı attıkları gerekçesiyle öldürüyor.
Geceleyin ona suikast girişiminde bulunan mürettebat, yastıklarla karşılaşır. Torrin hepsini öldürür. Bu noktada kağıtlara hiç işaret koymadığını ve hepsinin kağıdında çarpı olduğunu itiraf eder.
Kıyıya yanaştıklarında mahlukla konuşmak için aşağı iner ve ortalığı ateşe verir. Kendisi de kaçıp kurtulur.

The Very Pulse of the Machine, Jüpiter'in uydularından biri olan İo'da geçiyor. Burada araştırma görevinde olan Martha Kivelson'un başından geçenler anlatılıyor. Kivelson'un yol arkadaşı Burton, patlamada hayatını kaybediyor. Cesedini taşırken Burton'un konuştuğunu duyuyor ama bunu halüsinasyon olarak yorumluyor. Sonunda makinenin telkinleriyle kendini uçurumdan aşağı atıp intihar ediyor. Belki de dizi boyunca işlenen insan-makine çatışmasını yansıtan bir başka bölümdür bu.

Night of the Mini Dead, kısa bir bölüm olmuş. Kentlerin minyatürünü yapmışlar. Zombiler var, herkesi de zombiye dönüştürüyorlar. İşler rayından çıkıyor. Yönetimler bu yöndeki şikayetleri başta umursamıyor ama kendileri hedefte olunca işin ciddiyetini anlıyorlar. Gerçekten her meselede hükümetlerin tavrı böyle oluyor.

Kill Team Kill, Shape-Shifters'tan sonra Afganistan'da geçen bir başka bölüm. Manganın 500 metre yukarı çıkması gerek. Önceki mangayı yok eden robotik bir ayı var ki bunu da CIA tasarlamış. 2002'den beri orada olan üstçavuştan yardım alıyorlar. Robotik ayı, beklenmedik yerden çıkıp üstçavuşu öldürüyor. Sığınaktan çıkan MAARS Robot da işe yaramıyor ancak ayıyı öldürmeyi başarıyorlar. Geriye kalan iki asker de ayının gözünün patlamasıyla hayatını kaybediyor.

Swarm, insanların egemen tür olma vasfını kaybettiği, bilinmeyen bir zaman diliminde geçiyor hikaye. Afriel, Galina ile bir yere gidiyor. Örgütlenme biçimleri arılarınkine benzeyen kabuklular var. Galina diğer türlere karşı düşman değilken Afriel, onları köleleştirmek istiyor. Galina'yı beyinleri yapan kabuklular, Afriel'e insanları asalak bir tür yapmak istediklerini belirtiyorlar. Afriel, meydan okumayı kabul ediyor.

Mason's Rats, aksanından anladığım kadarıyla İrlanda'da geçiyor. Mason'un deposunda fareler var ve silahlanmışlar. Traptech, Mason'un sorununu çözebileceğini söylüyor. TT-6 adlı uzaktan kumandalı robot, ilkin Susan adındaki kediyi öldürüyor. Fareler bu robotu alt ediyor.
Akıllı süpürgeye benzeyen TT-15, fare cesetlerinden bir dağ yapıyor. Yapay zekanın kontrolden çıktığını düşünen Mason, depoya girdiğinde bir meydan savaşıyla karşılaşıyor. Sonunda robotu vuruyor. Fareler de Mason'a barış çubuğu uzatıyor. Savaşın anatomisi güzel işlenmiş bu bölümde. Automated Customer Service bölümünden de esintiler görmek mümkün.

In Vaulted Halls Entombed adlı bölümde rehine kurtarma operasyonunda tünelden ilerleyen manga, duvarı kaplamış garip bir sıvıyla karşılaşıyor. Bir böcek çavuşun üzerine yapışıyor. Onu öldürünce milyonlarcası ortaya çıkıyor. Bu küçük canavarlar altı kişilik mangadan üçünü yiyor. Bir kişi de salona girerken ölüyor. Çavuş ve Harper, salondaki canavarın "Serbest bırakın beni." demesiyle birbirine giriyor. Harper, çavuşu öldürüyor ve sonunda kendisi de canavara dönüşüyor.
Bu dizinin yapımcılarının canavarları ne kadar çok sevdiğine Beyond the Aquila Rift ve All Through the House bölümlerinden şahidim.

Jibaro'da savaşa giden bir ordu var. Belli kesitler sunuyorlar. Daha çok köy seyirlik oyununa benziyor. Sudan çıkan altın elbiseli kadının bağrışından herkes birbirine giriyor. Sadece biri kurtuluyor.
Altın elbiseli kadın, gece bu adamın yanına gelip uyuyor. Gündüz olup adam uyanınca kaçıyor. Şelalenin başında bir araya geliyorlar. Kadın aşk istiyor, adamsa para. Kadın adamı öperken dudağındaki taşlar kanatıyor onu. Adam ona kafa atıyor ve üzerindeki ziyneti alıyor, bedenini de ırmağa bırakıyor.
Şövalye, kadından aldıklarını taşımakta zorlanıyor. Bu sırada sular kızıllanıyor. Sanırım kadının kanından dolayı. Şövalyenin kulakları açılınca seslerden deliriveriyor. Kadın kıyafetinin olmadığını anlayınca var gücüyle bağırıyor. Şövalye, dibe batıp binlercesi gibi ölüyor. Günümüz ilişkilerini metaforlar üzerinden anlatan güzel bir bölümdü.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Günışığı Kitaplığı tarafından basılan Çıtır Çıtır Felsefe dizisininin yedi kitabını muzır neşriyat ilan etti. Bundan sonra bu kitaplar poşet içinde yalnızca 18 yaş ve üzerine satılabilecek.

Toplamda otuz iki kitaptan oluşan seri, çocuklar için felsefe (P4C) alanının güzel bir örneğiydi. Yasaklanan kitapların adları gayet manidar. Oğlanlar ve Kızlar, Aşk ve Dostluk, İyi ve Kötü, Küçükler ve Büyükler, Beden ve Akıl, Diktatörlük ve Demokrasi, Cesaret ve Korku.

Geçtiğimiz günlerde bu seriden Küçükler ve Büyükler ile Aşk ve Dostluk, içlerinden birer sayfalık kısımların kırpılması suretiyle hedef gösterilmişti. Burada istismara yönelik bilinç oluştururken gösterilen kötü örnek ve sevginin farklı biçimleri söz konusuydu. İstanbul Kitapçısı'nın bu seriyi satması nedeniyle İBB de sosyal medya lincinin hedefi olmuştu.

Zaten hep böyle oluyor. Kitabı okuyup anlamayan biri çıkıp diğerlerini de bu yönde örgütlüyor. Sonunda iş yaptırıma kadar gidiyor. Kitleler böyle hareket eder genelde ama bu derece akıl tutulması da fazla. Size söz bu böyle sürüp gitmeyecek.

Okan Buruk sonunda imzayı attı ve resmen Galatasaray'ın teknik direktörü oldu.

Şimdiye kadar yedi takım çalıştırmış olsa da kendisinin tüm sezon boyunca başında olduğu üç takım var. Bunlardan ilki 2014-15 sezonunda Gaziantepspor'du. Ligde 40 puan toplayarak onuncu sırada yer alırdı. Kupada ise Tuzlaspor, Sivasspor ve Gaziantep BBSK ile düştüğü A Grubu'nda sekiz puan toplayarak üçüncü olmuş ve son 16'yı görememişti.

2017-18 sezonunda Akhisarspor ile Türkiye Kupası'nı kazanırken ligde 11'inci olmuştu. İki sezon sonra Başakşehir'i lig şampiyonu yapmış, kupada Kırklarelispor'a elense de UEFA Avrupa Ligi'nde son 16 turuna kadar yükselmişti. Bu aynı zamanda onun Abdullah Avcı ile olan vizyon farkını da ortaya koyuyordu.

Geçen sezon 1975-76 sezonunun ardından bir ilk yaşanmış ve Üç Büyükler, teknik direktörlerini sezon ortasında değiştirmek zorunda kalmıştı. Bu krizden en etkin şekilde yararlanan Trabzonspor, şampiyon olmuştu.

Bu sezon Fenerbahçe'nin başında Jorge Jesus var. Kendisi Portekiz Ligi'nde Belenenses, Braga, Sporting Lizbon ve Benfica olmak üzere dört takımı 14 sezon çalıştırmış biri. Bunun yanında Brezilya ve Suudi Arabistan tecrübeleri var. Türkiye Ligi'nde ne yapar bilemiyorum ama Zico'dan beri yabancı teknik direktörlerin şampiyon olamadığını biliyorum. Galatasaray'da da Roberto Mancini, Cesare Prandelli, Jan Olde Riekerink, Igor Tudor ve son olarak Domènec Torrent dönemleri hüsranla sonuçlanmıştı.

Beşiktaş'ın başında olacak Valérien Ismaël daha önce West Bromwich, Barnsley, LASK, Apollon Smirnis, Wolfsburg, Nürnberg, Hannover 96 takımlarını çalıştırmış. Beşiktaş'la da sekiz maçlık bir tecrübesi var. Mali durumu kötü olan bir takımın başında mucize yaratmaya çalışacak.

Okan Buruk'un başarılı olmasını diliyorum ve Hamza Hamzaoğlu performansı gösterip gösteremeyeceğini merak ediyorum. Bu seviyeler herkesin harcı değildir çünkü.

Züber'in tadı pestile benzeyen meyve barında gerçekten muz bulunuyor. Hem de dörtte bir oranda. Bunun yanında tatlılığı sağlaması için hurma, hindiba kökü lifi, fındık, badem, muz konsantresi, kakao yağı ve tozu bulunuyor. Son ikisinin olduğu bir ürüne rahatça çikolata denebilir. Adı çikolata olan çoğu üründe bile bunlar bulunmuyor.

Şekersiz olarak etiketlenmesi bunun yeni bir veganlık olduğunu düşündürüyor. Elbette veganlık sadece yeme alışkanlıklarıyla ilgili değil ama genellikle öyle yansıtılıyor. Şekerden uzak durmak da sağlıklı olmanın bir yolu fakat iş bununla bitmiyor.

93 yaşındaki bir moruk öldü diye sabahtan beri taziye mesajı yayınlamayan kalmadı. Bahane olarak da çok seveninin olduğunu ileri sürüyorlar. Oysa şehit düşen askerlerin de atanamayıp intihar eden öğretmenlerin de sevenleri vardı. Onlar için yaprak kımıldamıyor. Ancak ben bu gafillere son bir hatırlatmada bulunacağım.

24 Haziran 2018'de yapılan seçimleri beş rakibinin toplamından daha fazla oy alarak kazanan Tayyip Erdoğan, yeni bir dönemin başladığını bildiriyordu. Bundan sonra tüm yetkiler tek elde toplanacak ve böylece meseleler daha hızlı halledilecekti. Türkiye, sorunlarının üstesinden gelip uçuşa geçecekti. Dünya siyasetinde söz sahibi olacaktı.

Ancak beklenen olmadı. Seçimin üzerinden bir yıl geçmesine bir gün kala tekrarlanan, haksız hukuksuz biçimde iptal edilmiş İBB seçimlerinin sonuçları da bunu işaret ediyordu. 6 Mayıs akşamı sürgüne yollanan Ekrem İmamoğlu, 806000 oy farkla seçimi kazanarak makamına geri dönmüştü. Birilerinin gözdesi olan Türk tipi başkanlık sistemi bir yıl olmadan çökmüştü.

Show older
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.