TÜİK'in 2019'un son çeyreğinde yaptığı araştırmaya göre Türkiye'de 5-17 yaş arası çocuk sayısı 16 milyon 457 bin olarak tahmin ediliyor. Bu yaş aralığındaki çocuk işçilerin sayısıysa 720000.
Çalışmaya zorlanan çocukların %70.6'sı erkek, %29.4'ü kız. Çocukların %30.8'i tarım, %23.7'si sanayi ve %45.5'i hizmet sektöründe çalışıyor. % 65.7'si eğitime devam ediyor.
Çalışmaktaki amaçların başında %35.9 ile hanehalkının işlerine yardımcı olmak geliyor. Onu %34.4 ile iş öğrenmek, meslek sahibi olmak izliyor. Çocuk işçilerin %23.2'si aile ekonomisine katkıda bulunmak ve %6.4'ü kendi ihtiyaçlarını karşılamak için çalışıyor.
Çocuklar, %63.3 oranında ücretli veya yevmiyeli çalışırken %36.2 oranında ücretsiz çalışıyormuş. Yani burada ev kadınlığı gibi görünmeyen emek söz konusu. Bir de %0.5'lik kendi hesabına çalışanlar var.
Çocuk işçilerin sorunlarının başında aşırı sıcak veya soğuk ortamda çalışmak geliyor. Çocukların %12.9'u bu sorunu yaşıyor. Bunu %10.8 ile kimyasal madde, toz duman veya zararlı gazlara maruz kalma izliyor. %10.1'i zor duruş şekli veya harekete maruz kalıp ağır yük taşıyor, %10'u da gürültü veya şiddetli sarsıntıya maruz kalıyor. Bu çocukların %6.4'ü kaza riski ile karşı karşıya kalırken %4.6'sı çalıştığı işyerinde göz yorgunluğu veya görsel odaklanma konusunda risk altında bulunuyor.
Çalışırken iş kazasına tanıklık eden çocukların oranı %4.4 iken bizzat yaralanan veya sakatlanan çocukların oranı %1.3'tür.
Tüm bunları söylerken TÜİK'in güvenilir bir kurum olmadığını ve araştırmanın pandemiden önce yapıldığını da ekleyelim. Şimdiki durum bundan çok farklı olabilir.
12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele günü arifesinde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), koronavirüs pandemisinden bu yana yükselen çocuk işçiliği konusunda uyarılarda bulundu.
ILO, pandemi sonrası ekonomik durumu kötüleşen ülkeleri işaret etti. ILO'nun çocuk işçiliği konusunda kıdemli uzmanı Benjamin Smith, cumartesi günü Anadolu Ajansı'na konuştu.
Smith, pandemiden önce 160 milyon çocuk işçi varken bu sayıya yıl sonuna kadar dokuz milyon çocuğun eklenebileceğini söyledi.
Çocuk işçiliğin genellikle kayıt dışı ekonomilerde görüldüğünün altını çizen Smith, ekonomik durumun iyi olmamasının çocuk işçiliğine yönlendirmede başat rol oynadığını söyledi.
Çocuk işçilerin %70'inin tarımda çalıştırılıdığını da ekledi.
ILO ve UNICEF'in ortak raporuna göre 5-17 yaş aralığındaki çocukların yarısı tehlikeli işlerde çalıştırılıyor.
2008'den beri Asya-Pasifik, Güney Amerika ve Karayipler'de çocuk işçiliğin azalması konusunda ilerleme kaydedilirken Afrika'da durum daha da kötüye gitti.
Farkındalık yaratmak için 2002'de ILO, 12 Haziran'ı Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü ilan etti.
(Ömer Faruk Yıldız'ın Anadolu Ajansı'ndaki 11 Haziran 2022 tarihli haberinin çevirisidir.)
Anadolu Efes, final eşleşmesinin üçüncü maçında Fenerbahçe'yi 103-92 mağlup etti ve seriyi 2-1'e getirdi. Zaten kimse Anadolu Efes'in süpürülmesini beklemiyordu. Fenerbahçe normal sezonu lider tamamlamış olsa bile.
Bu seviyeler gerçekten Türk basketbolu adına kıymetli. Bu iki takım bizi bu keyifli mücadeleden en az bir maç daha mahrum bırakmayacak. Önemli olan kimin şampiyon olacağından çok, belki de budur.
Galatasaray bugün, denenmiş ve başarısız olmuş birini yeniden seçti. Dursun Özbek'in bu kulübe neler yaptığını, neler yapmak istediğini unutmuyorum. Rakibi Eşref Hamamcıoğlu'nun pek iddiası olmayabilir ama sosyal medyanın gazıyla hareket etmek bizim için hazin sonuçlar doğurabilir ve doğuracaktır da.
Geçen yıl iki eski başkanımız vefat etti. Duygun Yarsuvat ve daha çok Mustafa Cengiz'in önemi kulübü zor zamanlardan düze çıkarmasıdır. Şimdi de düzde değil, zordayız. Sarılacağımız kişi bizi zora sokan şahıslardan olmamalıydı.
Bir yandan Anadolu Efes-Fenerbahçe serisinin üçüncü maçını izlerken bir yandan takip ettiğim seçim genel olarak söylendiği üzere "iki kötü aday" arasında geçiyordu. Hamamcıoğlu, yirmi ikinci sandıkta Özbek'e geçildi ve fark son iki sandıkta daha da açıldı. Daha kötü olan seçilmiş oldu böylece.
Belki de bir süre Galatasaray taraftarlığını askıya almak gerekiyordur. Daha kötü günler büyük bir olasılıkla bizi bekliyor. Galatasaraylı olmak biraz da böyle bir şey.
Bu konuşma tam dokuz yıl önce, 11 Haziran 2013'te yapılmış. Takvimden baktığımda bu günün salıya denk düştüğünü gördüm. Şöyle bir hesapladığımda ilk olarak bir yılda elli iki hafta olduğu için 52 kere 9'dan 468 buldum. Ancak aynı haftanın cuma gününü dahil ettiğimizde bu sayı 469 oluyor. Yani 469 cumadır görüntüler açıklanmamış. Ayrıca Tayyip Erdoğan'ın ne seviye bir yalancı ve iftiracı olduğu dışında bir ispat yok videoda.
Görev yaptığım lise, İkitelli'de sanayi sitelerinin ortasındaydı. Bu sırada öğretmenliği hiçbir zaman memurluk olarak görmedim. Ben ders saati ücretli çalışan bir işçiydim. Kendimi ne okuldaki hizmelilerden ne de çevredeki beden işçilerinden ayrı tuttum. Bu da ideallerimden vazgeçmediğim için benim adıma bir onur vesikası oldu. İçimdeki ezikliği bir yerde böyle telafi edebildim. Proleteryadan biriydim çünkü. Hem de sözünün eri bir emekçiydim.
Akşit Göktürk bu eserinde çeviri üzerine düşüncelerin tarihini Hieronymus'tan itibaren anlatıyor. Bununla kalmıyor, dilbilim kuramları üzerine adeta ders veriyor. Metin türleri bu derste önemli bir yer tutuyor.
Çeviri tarihi ve çevirinin nasıl olması gerektiği üzerine kuramların anlatıldığı bölümle eşdeğerlik ve yeterlilik konusunda bizzat kendisinin İngilizce ve Almancadan yaptığı çeviri örnekleri de gayet hoştu.
Açıkçası okuyup not çıkarmaktan keyif aldığım bir kitap oldu. Çeviri ve tabii dil konusunda ufkumu genişletti, yeni şeyler öğretti. Birçok soruma yanıt bulabildim.
Şakayla karışık dizi-film projelerim oluyor arada. Çoğunlukla varolan bir yapımın adından uyarlıyorum bunları. Aklıma gelen tüm projeleri bir seri halinde paylaşmak istiyorum.
İki Başkadır adlı dizi projemin yönetmenlik koltuğunda Erkun Koya oturuyor. Konusu Türkiye'nin başkanlık sistemine geçişi. İlk sezon özellikle 7 Haziran 2015 ile 1 Kasım 2015 arasında yaşananlar üzerine eğiliyor. Dizinin adı referandum döneminde iktidar yanlılarının dile getirdiği çift başlılıktan gelmektedir.
Devamı için onay gelirse orada da 1 Kasım 2015'ten 18 Temmuz 2018'e kadar yaşananlar anlatılacak. Bunları anlatmak üç sezon sürebilir.
2016-2017 eğitim-öğretim yılının karne günü, okuldan dönerken öldürmüşlerdi Aybüke Yalçın'ı. Pek de önem verilmeyen bir branş olan müzik öğretmeniydi. Yeni mezundu. Henüz 22 yaşındaydı.
İlk kez öğretmen sıfatını alıp işe başladığım gün olan 22 Şubat'ta Aybüke'yi düşünmüştüm ben de. Onun atandığı zamankine benzer bir mesaj yayınlamak istemiştim çünkü kendimi onunla özdeşleştiriyordum. Bu meslekte yaşadığım zorluklarda hep kendisi geliyordu aklıma. Alanıma değer verilmiyordu, öğrencilerle son zamanda biraz daha sık olmak üzere sorunlar yaşıyordum ve idareyle yer yer meydana gelen sıkıntılar giderek büyüyordu. Birbirimizin yüzüne bakmak zorunda olduğumuz meslektaşlarım da garip ruh halleri içerisindeydiler. Ancak benim aklımın bir köşesinde hep PKK'nın şehit ettiği öğretmenler, başta da Aybüke vardı. Bu yüzden sabrettim, direndim.
Son olarak, ondan kalan bir videoda seslendirdiği türkünün ona uyarladığım halini paylaşayım. Bunu Öğretmenler Günü'nün ertesinde 29 Kasım 2021'de yazmıştım:
Mağusa Limanı, limandır liman
Beni öldürenlerde yoktur din iman
Uyan Aybüke uyan, uyanmaz oldun
Kahpelerin pususuna dayanmaz oldun
🇸🇪 Mereyusblogg
Romersk medborgare från Miklagård.
På Mastodon sedan 23.X.2021
Bara postar oviktiga tankar.
Allmän egendom (PD). Inga begränsningar.
Jag tjänar ingen inkomst av det jag lägger upp här.
🇬🇧 Mereyü's blog
Roman citizen from İstanbul.
On Mastodon since 23.X.2021.
Just posting unimportant things.
Everything I publish is Public Domain (PD).
I don't earn any income here.
🇹🇷 Mereyü'nün blogu
Civis romanus sum.
23.X.2021'den beri Mastodon'da.
Önemsiz şeyler üzerine.
Paylaştığım her şey kamu malıdır (PD).
Buradan herhangi bir gelir elde etmemekteyim.