Gaziantep ve Mardin'deki katliam gibi kazalarda 35'ten fazla insan yaşamını yitirdi. Bunların dışında Rize ve Afyon'da trafik kazaları meydana geldi. Açıkçası pek bir şey çıkacağını sanmıyorum. Daha önce hangi olayda halk aydınlatıldı ki? Bunlar da unutulup gidecek. Çorlu Tren Katliamı ertesi gün unutulmadı mı?
Benim derdim başımdan aşkın. Yeterince üzgünüm zaten. Üzerine böyle facialar ekleniyor. Ancak kesinlikle sokak röportajında "Bana ne." diyen yaşlı gibi olmak istemem. Bunlardan biraz uzaklaşmak için akşamki maça baktım. Antalyaspor'un Trabzonspor'u 5-2 mağlup ettiği maça.
Antalyaspor, karşılaşmayı 2-0 önde götürüyordu fakat Trabzonspor biri ilk yarının son saniyesi olmak üzere iki gol bulunca durum eşitlendi. Dengeli mücadele sürerken Antalyaspor'un golü eşitliği bozdu. Uzatma dakikalarında buldukları iki golle de farkı açtılar.
Elbette bunda Nuri Şahin'in büyük payı var. Zeki, çevik ve ahlaklı sporcu olmanın sözlük tanımı niteliğinde biri. Emeğinin karşılığını da alıyor. Geçen sezon Antalyaspor, Trabzonspor'un yenilmezlik serisine son vermişti. Karadeniz ekibi, yine Antalyaspor maçında bakanların önünde ve bir miktar da olaylı şekilde şampiyonluk ilan ettiği için bu duruma bayağı bir bozulmuş camia. Arada tatlı bir rekabet oluşmuş.
Bordo-mavili ekip ülkemizi Şampiyonlar Ligi'nde temsil etmek için Kopenhag ile yaptığı ilk maçı 2-1 kaybetmişti. Sanırım buradan boynu bükük ayrılacak. Beşiktaş, geçen sezon feci şekilde bu lige veda edince bunun son temsil olabileceğini söylemiştim. Beşiktaş; Ajax, Borussia Dortmund ve Sporting Lizbon'un olduğu grupta 19 gol yiyip yalnızca 3 gol atabilmişti. Galatasaray'ın -15'lik averaj rekorunu kırarak elendi.
Bu muhteşem performası bir kez daha hatırlatmak istiyorum:
⚽ BJK: 1 - 2: BVB
⚽ Ajax: 2 - 0: BJK
⚽ BJK: 1 - 4: Sporting
⚽ Sporting: 4 - 0: BJK
⚽ BJK: 1 - 2: Ajax
⚽ BVB: 5 - 0: BJK
2023-24 sezonunda Şampiyonlar Ligi'ne yalnızca bir takım göndereceğiz. O da ilk eleme turundan. 2022 UEFA ülkeler sıralamasında 20'nci basamaktayız. 2017-18 sezonundan başlayarak topladığımız puanlar; 6800+5500+5000+3100+6700=27100. Üstümüzde Hırvatistan (27150), Danimarka (27175), Norveç (27250), Çekya (27800) ve Yunanistan (28200) var. Bunları aşması da zor.
Trabzonspor'un Avrupa Ligi'nde mücadele etmesi ülke puanı adına daha iyi olabilir ama artık bizim için bir devrin kapandığını söyleyebiliriz. Zaten Şampiyonlar Ligi'ni son on sezonun beşinde Real Madrid kazandı. Bayern Münih de iki kere kupayı aldı. Chelsea, Liverpool ve Barcelona diğer kazanan takımlar. Beş büyük ligden gelmeyen, dahası burada yerleşik olmayan takımların şansı yok. Bu sezon Trabzonspor play-off turunu geçip gruplarda yer alabilir. Fakat 2024-25 sezonundan itibaren İsviçre Sistemi uygulanmaya başlayacak. O da bu ligi Euroleague haline getirecek biraz.
Yine gündemde bir geri dönüş hikayesi var. Hükümet, Beşar Esad ile görüşülebileceğinin sinyallerini veriyor. Bu sırada Ahmet Davutoğlu'nun Tayyip Erdoğan'ı yanılttığı yorumları yapılıyor. Mandela etkisinin güzel bir örneğini teşkil edecek biçimde "Emevi Camii" tiradını Davutoğlu'nun söylediği üzerinde neredeyse uzlaşı var ama bu sözleri şimdilerde Esad'ı hiçbir zaman devirmek istemediklerinin altını çizen Erdoğan, 5 Eylül 2012'de söylemişti. Döne döne fırıldak olmuş bir siyasi yönelimin temsilcileri iktidarda olduğu için ne olacağını kestiremeyiz.
Yine bir LinkedIn paylaşımı üzerine yorum yapmak istiyorum. Bu yazıyı paylaşan kişi psikolog. Bağlantılarımdan birinin beğenmesiyle gördüm yine.
Aylardır iş bulamama bizim kuşağımızda kronik bir sorun. Herhangi bir nedenle işten çıkınca yenisini bulmak çok zaman alıyor maalesef. Çift anadal yapmasına ve yüksek ortalamayla mezun olmasına vurgu yapıyor ancak kan emici işverenler için bunlar hiç önemli değil.
Ailesinin kendisinden bir şeyler beklediğini söylüyor. Eskilerin "Oku da kendini kurtar" deyişini çağrıştırdı bu bana. Geçen de maddi kaygısı olanların felsefe bölümünü tercih etmemesi hakkında şöyle bir düşünmüştüm. Gerçi eskiden garanti iş kapısı olarak görülen bölümlerin hali bile içler acısı.
Yeni mezun olduğu için iş tecrübesinin olmadığından söz ediyor. Türkiye'de kimse tecrübesiz işçi çalıştırmak istemiyor. Fakat bu kişilerin nasıl tecrübe kazanacağını düşünmüyorlar. Nasıl bir mezbeleliğin içindeyiz? Anlam veremiyorum.
İş bulamayan gençlere her zaman "Moralini bozma." diyenler çıkıyor ama üzülmemek elde değil. Kendi alanında çalışan birine rastlamak o kadar zor ki insanlar neredeyse kendi işini yapmak istemeyi suç kabul edecek. Burada dönen açık ve gizli torpil de herkesin bildiği ve kanıksadığı bir konu.
Sözün özü, dayanmak güç. Bu düzen ne zaman değişir? Ne zaman bu işler rayına girer? Bunları yanıtlaması da zor.
Berk Acar, 1995'te İstanbul'da dünyaya geldi. Önce Sahakyan-Nunyan Okulu'nu, sonra Işık Lisesi'ni bitirdi. 2020'de İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Temmuz 2021'de yapılan 110'uncu Dönem Kaymakamlık Sınavı'na girdi ve 72'nci oldu. Mülakatta da başarılı olan Acar, halihazırdaki kaymakam Adem Karataş'ın görevinden ayrılmasıyla Denizli'nin Babadağ ilçesine kaymakam olarak atandı. Böylece kaymakam olan ilk Türkiye Ermenisi oldu.
Türk vatandaşının Türkiye'de bir tüzel kurumun başına gelmesinde gariplik yok. Ancak bunun son derece sevindirici bir gelişme olduğunu yadsıyamam. 99 yılda neden böyle bir şey olmadığını da sorgulamamız gerekiyor. Bunun yanında sayın kaymakamın adı alışılageldik Ermeni adlarına benzemiyor. Ohannes Kazancıyan gibi bir isme sahip olsaydı atanabilir miydi acaba? Sonrasında önümüze bakabiliriz.
SOL Parti'nin Fatsa'da düzenlediği Fındık Mitingi, Tayyip Erdoğan'ın son zamanlarda yaptığı mitinglerden daha fazla kişi toplamış gibi görünüyor.
Yerel basına göre mitingin talepleri şöyle;
🌰 Fındığın taban fiyatının 70 lira olması
🌰 Ferrero gibi emperyalist şirketlerin tekeline son vermek
🌰 Fiskobirlik gibi kooperatifin teşvik edilmesi
🌰 Fındık üreticisinin örgütlenmesinin önündeki engellerin kaldırılması
🌰 Emek süreçlerinde adil bölüşümün sağlanması
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Erenköy Direnişi'nin 58'inci yıldönümü anısına 8 Ağustos 2022 tarihinde yapılacak olan piyango çekilişi için basılan bilette 23 Nisan 1964'te Saint Hilarion bölgesinde Türk bayrağını ele geçiren EOKA militanları yer almış. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, skandala tepki göstermiş ama fotoğrafın daha önce 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı hesabından paylaşılan videoda kullanıldığı belirtiliyor. Liyakatsizlik yavru vatana da sirayet etmiş. Gerçekten çok üzücü.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş belgesi niteliğindeki Lozan Antlaşması, 99 yıl önce bugün imzalandı. Bu, aynı zamanda Kurtuluş Savaşı'nı resmen bitiren belge oldu. İsmet İnönü, burada diplomatik anlamdaki rüştünü ispat etti. Kendisini hayırla yad etmiş olayım.
Konda'nın 2018 yılında yaptığı araştırmaya göre halkın %48'i antlaşmanın yüzüncü yılında sona ereceğini düşünüyor. Üzücü olan nokta, bu oranın üniversite mezunları arasında %43 olması.
Hiçbir barış antlaşması yüz yıl için yapılmaz. 2023'te sona erecek olan Lozan Barışı değil; ne olduğunu herkes az çok tahmin edebiliyor.
Türkiye'de Amerikan futbolu veya korumalı futbol büyük bir oranda üniversitelerin takımları tarafından oynanmaktadır. 1991 yılında kurulan Boğaziçi Sultans bu alanda ilktir. Onu ertesi yıl kurulan Hacetepe Red Deers izler.
Türkiye Korumalı Futbol Ligi, sekiz takımdan oluşur. Yukarıda saydığım iki takıma ek olarak İTÜ Hornets, Koç Rams, Gazi Warriors, Anadolu Rangers, METU Falcons ve Sakarya Tatankaları bulunur. Koç Rams ile Boğaziçi Sultans'ın oynadığı maçlar derbi niteliğindedir. Maçlar Radyo Gol YouTube kanalı üzerinden takip edilebilmektedir.
Bunun dışında eski adı NFL Europe olan European League of Football adlı organizasyonda beş ülkeden on iki takım bulunur. Bunlardan biri de İstanbul Rams adıyla yarışan Koç Rams'tır.
Sekiz haftada yedi maç yapan temsilcimiz, maçlarını Maltepe Hasan Polat Stadyumu'nda oynamaktadır ve ilk altı maçında sahadan boynu bükük ayrılmıştır.
Buna göre aldığı sonuçlar şu şekildedir;
🏈 Rams: 38 - 40: Cologne Centurions
🏈 Rams: 7 - 41: Berlin Thunder
🏈 Rams: 12 - 42: Rhein Fire
🏈 Vienna Vikings: 49 - 00: Rams
🏈 Rams: 7 - 41: Barcelona Dragons
🏈 Hamburg Sea Devils: 70 - 00: Rams
Evinde oynadığı ilk maçta 800 seyirci vardı. Hezimete uğradığı son maçta ise bu sayı 300'müş.
Bugün oynanan maçta Rams, ilk galibiyetini aldı. Barcelona Dragons'a karşı başabaş bir mücadele verdi ve 22-19 yenmeyi başardı. Bu galibiyet sevindirici ancak Rams, kalan beş maçın hepsini kazansa bile play-off turunu görmesi imkansız gibi bir şey.
Bolu'nun merkez ilçesine bağlı Yuva köyünde 16 Temmuz 2022 günü insanlar karın ağrısı, ishal ve mide bulantısı şikayetleriyle hastaneye başvurmuştu. Tüm bunların içme suyu nedeniyle yaşandığı açıklanmıştı. Vakalar gün geçtikçe artmıştı.
Bugün bu köyde yaşayan kayınpederini kurban bayramında ziyaret eden 49 yaşındaki Eyüp Ertem hayatını kaybetti. Durumu ağırlaşan Ertem, Ankara Şehir Hastanesi'ne sevk edilmişti.
Ben koleradan şüphelenmiştim ama vakaların Hemolitik Üremik Sendrom (HÜS) olduğunun üzerinde duruluyor. Bu hastalıkta kanlı ishalle birlikte akut böbrek yetmezliği gelişiyor. Escherichia coli ve shigella olmak üzere iki suştan bahsediliyor.
Yerel gazeteler kuyudan su çeken boruların yenilendiğini aktarırken Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, vaka sayısının 123'e yükseldiğini ve bunların 17'si yoğun bakım olmak üzere 54'ünün tedavisinin devam ettiğini söyledi.
2021 yılı nüfusu 709 olan Yuva köyünde vakaların çoğunu 1.5-15 yaş aralığındaki çocuklar oluşturuyor. Belediyenin sorumluluk kabul etmediği olayda bizi neler bekliyor, bekleyip göreceğiz.
17 Temmuz 2022 akşamüstü sularında sosyal medya, Suriyelilerin Bahçeşehir'deki göletten kaz çaldığı iddiasıyla çalkalanmıştı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün açıklamasına rağmen komplo teorileri devam etti. Gel gör ki bu spekülasyonlar boşa çıktı. Gölettekiler kaz değil ördek, kadınlar Suriyeli değil Iraklıydı.
Zeynep El Zuheyri, ördeklerin kendilerine ait olduğunu ve gölete bırakmak istediklerini söyledi. Bunu kanıtlarıyla çeşitli medya kuruluşlarına anlattı. Başakşehir'i bilen biri için hiç ilginç olmayan bir olay, ülkemizin ırkçılarını şaşkına çevirmişti. Provokasyonu başlatanlar bile gölette kaz olup olmadığını bilmiyordu. Yoksa biliyorlar mıydı?
Küçükçekmece'de 20 Temmuz Caddesi var. Günün anlam ve önemini düşündüğümde aklıma 1969'da Apollo 11'in Ay'a varması geldi. Kendi çapımda aydınlanma yaşayıp dumura uğradım. Beş yıl sonra gerçekleşen Kıbrıs Barış Harekatı aklımdan tamamen çıkmıştı.
20 Temmuz aynı zamanda, 2015'te IŞİD'in Suruç'ta 34 vatandaşımızı katlettiği ve ertesi yıl OHAL'in ilan edildiği gündür. Türkiye'de OHAL, yedi kez uzatıldıktan sonra 18 Temmuz 2018 günü sona ermişti.
1402'deki Ankara Savaşı, 1936'daki Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve 1944'teki başarısız Hitler suikasti de önemli.
Üniversite sınav sonuçlarının açıklanmasının ardından gelenekselleşen bir şekilde sınavın birincileriyle çeşitli medya kuruluşları röportaj yaptı.
Sisteme çok hakim değilim ama öğrendiğim kadarıyla sınav iki günde tamamlanıyor. İlk oturuma Temel Yeterlilik Testi (TYT) deniyor. İkinci kısıma Alan Yeterlilik Testi (AYT) adı veriliyor ve sayısal, sözel veya eşit ağırlık dallarında puanlar böylece hesaplanıyor.
İşte bu ilk sınavın ve eski adı YDS olan Yabancı Dil Testi (YDT) İngilizce alanının birincisi Kocaeli'nin Darıca ilçesinde yaşayan Zeynep Dila Kuyucu. Özel ENKA Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Kimya Bölümü öğrencisiymiş. Birincinin özel de olsa meslek lisesinden çıkması kadar kanserle özdeşleşen Dilovası'ndaki bir okuldan çıkması da garip.
Dokuzuncu sınıftan beri düzenli olarak çalıştığını söylüyor Kuyucu. Annesi ve babası doktormuş. Bir de kardeşi varmış. Bilgisayar mühendisi olmak istediğini kaydediyor. Bunun için İTÜ, Boğaziçi veya Sabancı tercih edebilirmiş. Yani Teknik Üniversite ve Boğaziçi itibarından pek bir şey kaybetmemiş.
AYT eşit ağırlık birincisi İzmir Atatürk Lisesi'nden Selin Aşıkiraz oldu. Devlet okulundan çıkması sevindirici. Özel okulun başarı demek olmadığını bir nebze de olsa anlatabilmiştir. Ancak Aşıkiraz, on birinci sınıftan beri çalıştığını ve dershaneye gittiğini belirtiyor. Kendisi adı lazım değil bir haber sitesinde iğrenç yorumlara maruz kaldı.
Mali müşavir anne ve bilgisayar mühendisi babanın tek çocuğu. Hedefi çok net: Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü.
İki birincinin ortak noktaları büyük kentlerde yaşamaları, kalabalık olmayan ailelerde büyümeleri ve ebeveynlerinin de üniversite mezunu olmasıdır. Tabii, çoban olmadıkları için takdire şayan bulunmayacaklardır. Ben kendilerine iyi dileklerimi iletiyorum. Yolları bahtları açık olsun!
Kılıçdaroğlu, iktidara sufle vermeye devam ediyor. Aslında sadaka kültürünün devamı niteliğinde bir adım bu. Ülkemizde dörtnala enflasyon olmasaydı böyle bir şeye gerek kalmayacaktı.
Beşli Çete'ye yapılan yardımlarla tüm öğrencilere burs verilebileceği eleştirileri haklı. Ancak bugün açıklanan üniversite sınavı sonuçları çok acıklı bir tabloyu gözler önüne seriyor. Başarısızlığın dışlandığı bir sistemde bunlar ne kadar doğru?
Misafir öğretim üyesi, akademik kadroda olmamasına rağmen bir üniversitede belirli bir süre için görev yapan akademisyendir ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu madde 40 uyarınca görev yapar.
İstanbul Teknik Üniversitesi Makina Fakültesi'nde görev yapan üç misafir öğretim üyesi hakkında bayağı konuşuldu. Özellikle tiplerinden ve isimlerinden dem vuruldu.
Google Scholar'dan baktığım kadarıyla Aamir Hamid, toplam 695 kere atıf almış. 2018'de yazdığı Impacts of binary chemical reaction with activation an unsteady flow of magneto-Williamson nanofluid başlıklı makalesine 84 atıf yapılmış.
Peyman Roodgar Saffari, dokuz makalesinden biri 20, biri 18 ve diğeri 17 kez olmak üzere toplam 85 kez alıntılanmış. Farrukh Mahzar'a ise toplamda 111 kere atıf verilmiş.
Teknik Üniversite yaptığı açıklamada birçok ülkeden misafir öğretim üyesi kabul ettiğini ve bu üç akademisyenin dünyada 334'üncü sırada bulunan İslamabad Ulusal Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ile 378'nci sırada bulunan Quaid-i-Azam Üniversitesi'nden alanında uzman kişiler olduğunu vurgulamış.
Faşizmin geldiği nokta çok üzücü. Bunun sonuçları hepimiz için acı olacak. Bir yandan liyakat derken diğer yandan böylesi bir tavır oldukça çelişkili. Tez zamanda akıl fikir diliyorum ülkemin ırkçılarına.
OECD verilerine göre en çok çalışan ülke Türkiye. İşçilerin %15'inden fazlası haftada 60 saat ve üzeri çalışıyor. Aslında bu, cumartesiyi de sayarsak günlük on saat çalışmaya denk geliyor. Bu kadar çok çalışıp bu kadar az kazanan bir ulus daha yok yeryüzünde. Vahşi kapitalizmin böylesine hüküm sürdüğü, dolayısıyla bölüşümün adil olmadığı memleketimden emek süreci görünümleri -şimdilik- böyle.
Şekerin aslında bir çeşit zehir olduğu yavaş yavaş anlaşılırken firmalar şekersiz alternatiflere yöneliyor. Bu öyle bir hal aldı ki, eskiden şekerlisinden bir tık pahalı olan ürünler şimdi aynı fiyata satılıyor.
Sprite ve Lipton da klasik tatlarından ödün vermeden şekersiz ürünlerini piyasaya sunmuş. Daha da yaygınlaşmasını diliyorum bunların.
🇸🇪 Mereyusblogg
Romersk medborgare från Miklagård.
På Mastodon sedan 23.X.2021
Bara postar oviktiga tankar.
Allmän egendom (PD). Inga begränsningar.
Jag tjänar ingen inkomst av det jag lägger upp här.
🇬🇧 Mereyü's blog
Roman citizen from İstanbul.
On Mastodon since 23.X.2021.
Just posting unimportant things.
Everything I publish is Public Domain (PD).
I don't earn any income here.
🇹🇷 Mereyü'nün blogu
Civis romanus sum.
23.X.2021'den beri Mastodon'da.
Önemsiz şeyler üzerine.
Paylaştığım her şey kamu malıdır (PD).
Buradan herhangi bir gelir elde etmemekteyim.