Show newer

Son iki günde iki ton koyulaştım resmen. Nefes alırken bile güçlük çekiyorum.

Ukrayna Bağımsızlık Günü'nü, Ukraynalı Gagavuz şarkıcı Natali Deniz tarafından seslendirilen Hey Çayırda Kırmızı Kalina ile kutlamak istiyorum. Bu şarkı tam altı ay önce başlayan işgal döneminde popüler olan Ой у лузі червона калина şarkısının Gagavuzca yorumu. Putin'e Ukrayna ulusunu yeniden birleştirdiği için ayrıca teşekkür etmek gerek. Üç günde başkentinin düşeceği ve cumhurbaşkanı Zelenski'nin kaçacağı söylenen Ukrayna direnmeye devam ediyor. Слава Україні!

Şarkıcının paylaştığı sözler şöyle:
Hey, çayırda, kırmızı kalina, neçin yannadın?
Neçin kıymetli, hoş Ukrainam,
hasretlää vardın?
Dallarnı biz, kırmızı kalina, saracez
Seni, kıymetli, hoş Ukrainam,
hey, hey, sevindirecez!

Düşmä-düşmä, kırmızı kalina, byazıdı üzün!
Hey, aalama, şannı Ukraina, serbestlik - soyun!
Dallarnı biz, kırmızı kalina, saracez
Seni, kıymetli, hoş Ukrainam,
hey, hey, sevindirecez!

Bir kırda sa - altın başakla-ar olmuşlar çoktan
Öbür kır sa - çirkin yangınnarlan ateşli cenktän
Çiftçilär sa altın boodayı-ı toplayce - ek
Askerlär sä, şannı Ukrainam,
Hey, hey! Hey, kurtaracek!

Bir da esecek eni lüzgä-är engin kırlardan
Ozaman bizi koruyacek o
yalınnı cenktän
Seni, kıymetli, hoş Ukrainam,
pek severiz!
Seni, kıymetli, hoş Ukrainam,
hey, hey, sevindirecez!

@orkun @turquoise@mastodon.online çok doğru noktalara değinmişsiniz. Haklı olarak Kılıçdaroğlu'nun seçimi kazanamayacağından endişeleniyorsunuz ancak benim bahsettiğim durum daha farklı. Burada kendisine doğrudan bir karşı çıkış var. Muhtemelen aktrollerin beslediği provokasyon söz konusu.
Cumhurbaşkanı adayı olarak İmamoğlu ve Yavaş isimleri öne çıkıyor ama İstanbul ve Ankara, bir yıl daha AKP belediyeciliğini kaldırmaz diye tahmin ediyorum. Bu tartışmalar, belediyecilikte rüştünü ispatlamış iki belediye başkanını yıpratıyor aynı zamanda. İkisi de uzun yıllar bu kentleri yönetse daha iyi olur gibime geliyor. Sonuçta çeyrek yüzyıl gönül belediyeciliği gördü buralar.
Kılıçdaroğlu, yaşlı ve bir düzine seçim kaybetmiş parti lideri de olsa şu aşamada ideal aday olduğunu düşünüyorum. Seçilme noktasında sıkıntılar var. Bunu kabul ediyorum fakat diğer adayların güncel siyaset mesela Kürt meselesi, mülteci sorunu ve laiklik tartışmaları üzerine çözümleri var mıdır? Keşke %100 galip gelecek bir aday çıkarabilsek. Bu da ciddi bir sorun.

Şu meseleye bir açıklık getirelim. "Kılıçdaroğlu aday olursa AKP'ye oy veririm." diyen biri büyük olasılıkla Kılıçdaroğlu aday olmasa da AKP'ye oy verir.

Basın İlan Kurumu (BİK), Evrensel gazetesinin resmi ilan yayınlama ve reklam alma hakkını iptal etti. 2019'dan beri askıya alınmış hakkın tamamen kaldırılmasının nedeni olarak, Eylül 2019 tarihinde yapılan denetimlerde Emek Partisi'nin toplu gazete alımı ve gazetenin tirajının 4000 barajını aşamaması gösterilmiş. Görüşlerimle pek uyuşmasa da medyada emek süreçlerini duyurabilen farklı bir ses olabilmişti. Bu yüzden yarın sabah 3 liraya bir Evrensel almayı düşünüyorum.

5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu geçici madde 11 uyarınca vatandaşlar genel ahlaka aykırı, gülünç ve yazım hatası barındıran ad ve soyadlarını bir defaya mahsus olmak üzere mahkeme yerine ilçe nüfus müdürlüklerine başvurarak değiştirebiliyor. Bunu yapmak için 24 Aralık 2022 tarihine kadar e-devlet kanalını da e-imza, mobil imza veya SMS yoluyla kullanabiliyorlar.

Nüfus ve Vatanşlık İşleri Genel Müdürlüğü bunu duyurduktan sonra 19756 vatandaş adını ve soyadını Fatih Terim olarak değiştirme başvurusu yapmış. Bunun için sanırım yine mahkemeye başvurmak gerek ama Galatasaray taraftarındaki Fatih Terim sevgisini göstermesi bakımından güzide bir örnek.

Yarın itibariyle yeniden kapitalizmin çarkı oluyorum. Bu sefer daha güvenceli bir işim olacak. Eğitim camiasında bulunmayı pek düşünmüyorum artık. Buradan devam edersem güzel olacak. Hadi hayırlısı.

Yasaklanan siteleri paylaşarak internet özgürleşmesine dikkat çekmeye çalışan İfade Özgürlüğü Derneği (İFÖD) destekli EngelliWeb, Havrita diye bir sitenin erişime engellendiğini aşk ve şevkle duyuruyor. Bu ülke koca bir tımarhane değil de nedir?

SOL Parti, Türkiye Komünist Partisi, Türkiye Komünist Hareketi ve Devrim Hareketi'nin bir araya gelerek oluşturduğu Sosyalist Güç Birliği, yeni bir siyasi ittifak olarak dün itibariyle hayatımıza girdi.

Alper Taş, Aziz Konukman, Barış Terkoğlu, Emin İgüs, Ender Helvacıoğlu, Enver Aysever, Erdal Erzincan, Erendiz Atasü, Fatih Yaşlı, Gökhan Kazbek, Haydar Ergülen, Hayri Kozanoğlu, Korkut Boratav, Levent Ülgen, Merdan Yanardağ, Musa Özuğurlu, Sabahat Akkiraz ve Sadık Usta gibi 226 isim ittifakın çağrısına imza atmış.

Sosyalist Güç Birliği'nin ortaya koyduğu ilkeleri özetleyecek olursak:
1️⃣ Sermayenin çıkarlarına dayalı iktidar anlayışının son bulması; emekçi halkın katılımının sağlanacağı bir mekanizmanın oluşturulması
2️⃣ Eğitim ve sağlık başta olmak üzere tüm insani ihtiyaçların kamu hizmeti olması ve devlet tarafından sağlanması
3️⃣ NATO, emperyalist bir oluşum olduğu için NATO'dan çıkılması ve yabancı üslerin kapatılması
4️⃣ Tarikat ve cemaatlerin kapatılması, eğitim birliğinin (tevhid-i tedrisat) sağlanması ve eğitimde laik-bilimsel anlayışın benimsenmesi
5️⃣ Yurttaşlar arasında etnik, dinsel ve cinsel ayrımların kaldırılması; eşitlik ülküsüne dayanan yurttaşlığın benimsenmesi

Cumhur İttifakı, Millet İttifakı ve HDP'nin başı çektiği ittifaktan sonra 12 Eylül Darbesi ile ciddi yara alan solun görünürlük kazanması iyi olacaktır. Neler olacağını hep beraber görelim.

Avrasyacılık ideolojisinin günümüzdeki önemli temsilcilerinden filozof Aleksandr Dugin'in kızı Darya Dugina'nın öldürülmesi dehşet verici. Saldırıdan sonra kendisinin görüntüsü asıl hedefin Dugin olduğunun ipuçlarını veriyor. Putin'in akıl hocasını Moskova yakınlarında alt etmek Ukraynalı sabotajcıların işiyse bazı dengeler değişiyor demektir.

Gaziantep ve Mardin'deki katliam gibi kazalarda 35'ten fazla insan yaşamını yitirdi. Bunların dışında Rize ve Afyon'da trafik kazaları meydana geldi. Açıkçası pek bir şey çıkacağını sanmıyorum. Daha önce hangi olayda halk aydınlatıldı ki? Bunlar da unutulup gidecek. Çorlu Tren Katliamı ertesi gün unutulmadı mı?

Benim derdim başımdan aşkın. Yeterince üzgünüm zaten. Üzerine böyle facialar ekleniyor. Ancak kesinlikle sokak röportajında "Bana ne." diyen yaşlı gibi olmak istemem. Bunlardan biraz uzaklaşmak için akşamki maça baktım. Antalyaspor'un Trabzonspor'u 5-2 mağlup ettiği maça.

Antalyaspor, karşılaşmayı 2-0 önde götürüyordu fakat Trabzonspor biri ilk yarının son saniyesi olmak üzere iki gol bulunca durum eşitlendi. Dengeli mücadele sürerken Antalyaspor'un golü eşitliği bozdu. Uzatma dakikalarında buldukları iki golle de farkı açtılar.

Elbette bunda Nuri Şahin'in büyük payı var. Zeki, çevik ve ahlaklı sporcu olmanın sözlük tanımı niteliğinde biri. Emeğinin karşılığını da alıyor. Geçen sezon Antalyaspor, Trabzonspor'un yenilmezlik serisine son vermişti. Karadeniz ekibi, yine Antalyaspor maçında bakanların önünde ve bir miktar da olaylı şekilde şampiyonluk ilan ettiği için bu duruma bayağı bir bozulmuş camia. Arada tatlı bir rekabet oluşmuş.

Bordo-mavili ekip ülkemizi Şampiyonlar Ligi'nde temsil etmek için Kopenhag ile yaptığı ilk maçı 2-1 kaybetmişti. Sanırım buradan boynu bükük ayrılacak. Beşiktaş, geçen sezon feci şekilde bu lige veda edince bunun son temsil olabileceğini söylemiştim. Beşiktaş; Ajax, Borussia Dortmund ve Sporting Lizbon'un olduğu grupta 19 gol yiyip yalnızca 3 gol atabilmişti. Galatasaray'ın -15'lik averaj rekorunu kırarak elendi.

Bu muhteşem performası bir kez daha hatırlatmak istiyorum:
⚽ BJK: 1 - 2: BVB
⚽ Ajax: 2 - 0: BJK
⚽ BJK: 1 - 4: Sporting
⚽ Sporting: 4 - 0: BJK
⚽ BJK: 1 - 2: Ajax
⚽ BVB: 5 - 0: BJK

2023-24 sezonunda Şampiyonlar Ligi'ne yalnızca bir takım göndereceğiz. O da ilk eleme turundan. 2022 UEFA ülkeler sıralamasında 20'nci basamaktayız. 2017-18 sezonundan başlayarak topladığımız puanlar; 6800+5500+5000+3100+6700=27100. Üstümüzde Hırvatistan (27150), Danimarka (27175), Norveç (27250), Çekya (27800) ve Yunanistan (28200) var. Bunları aşması da zor.

Trabzonspor'un Avrupa Ligi'nde mücadele etmesi ülke puanı adına daha iyi olabilir ama artık bizim için bir devrin kapandığını söyleyebiliriz. Zaten Şampiyonlar Ligi'ni son on sezonun beşinde Real Madrid kazandı. Bayern Münih de iki kere kupayı aldı. Chelsea, Liverpool ve Barcelona diğer kazanan takımlar. Beş büyük ligden gelmeyen, dahası burada yerleşik olmayan takımların şansı yok. Bu sezon Trabzonspor play-off turunu geçip gruplarda yer alabilir. Fakat 2024-25 sezonundan itibaren İsviçre Sistemi uygulanmaya başlayacak. O da bu ligi Euroleague haline getirecek biraz.

Ümraniyespor, Süper Lig'deki ilk üç haftada iki içsaha maçı oynadı. İlki, ikinci hafta Antalyaspor'a karşı oynadığı ve 1-0 kaybettiği maç. Bu maçı yalnızca 386 biletli seyirci izlemiş. İkinicisi dün oynanan Galatasaray karşılaşması. Bunu da Bafétimbi Gomis'in 86'ncı dakikada ağları havalandırmasıyla kaybetmişlerdi. Anadolu Yakası ekibi, Fenerbahçe'den aldığı bir puanla küme düşme hattının üzerinde bulunuyor.

Benim asıl takıldığım mesele iki maçın da Atatürk Olimpiyat Stadı'nda oynanması. Fatih Karagümrük de Vefa Stadı hazır olmasına rağmen burada oynuyor. Alanyaspor ile karşılaştıkları mücadeleyi 421 kişi izlemiş. Onların taraftarı bu stada ulaşmak için fazla efor sarf etmeyecektir ama Ümraniye'nin -şayet taraftarı varsa- işi başka bir boyuta taşınıyor.

Hayali bir Ümraniyespor taraftarı düşünelim. Büyük bir olasılıkla Ümraniye ilçesinde yaşayacaktır bu kişi. Ümraniye'nin merkezinde bile otursa Atatürk Olimpiyat Stadı'na gelmesi bayağı bir vakit alacaktır. Arabayla bile bir saate varan bir süreden söz ediyoruz. Futbol fanatikleri genellikle fakir olduğu için bu kişinin otomobili olmayabilir. Dolayısıyla toplu taşıma kullanacaktır. Bu da iki saatin üzerinde bir yolculuk anlamına gelir.

İki olasılık karşımıza çıkıyor. Ya Ümraniye'den 522 veya 522B kodlu İETT aracıyla Mecidiyeköy'e gidecek, sonrasında M7 metro hattıyla Mahmutbey'e ve sonrasında M3 hattını kullanarak İkitelli Sanayi istasyonuna varacaktır. Son olarak yeni açılan M9 hattıyla stada ulaşacaktır. Ya da M5 ile Üsküdar'a, oradan Marmaray vasıtasıyla Yenikapı'ya geçecektir. Bundan sonrası için 146T kodlu otobüsü veya M1b hattını kullanabilir. Sonuç olarak finalde yine M9 ile stada ulaşacaktır.

Bu büyük bir çaba ve tuttuğu takımın maçını izlemek, ona destek vermek için inanılmaz bir gayrettir. Astronomik bir yol ücretinin de unutulmaması gerekir. Geç saatte oynanan maçlarda araç bulma zorluğundan bahsetmiyorum bile.

Yani, stadı olmayan ve taraftarsız bir kulübün adı süper olan ligimize çıkması böyle absürt sonuçlar doğuruyor. Tekrarlanmaması dileğiyle.

Bir haftadır aralıksız TRT Radyo-3 dinliyorum. Spotify, Soundcloud falan dinlemeye ara verdim bir süre. Yeri geliyor bilgisayarın başında radyo.trt.net adresinden, yeri geliyor 88.2 frekansından dinliyorum. Bu radyoyu daha önce okula giderken ve okuldan gelirken dinlerdim ama bu hafta böyle bir deney yapmak istedim.

Kanalın içeriği klasik müzik, caz ve rock olmak üzere üç türden oluşuyor denebilir. Bu türler kuşaklara da ayrılmış. 09.00-12.00 arası klasik müzik, 17.00-19.00 arası rock ve 19.00 ile 23.00'te caz var. Programlardan bahsetmek istiyorum.

☀ Radyo-3 Günışığı: Ceren Abdullah'ın hazırladığı program, her gün 07.05'te. Genelde güncel yabancı parçalar çalıyor. Okula giderken balık istifi dolmuş olan 31Y kodlu İETT aracının atmosferini bir nebze güzelleştiriyordu. Güne güzel başlamak için birebir.

🌇 Radyo-3 Sabah: Klasik müzik seçkisi. Genellikle piyano üzerine eğiliyorlar. İlk zamanlar fetiş raddesine gelen piyanoseverliği fark ettim. Caz parçaları bile hep piyano olanlardan seçiliyordu. Sonradan düzeldi.

📻 Pop Durock: En sevdiğim programlardan biri. Haftaiçi her gün 18.00'de yayınlanıyor. Güncel pop ve rock parçaları çalınıyor. Selim Ağacan'ın sesi son zamanlarda bir miktar boğuklaşsa da program kalitesinden bir şey kaybetmemiş.

🎶 Adil Seymen Altınyeleklioğlu'nun haftanın ilk üç günü saat 17.05'te yayınlanan üç programı var. Adları değişik olsa da içerikleri aynı. Klasikleşmiş pop ve rock parçaları çalınıyor. Pazartesi günkü programın adı Başkasının Şarkıları. Bunu Müzik Hafızası ve Dünya Listelerinden izliyor. Okuldan çıkıp otobüse bindiğimde beni alıp götüren parçalara sahipti.

🎼 La Minör: Popüler YouTube kanalı 3 Yabancı 1 Türk'ten Kenyalı olanı JJ nam-ı diğer Joel Moriasi ile O Ses Türkiye çeyrek finalisti Abdul Cabbar'ın sunduğu hoş bir program. Cuma günü yaptıkları yarış, programı daha da güzelleştiriyor. İlk başta kırık Türkçe konuştukları için yadırgamıştım ama sonra kulağa sevimli gelmeye başladı. Perşembe ve cuma günleri 17.05'te.

🌃 Ebu Euroclassic Notturno: BBC ve Avrupa Yayın Birliği (EBU) üyesi birçok ülke tarafından eşzamanlı yayınlan bir program. Genellikle klasik müzik var ama kilise ilahisi veya İngilizce adıyla evensong duymak da mümkün. Her gece 01.00 ila 07.00’de radyolarda.

🏙️ Gece ve Müzik: Esra İlkkurşun’un hazırladığı program gece yarısından başlayarak bir saat boyunca hoş tınılar dinletiyor.

🎧 Jenerasyon X+z: TRT’den beklenmeyecek özgünlükte bir program. Cen Kerdem duosunun Cenk’i Cenk Durmazel ile oğlu Batu Durmazel hazırlayıp sunuyor. Podcast tadında bir program. İkisinin sırayla kendilerine hitap eden müziği çalması ve tatlı sohbetleriyle geçiyor. Perşembe 13.00’te radyolarda işitilen Eskiden Yeniye de aynı konsept ama çoksesli müzik üzerine eğiliyor ve yalnızca Gül Karaman sunuyor. Kendisinin sunduğu bir diğer program olan Pastoral cuma 09.00’da radyolarda.

🥁 Forte: Uğur Haspolat'ın hazırlayıp sunduğu güzel bir program. Rock ve metal efsanelerinden parçalar dinletiyor. İlk kez moralimin fena halde bozuk olduğu bir günde rastlamıştım. Her perşembe 20.00'de.

🌍 Evrenselleşen Anadolu: En sevdiğim programlardan biri. Aslı türkü formunda olan bir eserin opera olarak yorumlanmasını ilk kez dinlemiştim burada. Bu anlamda TRT Türkü'den rol çalıyor. Pazartesi 14.00'te. Salı 09.00’da yayınlanan Türk Klasik programı da buna benziyor.

🍃 Barok Esintisi: Vivaldi, Bach ve Hendel gibi ustaların bestelerini Barok temasıyla buluşturup dinleyenleri kültürlendiren program. Perşembe 09.00’da. İki saat sonra yayınlanan 1600 ve Bach’giller adı ilginç olsa da aşağı yukarı aynı konu üzerinde duruyor. Cumartesi 09.00’da yayınlanan Laterna ise Barok dönemden günümüze doğru bir çizgi çekiyor. Aynı gün 13.00’teki Klasiğin Büyüsü de benzer içeriğe sahip.

🗾 Pasifik Kıyısında: Hangi programda Japon ezgileri dinleyebilirsiniz ki? Bu programda yalnızca Japonya değil, Kore, Endonezya ve o bölgedeki tüm ülkelerden şarkılar çalınıyor.

🥁 Balkan Bandosu: Macaristan, Yugoslavya ve Bulgaristan gibi Balkan ülkelerinden yükselen ezgilerin çalındığı bir program. Perşembe 12.05’te.

🎸 Akdeniz Melodileri: İtalya, İspanya ve Yunanistan başta olmak üzere Akdeniz'in çeşitli coğrafyalarından ezgiler çalınıyor. Gayet hoş bir program.

🚋 Paris Ekspresi: Fransız müziğinin 60’lardaki formlarını aktarırken tarihten de nasipleniyoruz. Keşke pazar 22.05’te olmasaydı.

🎷 Her gün 19.00 ve 23.00'te yayınlanan programlar birbirinin aynıdır. Arasında neredeyse fark yoktur. 19.00 kuşağında sırasıyla Caz ve Tarz, Caz.tr, Caz Almanak, Müziğin Rengi, Caz Kulübü, Fanfar ve Zamanda Caz programları dinleyenlere eşlik eder. Bundan dört saat sonra yine caz kuşağı olur. Her gün Caz Akademisi, Caz Ağacı, Blues'un Tonları, Gri Ses, Mavi Nota, Dalga Sesleri ile Delta ve Ötesi gelir radyolara sırasıyla. Hey Arnold çizgi filminden edindiğim caz kulağıyla dinliyorum buradaki parçaları.

🚂 Tren Yolculuğu: Karışık kaset gibi bir program. Pop, rock, new age, Fransız ezgileri dönemleri ve sanatçılarıyla aktarılıyor.

🎹 Pazartesi 09.00'da başlayan Piyano Forte ve perşembeleri 10.00'da bizimle buluşan 88 Tuş, piyanoyla çalınmış klasik müzik eserlerini dinletiyor bize.

🎻 Allegro: Adını senfonilerin canlı ama kısa bölümlerinden alan program müzik tarihinden seçilen tınıları sunuyor. Pazartesi günleri 10.00'da yayınlanan programın yapımcısı ve sunucusu Ayşe Yavaş'ın soyadı programın adıyla tezat oluşturuyor.

📚 Kitaplığımdaki Müzik: Programın başında okunan metinle ilişkili parçaların çalındığı bir konsept. Her pazartesi 11.00'de.

🔔 Ses ve Söz: Bir önceki programın benzeri. Bir sözcük daha doğrusu bir kavram üzerine yazılmış şarkılar çalınıyor. Pazartesileri 12.05'te.

🧠 Müzik Düşünmek: Disiplinlerarası bir program bu. Edebiyat, felsefe ve sanat tarihi var. Pazartesi 13.00'te.

🎺 Çalgı Serüveni: Yine klasik müzik üzerine bir program. Konçerto, sonat ve solo olarak çalınan eserler hakkında bilgi veriliyor. Pazartesi 15.00'te. Klasiklerden Seçmeler, cumartesi 10.30’da. O da buna benzeyen bir program.

👩 Başrolde Kadınlar: Türk kadınlarının elinin değdiği besteler çalınıyor. Ne yazık ki yarım saatlik bir program.

🛣️ Kesişim: Farklı müzik türlerinin farklı enstürmanlarla yorumlanması. Çarşamba günleri 15.00’te yayınlanan Müzik Türleri Arasında Etkileşim ve pazar 13.00’teki Müzikte Yeni Zamanlar, Yeni Yaklaşımlar bunu çağrıştıran programlar. Salı günleri 16.00’da radyolarda çalan Sekizinci Nota ise klasikten yola çıkarak yeni formların doğuşunu irdeliyor.

📒 Müzikli Günce: Pek bilinmeyen parçaların yanında bilinen şarkıların farklı yorumlarının yayınlandığı program. Salı 13.00’te. Cumartesi 16.00’da yayınlanan Müzik Dünyamızın Gizli Yıldızları da bunun yerel versiyonu olmalı. Cuma 11.00’deki Saklı Notalar ise klasik yorumu.

🛶 Barcarolle: Esasen Venedik’teki gondolcuların söylediği şarkı anlamına gelen barkarol sözcüğünden alıyor adını. Ceren Başkan ve Esra İlkkurşun, her çarşamba 11.00’de 15’inci yüzyıla uzanan ezgiler sunuyor dinleyicilere. Bu ikilinin yeni çıkan şarkılardan derlediği Müzik Market de bir sonraki program.

🏟️ Salı, çarşamba ve cuma günü 20.00'den 22.00'ye kadar konser yayını oluyor. TRT Radyo-3 Konseleri bir saat sürse de, Bir Konser İDSO ve CSO Konserleri bir buçuk saat devam ediyor. Üzerlerine yarım saatlik Dolgu Müzik ve Küçük Konser ekleniveriyor. Perşembe 10.30’daki TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu ve pazar 11.00’deki on beş dakikalık TRT Çoksesli Gençlik ve Çocuk Koroları es geçilmemeli.

💃 Tango Dostları: Tango üzerine yapılan değişik bir program. Entelektüelliği iliklerime kadar hissediyorum program boyunca.

🎵 Yeni Başlayanlar İçin Opera: Adı üzerinde opera hakkında bilgilere yer veren ve henüz bu konuda bilgi sahibi olmayanların müzik kulağını geliştirmek için yapılan bir program.

🏛️ Bir Gün Yolunuz Düşerse: Ceren Başkan ve Esra İlkkurşun, opera binaları, tiyatro sahneleri ve müzik salonlarını anlatıyor. Tabii, burada çalınan şarkılar da program boyunca bize eşlik ediyor.

🌐 Dünyadan Yerel Sesler: Adı üstünde gezegenin çeşitli yörelerinden sesler getiriyorlar.Salı günleri 22.05’te dinleyiciyle buluşuyor. Pazar günü 16.00’da yayınlanan Devr-i Alem aynı motivasyonla yapılan bir program. Pazar 21.00’de kulağımıza çalınan Havada Müzik Var da farklı kültürlerin ortaya çıkardığı müziği irdeliyor.

❓ Müzik Neyi Anlatır: Klasiğin izini felsefeyle süren bir program. Tarih boyunca müzik üzerine yapılan tartışmalar irdeleniyor. Yüzyıllar Boyu İnsan Sesi ise klasiği de içine alan bir perspektiften karşılıyor bizi.

🎨 Müzik Mozaik: Pop müziğin her dönemden güzide örneklerinin dinletildiği program. Çarşamba 12.05’te. Ruhu Onsekiz programında ise bu türe benzeyen hafif müzik ve pop cazın örnekleri dinletiliyor.

🎶 Madrigal, kantat, senfonik şiir ve lied türlerinin incelendiği Sözün Başladığı Yer ile Ustalarla Oda Müziği birbirini tamamlayan iki program. İlki salı 11.00, ikincisi çarşamba 09.00’da.

🗨️ Ece İdil ve Ayşe Yavaş’ın hazırladığı Müzikal Sohbetler, ülkemizdeki festivallerden haber veriyor. Röportajlar yayınlıyor ve güncel üzerinde duruyor. Cuma 16.00’da. Pazar 14.00’teki Müziğin Portresi de tanınmış bir konuk eşliğinde müzik üzerine sohbet ederek dinleyiciyi bilgilendirmeye dayanıyor. O daha çok hak ediyor bu adı.

👑 Tahtın Müziği: Batı’daki kraliyet ile ilişkili klasik müziğin yanında Batı dışında gelişen klasik müziğin ele alındığı program. Her çarşamba 14.00’te.

🌹 Romantik Yolcular: Adından romantik şarkılar çalan bir program olduğu çağrışımı yapsa da, halk efsanelerinden ve masallardan ilham alan Romantik Dönem bestecilerini sunuyor bize. Perşembe 10.00’da.

🖤 Siyah Yolculuk: Siyahların yaptığı müzik üzerine eğiliyor. Caz ve blues dışında kalan türler olan soul, funk ve disco dinletiliyor. Perşembeleri 22.05’te. Perşembe akşamı bu programla sona eriyor. Bu da perşembeyi Radyo-3’teki en güzel gün yapıyor.

🥢 Maestro’nun Günlüğü ve Yorumlar Yorumcular, klasik müziğe farklı açıdan yaklaşan iki program. İlki kaliteli yapımlar üzerine eğilirken ikincisi daha nadir bulunan kayıtları bizimle buluşturuyor. Senfonik Şiir de bunlara eklenince cuma günü 13.00-16.00 arasının hoş geçmemesi için bir neden yok.

☕ Ses Tiryakisi: Rock müziğin çeşitli türlerini bizimle buluşturan bir program. Cuma 22.05’te. Cumartesi 18.00’de ise Rockosfer adlı program var ki o daha değişik. Progresif, saykodelik, folk, alternatif, indie, glam, hard ve soft rock türleri bizi karşılıyor.

🎤 Müziğe Adanmış Yaşamlar: Besteciler, virtüözler, gruplar ve orkestralar ile güzel bir arşivin kapıları aralanıyor.

🗣️ Nefesten Sese: Nefesli çalgılar üzerine eğilen bir yapım. Çarşamba günü 16.00’da yayınlanan Geçit programı gibi Bahar Aktalay hazırlıyor. Cumartesi günleri 15.00’te.

💿 Doksandan Sonra: Doksanlı yılların pop ve rock arasında kalmışlığından eserler dinletiyor bize her cumartesi saat 12.00’de. Selim Karakaya’nın hazırladığı program ertesi gün aynı saatteki Eksi 80 adlı yapımın on yıl sonraya değinen halidir. Bu programı da Adil Seymen Altınyeleklioğlu hazırlayıp sunuyor.

💯 38.Enlem: Ülkemizde sevilen ve ülkemizdeki gruplara ilham vermiş grupların tanıtımı yapılıyor. Haftanın ilk günü 22.05’te. Pazar günü 17.05’te bizimle buluşan Rock Efsaneleri, zamanında ortamları sallamış gruplar üzerine eğiliyor.

📣 Ritme Hükmedenler: Hasan Atamgazi’nin sunduğu program pazar günleri 18.00’de soul, funk ve R&B icracılarıyla buluşturuyor bizi.

🎬 Gözüm Kulağım Sinema: Film müziği temalı hoş bir program. Filmlerin Nota Sahnesi de bunun gibi bir program. Başrolde Müzik Var ise daha çok 40’lı ve 50’li yıllarda altın çağını yaşayan müzikal filmler üzerine yoğunlaşıyor.

🏡 Garaj: Cumartesi ikindi vakti rock müziğin 60’lardan günümüze uzanan serüveni ve bu süreçteki şarkılar ve sanatçılar tanıtılır. Cumhur Özmakinacı bunun dışında çarşamba günü 22.05’te 3. Milenyum diye bir program yapıyor. Orada indie, alternatif rock, grunge ve punk türleri üzerine eğiliyor.

🚢 Seyrüsefer Günlüğü: Chill-out, lounge ve etnik müziğin güzel örnekleriyle buluşturuyor bizi. Başka hiçbir yerde bulamayacağınız bu konsept, cumartesi 22.05’te.

👔 Ses Örgüsü, klasik müziğin ilginç ve sıradışı örneklerinden derlediği çalma listesini sunarken Ahenk, sanat eğitimine katkı sunacak koro ve bandoların hikayelerini bizimle paylaşır.

👶 Arkadaşım Müzik: Pazar 11.15’te yayınlanan bu program içindeki çocuğu yaşatanlara adanmış. Klasik müziğe çocuk gözünden bakıyor. Çarşamba 13.00’te kulak misafiri olduğumuz Gençlere programı Neşe Tartanoğlu tarafından hazırlanıyor. İlkinin ters düz edilmiş hali gibi.

👂 Salı günleri 14.00’te bizimle buluşan Günümüzü Dinlemek, popu çağrıştırsa da aslında günümüzdeki klasik müziğe farklı yaklaşımları ele alıyor.

📼 Pazartesi 21.00’de başlayan Pop Stüdyosu, pop, rock, hip-hop, R&B ve Latin müziğinin sevilen parçalarını dinleyiciyle buluşturuyor. Öncesinde ilgilisi için B-Yüzü programı var.

🏗️ Radyo-3 Atölyesi: Salı günkü Gülsin Onay, perşembe günü olansa Ersin Antep tarafından sunuluyor. İkisi de klasik müzik üzerine yenilere yol göstermeyi amaçlayan programlar.

Yine gündemde bir geri dönüş hikayesi var. Hükümet, Beşar Esad ile görüşülebileceğinin sinyallerini veriyor. Bu sırada Ahmet Davutoğlu'nun Tayyip Erdoğan'ı yanılttığı yorumları yapılıyor. Mandela etkisinin güzel bir örneğini teşkil edecek biçimde "Emevi Camii" tiradını Davutoğlu'nun söylediği üzerinde neredeyse uzlaşı var ama bu sözleri şimdilerde Esad'ı hiçbir zaman devirmek istemediklerinin altını çizen Erdoğan, 5 Eylül 2012'de söylemişti. Döne döne fırıldak olmuş bir siyasi yönelimin temsilcileri iktidarda olduğu için ne olacağını kestiremeyiz.

Yine bir LinkedIn paylaşımı üzerine yorum yapmak istiyorum. Bu yazıyı paylaşan kişi psikolog. Bağlantılarımdan birinin beğenmesiyle gördüm yine.

Aylardır iş bulamama bizim kuşağımızda kronik bir sorun. Herhangi bir nedenle işten çıkınca yenisini bulmak çok zaman alıyor maalesef. Çift anadal yapmasına ve yüksek ortalamayla mezun olmasına vurgu yapıyor ancak kan emici işverenler için bunlar hiç önemli değil.

Ailesinin kendisinden bir şeyler beklediğini söylüyor. Eskilerin "Oku da kendini kurtar" deyişini çağrıştırdı bu bana. Geçen de maddi kaygısı olanların felsefe bölümünü tercih etmemesi hakkında şöyle bir düşünmüştüm. Gerçi eskiden garanti iş kapısı olarak görülen bölümlerin hali bile içler acısı.

Yeni mezun olduğu için iş tecrübesinin olmadığından söz ediyor. Türkiye'de kimse tecrübesiz işçi çalıştırmak istemiyor. Fakat bu kişilerin nasıl tecrübe kazanacağını düşünmüyorlar. Nasıl bir mezbeleliğin içindeyiz? Anlam veremiyorum.

İş bulamayan gençlere her zaman "Moralini bozma." diyenler çıkıyor ama üzülmemek elde değil. Kendi alanında çalışan birine rastlamak o kadar zor ki insanlar neredeyse kendi işini yapmak istemeyi suç kabul edecek. Burada dönen açık ve gizli torpil de herkesin bildiği ve kanıksadığı bir konu.

Sözün özü, dayanmak güç. Bu düzen ne zaman değişir? Ne zaman bu işler rayına girer? Bunları yanıtlaması da zor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, faiz oranını bir puan indirerek %13'e çekti. Dolar da böylece 18 lirayı aştı. Tayyip Erdoğan'ın hevesleriyle yönetilen bir ülke haline gelen Türkiye, Kur Korumalı Mevduat adlı ponzi sistemiyle birilerini zengin etmeye devam ediyor. Beşli Çete, hamuduyla götürürken nassın acısı da garibandan çıkıyor.

Adıyaman'da 6 milyar dolarlık jelibon rezervi bulunduğuna ve Somali asıllı Türk vatandaşı Abu Bakeroğlu'nun orgeneral rütbesiyle PKK saldırısı sonucu şehit olduğuna inanan biri Ankara'yı 23 yıl yönetti.

Berk Acar, 1995'te İstanbul'da dünyaya geldi. Önce Sahakyan-Nunyan Okulu'nu, sonra Işık Lisesi'ni bitirdi. 2020'de İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Temmuz 2021'de yapılan 110'uncu Dönem Kaymakamlık Sınavı'na girdi ve 72'nci oldu. Mülakatta da başarılı olan Acar, halihazırdaki kaymakam Adem Karataş'ın görevinden ayrılmasıyla Denizli'nin Babadağ ilçesine kaymakam olarak atandı. Böylece kaymakam olan ilk Türkiye Ermenisi oldu.

Türk vatandaşının Türkiye'de bir tüzel kurumun başına gelmesinde gariplik yok. Ancak bunun son derece sevindirici bir gelişme olduğunu yadsıyamam. 99 yılda neden böyle bir şey olmadığını da sorgulamamız gerekiyor. Bunun yanında sayın kaymakamın adı alışılageldik Ermeni adlarına benzemiyor. Ohannes Kazancıyan gibi bir isme sahip olsaydı atanabilir miydi acaba? Sonrasında önümüze bakabiliriz.

Olası büyük bir İstanbul depreminin gerçekleşmesinden çok, sonrasında olabilecekler endişelendiriyor beni. Özellikle Esenler ve Güngören banliyölerinde sokakların dar olması, yıkılan binaların enkazı olmasa bile itfaiye ve ambulansın buralara giremeyeceği anlamına geliyor.
Enkaz altında kalan vatandaşların, 99 depreminde olduğu gibi yağmalanması da söz konusu olabilir. 15 Temmuz'dan sonra askeri birlikler il dışına çekildiği için, askerin yardıma koşması da zor.
Tabii, böyle bir deprem olmamasını umuyor insan ama İstanbul'un tarihinde birkaç yıkıcı depremler olduğunu biliyoruz. Son büyük depremin merkez üssü İstanbul değildi ama 23 yılda devlet ne gibi önlemler aldı?

KPSS Skandalı patlak verdiğinden beri gündem hakkında bir şey yazmıyordum. Gündemi takip etmek şöyle dursun, herhangi bir konuda bir şey yazamaz oldum.

Bu aralar iş cinayetleri dikkatimi çekiyor. Yaz mevsimi olduğundan mevsimlik işçiler de çalışıyor bu zamanlarda. Dün LinkedIn'de üç arkadaşımın iş bulduğunu gördüm. İkisiyle aynı okulda çalışmıştık. Bunlardan biri zaten sekiz yıllık öğretmendi. Bu ikisinin dışındaki kişi işsiz bile değildi. Onlar adına sevindim. Umarım ben de acilen iş bulabilirim.

Şimdi son üç günde gerçekleşen iş cinayetlerine geçelim. Bunları İSİG Meclisi'nin Twitter hesabından aldım. Daha sonra teyit etmek için internette arattım ve yanlış noktaları düzelttim.

Alabd Aljalil, 31 yaşında Suriyeli bir tamirciydi. Akçakale'de iş makinasını taşıyan tırı tamir ettiği sırada hidroliğin boşalması sonucu düşen yükleme ve boşaltma rampasının altında kaldı.

Onurkan Abacı, 19 yaşındaydı. Kozlu'da işyerine gelen yükleri forkliftle depoya taşıdıktan sonra aracı geri götürürken devrildi.

Turhal'daki Yazıtepe Barajı'nın inşaatında tamirci olarak çalışan Erol Tunçöz, 52 yaşındaydı. Baraja kamyonla taş taşırken 80 metrelik uçurumdan yuvarlandı.

22 yaşındaki çiftçi Mustafa Samet Pullu ve Afgan tarım işçileri Najmuddin Rahmanqul ile Mohammad Sharif Azizi, tarladan döndükleri aracın tırla çarpışması sonucu can verdiler.

Ağrı'nın Patnos ilçesi Kuşyaka köyünden 55 yaşındaki Şakir Türçin, Irak'ın Süleymaniye ilinde çalıştığı inşaatın sekizinci katından düşerek hayatını kaybetti.

Başka bir inşaattan düşme haberi de Samsun Vezirköprü'den geldi. 45 yaşındaki Mesut Maden, hayatını kaybetti.

23 yaşındaki İlker Demir, İnegöl'de strafor atölyesinde çalışırken kesim makinesindeki elektrik kaçağına kapılarak can verdi.

Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi'ndeki BM Color'da üretim müdürü olarak görev yapan 42 yaşındaki Mustafa Remzi Emanet, boya fabrikasındaki ürün testi sırasında meydana gelen patlama sonucunda ağır yaralanmıştı. 11 günlük yaşam savaşını kaybetti. Üç çocuğu vardı. Göreleliydi.

Aynı fabrikada operatör olan Veli Gümüş, 47 yaşındaydı. O da 11 günlük yaşam mücadelesini kaybetti. Böylece fabrika sahibiyle birlikte patlamada hayatını kaybedenlerin sayısı üçe yükselmiş oldu.

Çiftçi Mehmet Solak, 51 yaşındaydı. Maraş'ta patoz makinesinin içine düşerek öldü.

Söke Belediyesi'nden emekli olduktan sonra geçinmek için su tesisatçılığı yapan 71 yaşındaki Hüseyin Satılmışoğlu, bir havuzdaki arızayı giderirken elektrik akımına kapılıp hastanelik oldu. Altı günün sonunda acı haber geldi.

Blade gemi söküm işçisi İlter Türkmen, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Ölüm nedeni henüz bilinmiyor ancak Aliağa'da çalıştığı sırada kalp krizi geçirdiği ve bu nedenle on gün raporlu olduğu bilgisi var. Adı, geçen ay 95 yaşında vefat eden eski dışişleri bakanıyla benzerlik gösteriyor. Bu nedenle kendisi hakkında internette pek bir şey bulmak mümkün değil.

Begenc Tarhanov, Türkmenistan'dan gelmiş kuryelik yapıyordu. 48 yaşındaydı. Vidanjörün yanından geçerken motorunun devrilmesi sonucu öldü.

Bursa'nın Nilüfer ilçesindeki Ahmet Erdem Anadolu Lisesi'nde müdür yardımcısı olarak görev yapan Fatih Kocaağa, 11 aydır tedavi gördüğü koronavirüs nedeniyle vefat etti. Eğitim-Bir-Sen üyesiydi.

Taha Öztürk, 21 yaşında stajyer inşaat mühendisiydi. Ankara'da dün etkili olan sağanak yağış nedeniyle çalıştığı inşaattaki kolonun devrilmesi sonucu hayatını kaybetti. Olayda stajyer inşaat mühendisi Emre Çetin ve stajyer mimar Ege Kıratlı, yaralandı. Vefatını Ankara Valisi Vasip Şahin "Yenimahalle'de sel felaketi nedeniyle hayatını kaybeden vatandaş" olarak paylaştı. Ölümünde belediyenin elbette payı var fakat sağanak yağışa rağmen işe ara vermeyen firma da suçlu.

Show older
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.