Show newer

Netflix, nisan ayında açıkladığı zammın ardından yeniden zam yaptı. Tek kişinin kullanabileceği temel plan 38 liradan 46 liraya yükseltildi. İki kişilik standart plan 59'dan 70'e, dört kişinin kullanımına imkan tanıyan özel plan ise 78'den 94'e yükseltildi.

Nisan ayında kullandığım temel plan 27 liradan 38 liraya çıkarılmıştı. Bunu çok önemsememiştim ama bu seferki zam biraz acı oldu. Üyeliğimi iptal ederken bir miktar acımasız davranmış olabilirim.

Aynı gün Amazon Prime Video platformunu denemek istedim fakat orada da içerik çok kısıtlı. Her ay düzenli ödeyebileceğim para elime geçmeden Netflix'e geri dönmeyi planlamıyorum.

İsim konusunda sıkıntı yaşayan tek ülke biz değilmişiz. İzlanda, Birleşik Krallık kökenli dondurulmuş gıda marketi Iceland ile davalık olmuş. Mahkeme, "buz ülkesi" anlamına gelen Iceland ifadesinin muğlak olduğuna hükmetmiş.

İzlanda'nın savunması ülkenin 874 yılında kurulduğu, İngilizce aynı adı taşıyan market zincirinin ise 1970'te faaliyete başlayıp 2005 yılında ticari marka sicilini aldığı yönündeydi. İzlanda'nın kendi dilindeki adı ise Ísland.

Süpermarket, isim karşılıklığı yaratacak bir durumun olmadığını ve İzlanda'nın herhangi bir şekilde görüşmeye yanaşmadığını öne sürdü.

2019'da Iceland markasının geçerliliği iptal edildi. Market zinciri kararı dün temyize taşıdı. Bu işin sonunun nereye varacağını merak ediyorum.

Fotoğraftaki, Galler'in Newport kentindeki bir Iceland mağazası.

Dizide hoşuma giden birçok sahne var ama bu kesişim sahnesi bir başka. Dunder-Mifflin müdürü Michael Scott, dizinin orijinal Britanya versiyonundaki müdür David Brent ile karşılaşıyor. Britanya versiyonunu izleme fırsatı bulamadım ama bir dakikalık bu kesit bile dizinin atmosferi hakkında bir şeyler söylüyor. Ricky Gervais ve Steve Carell çok iyi oynamış burada.

Show thread

Bir LinkedIn paylaşımı dikkatimi çekti yine. Geçen ay bir psikoloğun şikayeti üzerine yorum yapmıştım. Bunu paylaşan kişi de Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi mezunu bir psikolog. Yani, Psikoloji Bölümü mezunu olunca sanırım bu sıfatı alıyor.

İş görüşmesi yaptığı kurumların saygısızca davrandığını söylemiş. Bu durumu ben de çoğu yerde gözlemledim. Adaylara böyle davranan firmalar, muhtemelen işçisine de aynı şekilde davranıyordur. Buralarda çalışmaması belki de kendisi için hayırlı olmuştur.

Asgari ücretin altında bir maaş teklif etmeyi aklım havsalam almıyor. Asgarinin anlamı "en az"dır zaten. Normalde şirketlerin asgari ücrete çalıştıracak eleman bulamaması lazım ama halk "Aman iş olsun da." diye düşünüp buna tamah ediyor. Asgari ücret, nüfusun %10'unun alması gereken bir maaştır. Fakat bize öyle bir masal empoze edildi ki ülkenin %60'ı asgari ücretle çalışıyor.

İşe başvuranlar bilgisini, zamanını ve emeğini vereceğini gözardı ederek talep ettikleri ücreti açlık sınırının çok altında bir paraya çalışmak için düşürüyor da düşürüyor. Kimse kendine daha yüksek bir ücreti layık görmüyor. İyi yaşamak kimsenin umrunda değil. "Çok şükür!" diyip geçiyor. Şımarık işverenler de bu durumu fırsata çevirmeye çalışıyor. Durum büyük oranda bundan ibaret.

Kişinin yeni mezun olmasını bahane edenler de kötü niyetli. Tecrübe kazanması için ne yapması gerekiyor? Evde oturunca tecrübe kazanılmaz. Bunu patronlar bilmiyor mu?

Formasyon çok sıkıntılı bir konu. Anlaşılan o ki Psikoloji Bölümü mezunlarının pedagojik formasyon alamadığını işverenler bilmiyor. Para çok yanlış ellerde maalesef. Bunu defalarca söylüyorum.

Birinin klinik psikolog sıfatını alması için psikoloji yüksek lisansı yapması ve belli testlerden geçmesi gerekir. Burada yazarın niyetinin bu olmadığını varsayalım. Yetkinliğin aşağılar biçimde sorgulanması yine de hoş değil.

Emek süreçlerinde maruz kalınan gaddarlık herkesin malumu. Bu da işe başvurudan itibaren başlıyor. Buradaki yakınma da bunun ispatı.

Ne olacak bu prekaryanın hali? Bir nesil kasiyer olabilmek için çaba sarfediyor. Bu görsel de onun özeti. Siyasi yelpazede kendimi her zaman sosyal demokrat olarak tanımlıyordum. Fakat emek süreçlerine tanıklık ettikçe anarko-komünist bir tutum depreşiyor. Bu böyle gitmez, gidemez!

Gülşen'in söylediklerinde suç unsuru yoktu. Sadece gözdağı vermek için önce tutukladılar, sonra ev hapsi verdiler. Bugün ev hapsini kaldırmışlar ama yurtdışı çıkış yasağı var.

Gülşen'den sonra Celal Şengör, Tarkan ve Tunç Soyer hedef gösterildi. Aktroller kafası kesilmiş horoz gibi, kuduz köpek gibi her yere saldırıyor. Şimdi sırada ENAG var.

Faşizan tavır vites yükseltirken doğruları söylemekten vazgeçmemiz gerektiğinin bir kez daha farkına varmalıyız. Bu da ENAG'ın enflasyonu hesapladığı bilgisayar.

"Daha absürt bir şey göremem." derken: İbrahim Tatlıses Üstgeçidi.

O sırada emek süreçlerinden bir görünüm; "Fotoğrafsız başvurular değerlendirmeye alınmayacaktır."

Show thread

Şahan Gökbakar, Recep İvedik serisi başta olmak üzere Celal ile Ceren, Kayhan ve Osman Pazarlama ile uğraşmak yerine böyle işlerle devam etseydi şu an ülkece çok farklı bir yerde olabilirdik.

Kraliçe II. Elizabeth'in ölümünden sonra 73 yaşındaki oğlu III. Charles, Birleşik Krallık Kralı oldu. Diana ile Camilla Parker-Bowles gibi kişiler üzerinden işin magazinsel yönünü bir kenara bırakırsak bu değişim, ülkenin ekonomisine bayağı bir yük bindirecek. Çünkü paralar yeniden basılacak, ulusal marş ve kraliçenin armasının üzerinde bulunduğu polis üniformaları başta olmak üzere her şey değiştirilecek. Bunun yanında görkemli bir cenaze töreni ve taç giyme seremonisi de olacak.

Aslına bakarsanız Birleşik Krallık'ta monark yalnızca sembolik veya seremonik değildir. Yasama, yürütme ve yargı organları üzerinde belli bir oranda söz sahibidir. Sanırım I. Charles'ın kafasını kesip cumhuriyeti ilan eden Oliver Cromwell, Britanya tarihinin en sevilmeyen karakteri olduğu için bu düzen böyle devam ediyor. Mesela İşçi Partisi, internet sitesi üzerinden bir sayfalık taziye mesajı yayınlamış.

Her şeye rağmen bizi böyle durumlardan kurtaran Atatürk'e bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Türkiye'de bizi babadan oğla geçen diktatörlerin yönetmemesi gerektiği fikri toplumsal bir konsensüs halini almıştır. Kimse padişahlık düzeni istemiyor.

Bugün İzmir'in yeniden doğuşunun 100'üncü yıldönümü. Aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisi'nin kuruluşu kabul edilen bir gün. Bunu, monarklar devri biterken daha iyi idrak edebiliyor olmamız gerek.

Fotoğraf, 10 Eylül 1922 tarihinde, Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa ve sonradan Atatürk'ün yaveri olup Bozok soyadını alacak Binbaşı Salih Bey'in İzmir'e gittiği sırada çekilmiş.

Hiç ölmeyecek gibiydi ama öğlen saatlerinde Londra Köprüsü yıkıldı! Requiescat in pace.

6 Şubat 1952'den beri yani 70 yıldır sürdürdüğü görevinin sonuna erdiğini görüyoruz. İki yıl daha yaşasaydı L'État, c'est moi (Devlet benim) diyen Fransa Kralı XIV. Louis'yi geçecekti. Bu haliyle en uzun tahtta kalan kadın monark oldu. Ancak dizilerin şahı The Crown, beşinci ve altıncı sezonunu Elizabeth olmadan oynayacak.

Kraliçenin İskoçya'da ölmesi de çok can alıcı bir ayrıntı. Korkunç bebek Chucky'e benzeyen yeni başbakan Liz Truss, kendisiyle çalışma imkanı bulamadı. Ne diyelim? Hayat bu.

Fotoğraf, geçen hafta hayatını kaybeden son SSCB lideri Mihail Gorbaçov, 1989'da Birleşik Krallık'ı ziyaret ettiğinde Windsor Kalesi'nde çekilmiş.

Gündem, daha doğru bir ifadeyle güncel siyaset üzerine yazmaya bir süre için ara vermiştim ama bu haberi duyunca dayanamadım.

Starbucks, kahve ücretlerine zam yapmış. Şirket daha önce 4 Ocak, 7 Nisan ve 30 Haziran tarihlerinde fiyatlarını yukarı yönde güncellemişti.

Burada çalışanların şikayetlerinden bahsetmiştim. Üç harfli market zincirlerinde de çalışma koşullarının bir hayli zor olduğuna değinmiştim. Yaptığım araştırmada, gıda sektöründe bu durumlarla sıklıkla karşılaşıldığını gördüm.

Amerikan kültürünün simgelerinden biri hamburgerdir. Hamburger satmak üzere kurulan zincir restoranların en büyükleri de Burger King ve McDonalds. Türkiye'de aracı firmaya verdikleri franchise ile çalışıyorlar.

Şimdi bizzat çalışanlardan duyduğum sıkıntılardan bahsedeyim:

🍔 Görev tanımı belli değil. "Ekip üyesi" ifadesi bile muğlak. Dolayısıyla her türlü işi yapıyorlar. En azından ekip üyeleri, mutfak ve kasa olarak ikiye ayrılıyormuş.

🍔 Çalışma süresinin sekiz saat olduğu ve bunun üzerine üç saat ek mesainin eklenebileceği yönünde bir vaat veriliyor ancak on saat üzerinden sözleşme imzalanıyor. Mesai ücreti çoğunlukla iç edilerek on iki saat çalıştırılıyorlar.

🍔 Yalnızca yarım saatlik bir mola mevcut. Bu mola da yemek için kullanılıyor. Onun dışında tuvalet ve su için izin istemek gerekiyor. Yoğun tempoyla, haftanın altı günü ayakta çalışmak zorundalar.

🍔 Parmak okutma ile giriş-çıkış takibi ve saatlik verilen ücret söz konusu. Bu sistem Türkiye'deki her işyerinde var sanırım. Fakat bunun bir hukuk ihlali olduğunu es geçmemek gerekiyor.

🍔 Kariyer, yükselme, ekip çalışması gibi göz boyama sözcükleri kullanarak durumun geçici olduğuna vurgu yapılıyor.

🍔 Yemek puan sistemiyle veriliyor. Yani, yemek kartı verilmiyor. Buradan çıkan hamburgeri yemek zorundalar. Yol ücreti yalnızca yönetim kadrosuna var; ekip üyelerine yok.

Bunu LinkedIn'de bir bağlatımın paylaşmasıyla gördüm. Makine mühendisi bir hanımefendi üç sayfalık CV paylaşmış. Fotoğrafı, referansları, sertifikaları her bir şeyi var. Kenara da bu bilgileri koymuş. İşveren tipe, cinsiyete veya medeni duruma göre mi alım yapıyor? Bence bunlar özel bilgiler. Bu saçmalık son bulmalı.

67 yıl önce yaşanmış olan İstanbul Pogromu, İstanbul'un kültür mozaiğini geri alınamaz biçimde değiştirmiştir. Bu cadı avında öldürülen vatandaşlarımızın acısını yüreğimde hissediyorum. Failleri ise asla affetmeyeceğim.

Meddahımız gideli bir yıl oldu. Gelmedi, gelmeyecek Ferhan Şensoy gibisi...

Milli Mücadele'ye verdiği destekle anımsanan Karagöz dergisinin 10 Eylül 1927 tarihli sayısından bir karikatür. Bu görselin altında "Beş yıl önce Yunanları işte böyle paçasından tutup attık." yazıyormuş.

Bugün, Büyük Zafer 100 yaşına giriyor. 30 Ağustos kutlu olsun!

Ukrayna Bağımsızlık Günü'nü, Ukraynalı Gagavuz şarkıcı Natali Deniz tarafından seslendirilen Hey Çayırda Kırmızı Kalina ile kutlamak istiyorum. Bu şarkı tam altı ay önce başlayan işgal döneminde popüler olan Ой у лузі червона калина şarkısının Gagavuzca yorumu. Putin'e Ukrayna ulusunu yeniden birleştirdiği için ayrıca teşekkür etmek gerek. Üç günde başkentinin düşeceği ve cumhurbaşkanı Zelenski'nin kaçacağı söylenen Ukrayna direnmeye devam ediyor. Слава Україні!

Şarkıcının paylaştığı sözler şöyle:
Hey, çayırda, kırmızı kalina, neçin yannadın?
Neçin kıymetli, hoş Ukrainam,
hasretlää vardın?
Dallarnı biz, kırmızı kalina, saracez
Seni, kıymetli, hoş Ukrainam,
hey, hey, sevindirecez!

Düşmä-düşmä, kırmızı kalina, byazıdı üzün!
Hey, aalama, şannı Ukraina, serbestlik - soyun!
Dallarnı biz, kırmızı kalina, saracez
Seni, kıymetli, hoş Ukrainam,
hey, hey, sevindirecez!

Bir kırda sa - altın başakla-ar olmuşlar çoktan
Öbür kır sa - çirkin yangınnarlan ateşli cenktän
Çiftçilär sa altın boodayı-ı toplayce - ek
Askerlär sä, şannı Ukrainam,
Hey, hey! Hey, kurtaracek!

Bir da esecek eni lüzgä-är engin kırlardan
Ozaman bizi koruyacek o
yalınnı cenktän
Seni, kıymetli, hoş Ukrainam,
pek severiz!
Seni, kıymetli, hoş Ukrainam,
hey, hey, sevindirecez!

SOL Parti, Türkiye Komünist Partisi, Türkiye Komünist Hareketi ve Devrim Hareketi'nin bir araya gelerek oluşturduğu Sosyalist Güç Birliği, yeni bir siyasi ittifak olarak dün itibariyle hayatımıza girdi.

Alper Taş, Aziz Konukman, Barış Terkoğlu, Emin İgüs, Ender Helvacıoğlu, Enver Aysever, Erdal Erzincan, Erendiz Atasü, Fatih Yaşlı, Gökhan Kazbek, Haydar Ergülen, Hayri Kozanoğlu, Korkut Boratav, Levent Ülgen, Merdan Yanardağ, Musa Özuğurlu, Sabahat Akkiraz ve Sadık Usta gibi 226 isim ittifakın çağrısına imza atmış.

Sosyalist Güç Birliği'nin ortaya koyduğu ilkeleri özetleyecek olursak:
1️⃣ Sermayenin çıkarlarına dayalı iktidar anlayışının son bulması; emekçi halkın katılımının sağlanacağı bir mekanizmanın oluşturulması
2️⃣ Eğitim ve sağlık başta olmak üzere tüm insani ihtiyaçların kamu hizmeti olması ve devlet tarafından sağlanması
3️⃣ NATO, emperyalist bir oluşum olduğu için NATO'dan çıkılması ve yabancı üslerin kapatılması
4️⃣ Tarikat ve cemaatlerin kapatılması, eğitim birliğinin (tevhid-i tedrisat) sağlanması ve eğitimde laik-bilimsel anlayışın benimsenmesi
5️⃣ Yurttaşlar arasında etnik, dinsel ve cinsel ayrımların kaldırılması; eşitlik ülküsüne dayanan yurttaşlığın benimsenmesi

Cumhur İttifakı, Millet İttifakı ve HDP'nin başı çektiği ittifaktan sonra 12 Eylül Darbesi ile ciddi yara alan solun görünürlük kazanması iyi olacaktır. Neler olacağını hep beraber görelim.

Show older
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.