Bu fotoğrafın çekildiği yer Ukrayna, Yemen, Libya veya Suriye değil; 15 Temmuz gecesi Fetullahçıların bombaladığı Gölbaşı'ndaki Özel Harekat Daire Başkanlığı. Bu görsel bize ilkokul mezunu ağlak bir vaizin peşinden gitmenin nelere yol açabileceğini gösteriyor. İşte tarikatçılık böyle bir şeydir. Dolayısıyla milli birlik ve demokrasi kavramları kulağa hoş gelse de 15 Temmuz, tarikatlarla; tarikatçılıkla mücadele günü olmalıdır.
Google Street View, İstanbul'daki görüntülerini güncellemiş. Gördüğüm kadarıyla Tarihi Yarımada, Fatih Belediyesi içinde kalan semtlerin büyük kısmı, Beyoğlu, Şişli, Eyüp, Gaziosmanpaşa ve başta Üsküdar ile Kadıköy olmak üzere Anadolu Yakası'nda bu yıl çekilmiş panoramalar var. Beşiktaş-Fındıklı hattı yenilenmemiş ama Arnavutköy ve Bebek'te yeni görüntüler var. Bakırköy, çoğu banliyö gibi 2020 yılında kalmış. Beylikdüzü, Avcılar ve Esenler gibi birkaç yerde de 2021 panoramaları var.
Ezginin Günlüğü, birçoklarının sandığı gibi herhangi bir insan olan Ezgi'nin günlüğü değil, hoş tınılar anlamındaki ezginin günlüğüdür. Kurulduğu 1982'den beri kubbede hoş sadalar bırakmıştır.
Nazım Hikmet, Orhan Veli, A. Kadir, Afşar Timuçin gibi şairlerin şiirlerini şarkı haline getiren grup, bununla kalmıyor Anadolu rocktan farklı olarak türküleri de yorumluyordu.
1985'te çıkan Seni Düşünmek albümünden bir yıl sonra aynı tarzı takip ettikleri Sabah Türküsü albümünü yayınladılar. 1987'de ise Laçın, Nazeleme, Naçaram ve Nazende gibi güzel Azerbaycan mahnılarını yorumladıkları Alagözlü Yar albümünü çıkardılar.
Bahçedeki Sandal (1988) ve Ölüdeniz (1990) de aynı tarzdaki albümlerdi. Ölüdeniz'den sonra grup dağılma sürecine girdi. Bu aslında onlar için bir milat oldu.
1993'te İstavrit ile özgün eserler vermeye başladılar. Bu albümde Hüsnü Arkan, grubu sırtlayan isim oluyordu. Böylece grup onun omuzlarında yeniden yükseldi.
İki yıl sonra çıkan Oyun albümünde Hüsnü Arkan'ın yanında Nadir Göktürk'ü de görüyorduk. Grubun klavyecisi olmasının yanında belkemiği olduğu anlaşılacak Göktürk, Arkan ile olağanüstü bir tandem oluşturuyordu.
Ebruli (1996), Hürriyete Doğru (1997), Aşk Yüzünden (1998), Rüya (2000), Her Şey Yolunda (2002), İlk Aşk (2003), Dargın mıyız (2005) ve Eski Arkadaş (2010) bu tandemin öncülüğünde çıkan albümlerdir.
2015'teki İstanbul Gibi ve 2018'deki Aşk Zamanı grubun eski formları sürdüren iki albümüdür. Özellikle son albüm şaşırtıcı biçimde güzel parçalara ev sahipliği yapmaktadır. Nadir Göktürk, grubun en eski üyesi olarak grubu taşımaya devam etmektedir.
Ezginin Günlüğü'nün eşi benzeri olmayan 40 yıllık bir deneyim ve Türk müzik tarihinin vazgeçilmezlerinden olduğunu söylesek abartmış olmayız. İyi ki var!
Lösemili Çocuklar Vakfı (LÖSEV): BAĞIŞ -> 3406
Darüşşafaka: Daçka, bağış, eğitim, umut veya okul -> 1863
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD): TEKNOLOJİ -> 4245
Arama Kurtarma Derneği (AKUT): AKUT -> 2930
Mehmetçik Vakfı: MEHMETÇİK -> 2582
Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV): TEGV -> 3353
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA): TEMA -> 3464
Tohum Otizm Vakfı: TOHUM -> 5290
Bankamatik, asgari ücret olan 5500 lirayı çekince bile 27 adet 200'lük ve bir adet yüzlük olmak üzere 28 adet banknot vermek zorunda. Bankamatikte 200'lük kağıtların bulunmaması durumunda bu sayı katlanıyor. Bu durum enflasyonun başka bir boyutunu gösteriyor. Aynı zamanda geçici bir süreliğine de olsa 500 liralık banknotların çıkması gerektiği konusunda bizi uyarıyor.
2006'dan istifa ettiği 2020'ye kadar dört dönem Japonya başbakanlığı yapmış Abe Şinzo, uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmiştir. Ülkemizde Marmaray ile Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi'ninin açılışında görmüştük kendisini.
Suikaste dair en ilginç ayrıntı, saldırganın silahı üç boyutlu yazıcıda yapmış olması. Eski asker olduğu söylenen zatın neden böyle bir şeye başvurduğunu bilmiyorum ama Japonya gibi bir ülkede bunun yaşanması sanırım dünyanın geri kalanında türlü değişimlere neden olacaktır.
Sıkıntılar ur misali büyürken başka şeylere odaklanmak ister insan. Başka bir yere gitmek, başka bir konuyu düşünmek, başka bir uğraşla meşgul olmak... Bu çıkaracaktır belki daralan gönüllleri aydınlığa. Fakat bazen ne yapılırsa yapılsın başarılı olunamaz. Uyku bile uyunamaz olur. Dertler derya olmuş ve boğmuştur bile.
Dünya, Soğuk Savaş'ın ardından yeniden iki (hatta daha fazla) kutba ayrılıyor. Bu sefer kapitalist Avrupa Birliği ve ABD'nin karşısında yine kapitalist Rusya ve/veya kapitalistleşmiş Çin Halk Cumhuriyeti var.
Bunu görmek için güzel bir örnek Rusya'nın Kırım'ı işgalini hukuka aykırı bulmayan ve Kırım'ı Rus toprağı olarak tanıyan ülkeler listesidir.
🇧🇾 Belarus
🇧🇴 Bolivya
🇧🇮 Burundi
🇦🇲 Ermenistan
🇨🇴 Kolombiya
🇰🇵 Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti
🇨🇺 Küba
🇱🇦 Laos
🇲🇲 Myanmar
🇳🇮 Nikaragua
🇸🇩 Sudan
🇸🇾 Suriye (Esad Rejimi)
🇻🇪 Venezuela (Maduro Hükümeti)
🇿🇼 Zimbabve
Bunun yanında Rusya'nın kimsenin iplemediği kuklaları Abhazya, Artsah, Güney Osetya ve Transdinyester de var.
NASA'ya göre Rusya, 24 Şubat'tan beri Ukrayna'nın tarım alanlarının %22'sini işgal etmiş. İşgalin yoğunlaştığı doğu ve güney bölgelerinde başta buğday olmak üzere arpa, çavdar, mısır ve ayçiçeği yetiştiriliyordu.
Çiftçilerin araziyi terk etmek zorunda kalması dolayısıyla tarımın akamete uğramasının yanı sıra, bombardımanlar yüzünden büyük bir alan ekim yapmaya elverişli olmaktan çıkmış.
Ukrayna, dünya genelindeki ayçiçek yağının %46'sını, arpanın %17'sini, mısırın %12'sini ve buğdayın %9'unu üretiyordu. Bu anlamda kışa doğru küçük çaplı bir gıda krizinin patlak vermesi işten bile değil.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi veya kısaca İSİG'in dün yayınladığı rapora göre, 2022'nin ilk yarısında 842 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Aylara göre sayacak olursak, ocakta 120, şubatta 109, martta 121, nisanda 129, mayısta 176 ve haziranda 187 emekçi iş cinayetine kurban gitti.
İş cinayetlerinin en çok olduğu işkolu %36 ile sanayi oldu. Özellikle metal, enerji, maden, taşımacılık ve tersane işçileri bu alanda başı çekmektedir. Sanayiden sonra örgütlenmenin zayıf olduğu inşaat ve tarımda işçi ölümü sıkça görülmektedir. Ölümler mevsimlik işçilerin çalışmaya başlamasıyla mayıs ve haziran aylarında artmıştır.
İnşaat ve tarım işkolları başta olmak üzere, mülteci işçi ölümleri artıyor. Suriyeli ve Afganlar, mülteci işçilerin üçte ikisini oluşturuyor. Tüm bu işçilerin ezici çoğunluğu kayıtdışı çalıştırılıyor.
İş cinayetine kurban giden emekçilerin %3'ü sendikalı. Bu da örgütlenmenin önemini gösteriyor. Ancak sendikaların açıklama yapmaması nedeniyle sağlık, belediye, eğitim, tarım ve enerji işkollarında sendikalı işçi sayısına ulaşmak mümkün değil.
Ölüm nedenlerinin başında trafik kazası geliyor. 165 işçi trafik kazası nedeniyle yaşamını yitirdi. Bunu ezilme veya göçük (155), yüksekten düşme (128), kalp krizi veya beyin kanaması (100), intihar (46), koronavirüs (42), zehirlenme veya boğulma (41), elektrik çarpması (40), şiddet (31), patlama veya yanma (29), nesne çarpması veya düşmesi (12), kesilme veya kopma (6) ve diğer nedenler (47) izledi.
Patronarşi günümüzün en büyük sorunlarından biridir. Bu sorunun üstesinden gelirsek çoğu meselenin de hallolacağına inanıyorum.
Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson, 24 Temmuz 2019'dan beri sürdürdüğü görevinden istifa etti.
Başbakanlığı sırasında yılan hikayesine dönen Brexit olayını halleden Johnson, daha önce Londra belediye başkanlığı görevinde bulunmuştu. Bu sırada The Spectator dergisinin açtığı Tayyip Erdoğan'a saldırgan şiir yazma yarışmasını kazanmıştı. Yarışma 18 Nisan 2016 ila 18 Mayıs 2016 tarihleri arasında yapılmıştı. Benim de -en azından yazdığı şiirle- Londra Belediye Başkanı Boris Johnson'u tanımama vesile olmuştu.
Yazdığı şiir şöyleydi:
There was a young fellow from Ankara
Who was a terrific wankerer
Till he sowed his wild oats
With the help of a goat
But he didn't even stop to thenkera.
Johnson, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinde en net tepkiyi koyan liderdi. Skandallar peş peşe gelince böyle bir sonla karşılaştı. Şimdi Birleşik Krallık nasıl bir süreç yaşayacak? Bunun dünyaya yansıması ne olacak? Bekleyip görmekten başka bir seçenek yok.
Sansür denince akla ilk gelen kurum olan RTÜK, Konya'da katledilen doktor haberine yayın yasağı getirdi. Yasağın, sağlıkçıların Konya Valisi Vahdettin Özkan'ı protesto etmesi nedeniyle alındığı iddia ediliyor. Nedeni ne olursa olsun tek kelimeyle rezalet bu.
Fahrettin Koca, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Tayyip Erdoğan'ın "Giderlerse gitsinler." sözünü ve yarattığı şiddet iklimini eleştiren tivitini hedef aldı. Koca, Kılıçdaroğlu'nu olaya üzülmemekle suçladı. Gerçekten bu AKP'lilerde utanmanın zerresi yok.
Bu tiviti görünce Nurullah Ankut'un 11 Şubat 2019'dan 19 Eylül 2019'a kadar yazdığı yazıları derlediği İnsan Olarak Ölmeyecekler kitabı geldi. Arada aklıma olur olmadık şeyler geliyor.
Türkiye Barolar Birliği ve İstanbul Barosu, suya sabuna dokunmayan bir açıklama yayınlamış ama İzmir Barosu, Antalya Barosu ve Kocaeli Barosu, iki gün duruşmalara gitmeme çağrısı yaptı.
Şunu herkes bilmeli ki hiçbirimiz güvende değiliz.
🇸🇪 Mereyusblog
Romersk medborgare från Miklagård.
På Mastodon sedan 23.X.2021
Bara postar oviktiga tankar.
Allmän egendom (PD). Inga begränsningar.
Jag tjänar ingen inkomst av det jag lägger upp här.
🇬🇧 Mereyü's blog
Roman citizen from İstanbul.
On Mastodon since 23.X.2021.
Just posting unimportant things.
Everything I publish is Public Domain (PD).
I don't earn any income here.
🇹🇷 Mereyü'nün blogu
Civis romanus sum.
23.X.2021'den beri Mastodon'da.
Önemsiz şeyler üzerine.
Paylaştığım her şey kamu malıdır (PD).
Buradan herhangi bir gelir elde etmemekteyim.