Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Rusya'yı, İnsan Hakları Konseyi üyeliğinden çıkardı. Bu karara 93 ülke destek verirken 24 ülke karşı çıktı ve 58 ülke ise çekimser kaldı.
Aslında Birleşmiş Milletler, Ukrayna'nın işgalinde bir kez daha görüldü ki, işlevsiz bir kurumdur. Bu kurumu işlevsiz kılan en önemli etkenlerden biri, veto uygulamasıdır ve bir an önce son bulmalıdır; dünyanın beşten büyük olduğunun farkına varılmalıdır.
Türkiye'de Beşli Çete diyince, herkes bunun ne olduğunu anlıyor. Uluslararası camiada da Beşli Çete budur.
En son Dilek Yalçın'ın Tophane-i Amire'deki Şeylerin Masumiyeti sergisine gitmiştim. Dört ayın üzerinde bir süre geçmişken bugün, İpek Duben'in Salt Beyoğlu'ndaki Ten, Beden, Ben adlı sergisine gittim.
Girişte eskiz çizimi gibi yapılmış tablolar vardı. Tüm serginin böyle olacağını sandım ancak bu sanım pek doğru çıkmadı. Nedir bu Türk? çalışması Türkiye hakkındaki basmakalıp yargıları kırmayı amaçlarken Elveda Yurdum'daki neon ışıklar bana kameranın medyum olduğunu bir kez daha gösterdi.
Gazete haberleri genellikle namus cinayetleri üzerineydi. Benim ilgimi en çok çeken Kütahyalı Romeo-Juliet haberi oldu. Tüm bunların yanı sıra, serginin en güzel parçası Kem Gözler'di. Bunda nazar boncuğuna olan ölçüsüz sevgimin etkisi var tabii.
Sosyal mesafe, yalnızca koronavirüsle ilgili bir olgu değildir. Tanımadığınız bir insanla konuşurken, mesela adres sorarken üç adım gerisinde durmalısınız. Aranızda belli bir ilişki yoksa dibine sokulmamalısınız.
Toplumumuz maalesef temas bağımlısı. Sosyal veya toplumsal mesafeyi sağlayamama nedeni de büyük ölçüde bu.
Bugünkü UKOME toplantısında İBB, istediği zammı olmasa da fahiş bir oranda zammı almış oldu. Bunun acısını es geçiyorum. Tek düşündüğüm artık hiçbir siyasetçinin beni kucaklamaması gerektiğidir.
Öğrencilerin çarpık aile düzenini yansıttığını düşünüyorum.
Annelerine hizmetçi gibi davranıyorlar. Herhangi bir ev işinin ucundan tutmak gibi bir kaygıları yok. Yataklarını kendileri toplamıyor, ütülerini kendi yapmıyorlar; evdeki cihazların nasıl çalıştığı konusunda bir fikirleri yok. Kendi başlarına yaşamaktan aciz durumdalar.
Babaları ise ekonomik destek sağladığı için hayatlarına karışma lüksünü kendinde görüyor. Okuyacağı liseden giyeceği kıyafete, hatta oy vereceği partiye kadar babaları karar veriyor. Babalarının çizdiği çizginin dışında yaşamaları pek mümkün değil. Bu yüzden sıkıntılarını babalarıyla paylaşmıyorlar. Zaten baba kişisinin de derdi çocuklarının sorunları değil.
Bu ikisinin yanında, dar evlerde çok kardeşli kalabalık aileye sahip olmaları da çocukların birey olmalarının önüne geçiyor. Kendilerinden büyük kardeşleri, bu kişilere fiziksel ve/veya psikolojik şiddet uyguluyor.
Okulda görülen türlü zorbalıkların yanına bu ekleniyor. Çoğu öğrencimin kendine ait düşünceleri olmayışı; anne ve babalarının birer kopyaları olmaları beni öylesine üzüyor ki...
Başarısız devlet veya özgün olarak failed state dendiğinde ilk akla gelen ülke Lübnan'dır. Lübnan, yıllardır kültür mozaiğiyle çıkış yapması beklenen bir ülkeyken defalarca bu yolda akamete uğradı. Bugün bu ülkenin bir kez daha battığını öğreniyoruz. Lübnan'ın batma alışkanlığı bir yana, Saad Hariri, Türk Telekom'dan sonra kendi ülkesini de batırmış oldu.
Bir Tayyarecinin Anıları, Türk havacılığının en önlemli isimlerinden Vecihi Hürkuş'un yazmış olduğu anılarından derlenen dört kısımdan oluşuyor. İlki Havada Vecihi 1/4 Asır adıyla 1942'de yayımlanmış. Diğer bölümler ise ilk kez yayımlanmakta.
Bu kitap bana hem Türk havacılık tarihi hakkında fikir verdi hem de yeni sözcükler öğrenmeme neden oldu. Vecihi Hürkuş'un kaleminin ne kadar sağlam olduğunu bazı pasajlardan anlayabildim.
Havacılık tarihinin kanla yazıldığını biliyordum ancak Vecihi Hürkuş, böylesi derinlikli bir eseri mürekkeple yazabilmiş. Ruhu şad olsun.
🇸🇪 Mereyusblogg
Romersk medborgare från Miklagård.
På Mastodon sedan 23.X.2021
Bara postar oviktiga tankar.
Allmän egendom (PD). Inga begränsningar.
Jag tjänar ingen inkomst av det jag lägger upp här.
🇬🇧 Mereyü's blog
Roman citizen from İstanbul.
On Mastodon since 23.X.2021.
Just posting unimportant things.
Everything I publish is Public Domain (PD).
I don't earn any income here.
🇹🇷 Mereyü'nün blogu
Civis romanus sum.
23.X.2021'den beri Mastodon'da.
Önemsiz şeyler üzerine.
Paylaştığım her şey kamu malıdır (PD).
Buradan herhangi bir gelir elde etmemekteyim.