Ağustos ayını severim. Her ne kadar 2022 yılının ağustos ayı birçokları gibi benim için de felaket olsa bile temmuzun ardından yeni bir başlangıç olarak görünmüştü bana.
Bir kere, bu ay adını Roma'nın ilk imparatoru Augustus'tan alıyor. Augustus, majesteleri anlamına gelen bir unvan aslında. Octavianus veya diğer adıyla Gaius Octavius, pontifex maximus iken kendini imparator ilan edince bu adı alıyor. Yanına Marcus Antonius ve Lepidus'u alarak oluşturduğu II. Triumvirlik, başını Brutus ve Cassius'un çektiği ve kendilerine Liberatores yani özgürlükçüler diyen Caesar suikastçilerini MÖ 42'de Filippi Muharabesi'nde yenip iktidarın tek sahibi oluyor. Ancak II. Triumvirlik de ilki gibi parçalanınca Octavianus, Aktium Savaşı'nda Marcus Antonius ve Kloepatra'yı bozguna uğratıyor. Bu savaş, Roma'nın son savaşı oluyor ve Üçüncü Yüzyıl Krizi patlak verene kadar veya başka bir ifadeyle 200 yıl sürecek Pax Romana başlıyor.
Her zaman anlatılagelen bir hikaye vardır. Sözde Caesar, kendi adını verdiği ayı 31 gün yapınca Augustus da ondan geri kalmamak için bir sonraki aya kendi adını verip şubattan bir gün alarak onu 31 güne çıkarmış. Bu anlatı, 13'üncü yüzyılda yaşamış astrolog Johannes de Sacrobosco tarafından uydurulmuştur. Aslında Roma takvimi Roma'nın ilk kralı Romulus tarafından 10 ay olarak düzenlenmişti. Ondan sonra gelen kral Numa Pompilius, takvimin sonuna ocak ve şubat aylarını ekledi.
Efsane Roma diktatörü Julius Caesar, Jülyen takvim olarak da bilinen yeni bir takvim tasarladığında, daha sonra ağustos adını alacak sextilis 29 gündü. Caesar, bu aya iki gün ekledi. MÖ 44'te Mart İdusu günü suikaste kurban giden Caesar'ın adı, hatırasını yaşatmak için Roma Senatosu tarafından doğduğu ay olan quintilis yani beşinci aya verildi. MÖ 8 yılındaysa sextilis, ağustos adını aldı. Bunu bizzat Augustus istemişti çünkü bu ayda Mısır dahil birçok zafer elde etmişti.
TÜİK, 2022'nin ikinci çeyreği itibariyle gayrisafi yurtiçi hasılanın geçen seneye göre %7.6 arttığını açıkladı. İşgücü ödemeleri de bir önceki yıla göre %66.4 artmış fakat işgücünün payı %32.6'dan %25.4'e düşmüş. Sermayenin aldığı paysa %54 seviyesinde. Boşuna "Milli gelir, milli hırsızlıktır." demiyorum.
Bugün 10.00'da Haliç'teki bir otelle iş görüşmesi yapacaktım. Fakat hem son yaşadıklarım dolayısıyla bende oluşan travma, işverenlerin dalga geçmek için iş görüşmesine çağırdığını düşünmem, havanın kapalı ve aşırı derecede nemli olması, Haliç'e gitmek için yeterli yol param olup olmadığından emin olamamam, hiyerarşide önceki görevimden aşağıda olduğu için seviye düşecek olmam, görüşmeyi departman müdürünün değil insan kaynakları biriminin yapacak olması ve saatlerce ayakta dikilmeyi gerektirecek bir iş olduğu için o saatte uyumaya devam ettim.
Özel okul ve dershanelerin çalışmak için iyi yerler olmadığını kanaatindeyim. Otellerin de az çok böyle olduğunu gördüm maalesef. İşin başka bir boyutu da var elbette. İnsanlara olan güvenimi yitirdim. Her şeye karşı şevkim büyük ölçüde kırıldı. Herhangi bir şey yapasım gelmiyor.
Türk-İş, ağustos ayında dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenmesi için gereken tutarı ifade eden açlık sınırını 6889 lira olarak açıkladı. Sendikaya göre, dört kişilik aile bir yetişkin erkek, bir yetişkin kadın, 4-6 yaş çocuk ile 15-19 yaş çocuktan oluşuyor. Bekar bir çalışanın aylık geçim maliyeti ise 9000 lirayı bulmuş durumda.
Açlık sınırı için göz önünde bulundurulan gıda kalemine ek olarak giyim, konut, ulaşım, eğitim ve sağlık harcamalarının eklenmesiyle yoksulluk sınırı belirlenir. Bu da ağustos için 22422 lira olarak hesaplanmış.
Türk-İş, Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması başlığıyla her ay sitesinde bu rakamları yayınlıyor. 2022 içinde asgari ücretin açlık sınırını geçtiği herhangi bir ay yok;
Temmuz: 6889 lira
Haziran: 6391 lira
Mayıs: 6017 lira
Nisan: 5353 lira
Mart: 4928 lira
Şubat: 4552 lira
Ocak: 4250 lira
Kuruşluk küsüratı gözardı ederek paylaştığım rakamlarda, sadece ocak ayı yetişiyor. Buradan 2023 asgari ücretinin ne olacağı da az çok tahmin edilebilir. Tabii, bu parayla da geçinilemeyeceği herkesin malumu.
Birkaç gündür canım feci halde sıkkın. Bir yandan haksızlığa uğradığımı düşünüyorum, diğer yandan kendimi beceriksiz biri olarak görüyorum. Her şey insanın istediği gibi gitmiyor hayatta. Öyle olsa masal olur tabii ama bir şeyler de gönlümüzce yürüseydi iyi olurdu.
Tayyip Erdoğan, klasikleşmiş "İşsizlik yok, iş beğenmeme var." çıkışlarından birini yaptı yine. TÜİK, yalan rakamlar yayınlamasına rağmen geniş tanımlı işsizlik oranının %20.4 olduğunu söylüyor. Yani bunun üzerine daha fazla konuşmak anlamsız.
Ben artık halk hareketine inanmıyorum. Bir hükümet gelip iş kanununda köklü değişiklik yapmadıkça sömürü düzeni sürecek. Ya hep beraber serinde olacağız ya da hep beraber güneşin alnında yanacağız. "Ben kendimi kurtardım." diye bir şey olmaz, olamaz, olmamalı. Şayet işler bir gün tersine dönerse söylenecek tek ifade: Vae victis!
Ben bu mezbele kanunda ne gibi değişiklikler istiyorum peki?
⚒️ 12 saat çalışma diye bir şeyi kabul edemiyorum. Şimdilik herkes için sekiz saat önerilebilir fakat o bile yüksek.
⚒️ Molalar çalışma süresine dahil edilmeli. Bunun lamı cimi yok. Sekiz saat için toplam bir buçuk saat olabilir.
⚒️ Yıllık izin 48 hafta çalışan biri için dört hafta olmalı. Kıdem arttıkça bu süre de artabilir. Mesela, üç yıl çalışan için altı hafta olabilir.
⚒️ Tüm iş sağlığı ve işçi güvenliği önlemleri alınmalı. İş cinayetine mahal verilmemeli.
⚒️ Taşeronlaşma, emek sömürüsünün diğer adıdır. Kayıtsız şartsız bitirilmelidir.
⚒️ Sendikalar patronlara gereken baskıyı yapacak kadar güçlendirilmeli. Güçlü sendika, güçlü işçi demektir.
⚒️ Devlet, işveren ile işçi arasında köprü rolü oynamalıdır fakat devletin bir görevi de güçsüzü korumaktır. Aksi takdirde devlet olamaz, anca mafya denebilir o oluşuma.
Ortaoyuncular tarafından 1989'da sahnelenen Soyut Padişah oyunundan en sevdiğim diyalog veya monolog. Videoyu kırpıp siyah kısımları attım ama yüklerken tekrar oluştu.
Bir akrabalarını işe alacakları için beni çıkardılar. Hem sıfırdan eleman yetiştirmek de istemiyorlarmış. İşe girmek için almam gereken belgelere harcadığım para ve reddettiğim iki iş görüşmesi yanlarına kâr kaldı.
Şu an öfkeli değil, sadece üzgünüm. Ne yapacağımı bilmiyorum. Kelimeleri bir araya toplamak çok zor. Ben bu sisteme bir günde düşman olmadım.
Gülşen, İslamcıların cadı avının son kurbanı oldu. Belli bir kitleye verdiği konserinde söylediği sözler tabii ki yanlış. Bunun özeleştirisini de yaptı ama köktendinciler kurban istiyor. Batı'daki iptal kültürü ülkemizde böyle işliyor. Komşularının listesini yaptığını ulusal kanalda ilan edenler, İzmir'de neden bomba patlamadığını soranlar ve bir protestoya katıldı diye halkı iffetsiz ilan edenler söylediklerinin sorumluluğunu almıyor halbuki. Bu ayrıcalığın tadını çıkarın. Zira bunlar son günleriniz.
Son zamanlarda "Irkçıysam ırkçıyım." sözleri sosyal medyada daha çok yazılır çizilir oldu. Bunu yapanların çoğunun çocuk olduğunu düşünüyorum. Ancak birtakım zevatın köktendinci açıklamaları kabul edilemez. Ülke gündemi de bu kişilerin isteklerine göre düzenleniyor. Festivaller bu kişilerin hedef göstermesiyle iptal ediliyor. Şurası kesindir ki bu kararları alan valiler şuç işliyor. Bununla kalmıyorlar, Cem Yılmaz gibi ünlüleri hedef alıyorlar. Fakat bu dönem elbet bitecek. O zaman kim kurtaracak köktendincileri?
Dediğim gibi oldu ve Trabzonspor, Danimarka temsilcine diş geçiremedi. Yoluna Avrupa Ligi'nde devam edecek.
Türk ekipleri en son Beşiktaş, Norveç ekibi Rosenborg'a 3-0 yenilip 3-1 galebe çalınca yani 1995-96 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde temsil edilmemişti. Bundan başka, grup aşamasının başladığı 1991-92 sezonunda Beşiktaş, PSV Eindhoven'a ve ertesi sezon IFK Göteborg'a elenmiş, böylece Türkiye'nin bu düzeyde temsil edilememesine neden olmuştu.
@kayfaber nasipten öte yol yok.
🇸🇪 Mereyusblogg
Romersk medborgare från Miklagård.
På Mastodon sedan 23.X.2021
Bara postar oviktiga tankar.
Allmän egendom (PD). Inga begränsningar.
Jag tjänar ingen inkomst av det jag lägger upp här.
🇬🇧 Mereyü's blog
Roman citizen from İstanbul.
On Mastodon since 23.X.2021.
Just posting unimportant things.
Everything I publish is Public Domain (PD).
I don't earn any income here.
🇹🇷 Mereyü'nün blogu
Civis romanus sum.
23.X.2021'den beri Mastodon'da.
Önemsiz şeyler üzerine.
Paylaştığım her şey kamu malıdır (PD).
Buradan herhangi bir gelir elde etmemekteyim.