Show newer

Ne şekilde olursa olsun genç yaşta ölümler beni üzer.

Her şeyi bir şekilde aştım. Ancak aşağılık kompleksi beni bırakmadı.

Kalbimi temiz tutmaya gayret ediyorum. Belki de bu yüzden yıllardır içeri kimseyi almadım.

Adı dolayısıyla bir süredir izleme hevesinde olduğum Sen İstanbul'dan Daha Güzelsin, çok sevimli bir oyunmuş. Oyun genel anlamda üç nesli oluşturan kadınların, bizimle konuşuyormuşçasına anlattığı yer yer birbiriyle bağlantılı yer yer birbirinden kopuk hikayelerden oluşuyor.

Bu anlatılardaki medyumun değişmesiyle anlatının da değiştiğini görüyoruz. Kalıcı olan tek olgu, kadınların yaşlandıkça annelerine benzemesi. Melis'in Okan'la, Başak'ın Fehmi'yle, Ayfer'in Mehmet'le olan ilişkisi de olay örgüsünün benzerliği bakımından dikkat çekici. Karakterlerin bu kişileri canlandırması hoş. Daha hoş olansa birbirlerini oynamaları.

Söylenemeyenler de oyunun temalarından biri. Özellikle anneanne olan Ayfer'in konuşma yetisini kaybedince söylemekten mahrum kaldıkları güldürücüydü. Toplum baskısından söyleyeceklerini yutan anne Başak'ın durumu ise ondan daha içler acısıydı.

Her yönüyle güzel kurgulanmış ve oyuncuların adlarını vermeyi görev sayacağım kadar iyi oynanmış bir oyun. Yeliz Şatıroğlu, Esin Umulu ve Şebnem Köstem, üst düzey oyunculuklarını gösterdiler. Oyundan mutlu ayrıldım doğrusu.

Ruh eşimi bulmuş olabilir miyim? Ve fakat yanlış yer ve zamanda...

Tatlif değil taltif olacaktı. Anlamı, çok yoğun bir övgü, ancak küçümsemenin ürünü olabilir.

Show thread

"Bu derece şedit bir tatlif ancak istihfafkar bir tavrın mahsulü olabilir."

Cumartesi İnsanları, güzel bir grup adı olabilirmiş.

Bir kapıdan beklentim kapanması, kapanınca da açılmasıdır.

24 Şubat 2022 sabah saatlerinde Rusya, Ukrayna'yı işgale girişti. Bugün tam bir ay oldu. Şubat ayının yirmi sekiz gün sürmesiyle dört hafta da denebilir. Ukrayna direniyor!

Rusya'nın amacı yıldırım savaşı veya özgün adıyla Blitzkrieg taktiğiyle dört günde başkent Kıyiv'e varmak ve Ukrayna hükümetini dağıtıp kendi kukla rejimini inşa etmekti. Ancak hiç hesaplamadıkları bir direnişle karşılaştılar. Bu böyle sürdükçe Rusya dünyaya madara olmaya devam ediyor. Слава Україні!

@dinosauce belediye kâr amacı güden bir şirket gibi işleyemez. Şu anda İBB yönetimi bunu böyle görebilir ama toplu ulaşım, kendilerinin vermekle yükümlü olduğu bir hizmettir; lütuf değildir. Yapamıyorlarsa yapabilen birilerine bırakabilirler görevi. Batırmaktan da korkmasınlar. Bugüne kadar borçları yüzünden kayyum atanan bir belediye görmedim.

Ekrem İmamoğlu, hukuksuzca iptal edilen seçimlerin tekrarı niteliğinde olan ve 23 Haziran günü düzenlenen seçimde rakibine sekiz yüz bin oy fark atarak yeniden seçilmiş ve sürgünden dönerek makamına gelmişti.

O zamandan bu zamana toplu ulaşıma üç kere zam geldi.

💸 6 Şubat 2020'de düzenlenen UKOME toplantısında 2.60 lira olan biniş ücreti 3.50 lira olarak güncellendi. Öğrenciler içinse 1.25 olan ücret, 1.70 lira oldu. Öğretmen kartı olarak bilinen sosyal kart kullananlar için bir biniş 1.85'ten 2.50 TL'ye yükseldi.
💳 Aylık akbil veya abonman ücretleri ise tam için 275, öğrenci için 50, öğretmen için 170 lira oldu.
💸 29 Temmuz 2021'deki UKOME toplantısında işbu ücretler 4.03, 1.96 ve 2.88 lira olarak belirlendi.
💳 Kontör satın almak içinse yeni ücretler sırasıyla 316, 57.50 ve 196 Türk Lirası olarak belirlendi.
💸 24 Aralık 2021 tarihinde yine bir UKOME toplantısında, fahiş bir zamla tam biniş 5.48, öğrenci binişi 2.66, öğretmen binişi ise 3.92 lira oldu.
💳 Yılbaşından itibaren geçerli olacak zam uyarınca mavi kart, tam için 430, öğrenci için 78, öğretmen için 267 liraya yükseltildi.

📈 Bunlardan önce son zam, 25 Mayıs 2017'de karara bağlanmış ve 1 Temmuz'da uygulanmaya başlanmış. Bundan önce tam biniş 2.30, öğrenci binişi 1.15, öğretmen binişi 1.65 liraymış. Mavi kart için sırasıyla 185, 85 ve 110 imiş bu ücretler.

Kısacası, bugün yapılan toplantıda zam kararı alınmaması çok hayırlı olmuştur. Bu zam, öyle az buz bir oran değil, %50'dir.

Kamera, gözün gördüğü biçimlerde görmüyor. Onun görme biçimi oldukça farklı. Çünkü kamera medyumdur.

İnsanın mesai arkadaşıyla gönül ilişkisi yaşaması bana bir miktar dar kalıplara sıkışmışlık hissi veriyor. İş arkadaşıyla iş saatleri dışında pek münasebet kurmamak en iyisi olacaktır. Bunu sadece sevgililik olarak düşünmemek gerekir. Mesela parasal bir ilişki de kurulmamalı. Kurulacaksa bile azami dikkat edilmeli.

Ancak günün büyük bölümünü geçirdiği ortamda sevgiyi aramak normaldir. Bunun yanında, gönül ilişkisi kurulacak kişiyi sürekli görmenin iyi bir şey olmadığı kanaatindeyim. Bir mesleğin üyeleri dünyaya aynı biçimde baktığı için, bu kişilerin meslektaş olmaması başta iletişim eksikliği olmak üzere türlü sorunları beraberinde getirir.

Çok fazla insanla muhatap olmak zorunda kalan meslek grupları da muhataplarıyla ilişkisini iyi ayarlamalı. Bir öğretmen öğrencisiyle, bir doktor hastasıyla, bir kasiyer müşteriyle arasındaki münasebetin ayırdına varmalı. Bu türden ikili ilişkiler genellikle sorunlu oluyor. Sürdürülebildiklerinde bile sorunlar sonradan ortaya çıkıyor. Role iyi bürünmek, onu iyi bellemek bu konuda esas alınmalı.

İyi bir doktor, iyi bir öğretmen, iyi bir savcı veya sair alanlarda iyi olmadan önce iyi bir insan olmak gerek. İyi insan olduktan sonra gerisi gelecektir.

İnsan, alışan varlık olabilir mi? Alışma söz konusu olunca sadece zaman fark ediyor. İnsan bir şekilde her şeye alışıyor. Öyle veya böyle...

Vatan bazıları için toprak parçasından ibaret olsa da, kesinlikle öyle değildir. Dil de vatandır.

Türkülerde hep duyduğum bir ifade: Ben sevdim, eller aldı. Bunu bir de ellerden dinlemek gerek.

Show older
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.