Saraçhane ana baba günü. Her yerde polis var. Çalıştğım otel bu civarda olduğu için bir kısmına tanık oldum ama kendim katılmadım çünkü eve gidip bir an önce uyumak istiyordum. Fakat bu kararın uykumu kaçıracağı çok açık.
Ekrem İmamoğlu'na iki yıl, yedi ay, on beş gün hapis cezası verildi. İstinaf sürecinin ardından cezası kesinleşecek. Bunun ardından ne olacağını zaman gösterecek. Bana göre bu karar Türk yargı tarihinde yeni bir lekedir.
İktidar müstevlileri makamlarını terk etme mecburiyetinde kaldıktan sonra onlar için işler hiç iyi olmayacak. Umarım Tayyip Erdoğan başta olmak üzere bu dönemde emeği geçen herkesin yargılandığını görürüz. Ya burada ya Lahey'de.
AVM'ler uzun süredir sadece alışveriş için gidilen mekanlar değil; adeta yaşam merkezleri haline geldi. Ben de son bir hafta on gündür birkaç kere gidince, buradaki emekçiler üzerine düşündüm. Son gittiğimde teknoloji mağazları olan TeknoSA, MediaMarkt ve Vatan Bilgisayar'daki emek süreçlerini araştırma kararı aldım. Zaten ne zamandır LinkedIn'de işsizlik paylaşımına rast gelmiyorum. Sanırım herkes iş buldu. Ben de bu konular hakkında yazmak istiyorum.
Buraya yazdığım bilgileri çoğunlukla tr.indeed.com sitesinden elde ediyorum. Zamanında yaptığım iş görüşmelerinden de edindiğim bilgiler var. Az da olsa, çalışanlara sorabiliyorum.
📱 Şikayetler, perakende sektöründe çalışan diğer emekçilerinkine benzer. Satış danışmanlığı diye türetilmiş bir meslek var ortada. Mağazanın her işini onlar yapıyor. Buna karşılık asgari ücret ve yemek kartı veriliyor. Birkaç kişi yolun da karşılandığını söylüyor. Aynı mağaza içinde Huawei, Oppo veya Casper gibi şirketlerden gelip ürün tanıtımı ve satış yapanlara promotör denir. Onların çok şikayetine rastlamadım ama mağazanın işini yapmaktan şikayetçi olanları var. Promotörler ile satış danışmanları arasında küçük çaplı bir gerginlik de var.
💻 Günlük sekiz buçuk saat üzerinden anlaşılsa da ürün sayımı veya kapanış gibi türlü bahanelerle bu süre uzuyor. Mola bitmeden geri çağrılma durumları da oluyor. Mesai saatleri dışında şahsi telefonu aranarak ve anlık mesajlaşma uygulaması üzerinden yazılarak rahatsız edilmek de bunun bir parçası.
📺 Satılan bir ürünün yanında başka bir ürün satma baskısı var. Mesela telefon alan bir müşteriye kılıf, powerbank veya ekran koruyucusu satmak satış danışmanının bir görevi. Bunu yapmak için müşteriye yalan söylemek gerekiyor. Mobbing de çoğunlukla bu meseleden kaynaklanıyor.
📷 Çalışanlar güvencesizlikten yakınıyor. Altı ayı doldurmadan veya deneme süresi içinde işten çıkarılanlar çok fazla. Belirlenen hedefleri tutturamayanları kolayca gözden çıkarabiliyorlar. Tazminat vermemek için her şeyi yapıyorlar.
🖨️ Yöneticilerin yetersiz olduğu söyleniyor. Yükselmek için yalakalık yapmak, üstlerle arayı iyi tutmak gerekiyor. Bazı çalışanlar işe devam edebilmek için de yalaka olmak gerektiğini savunuyor.
🎥 Devrecilik uygulamalarından şikayet eden birkaç yorum gördüm. Eski çalışanlar, yeni gelenlere üstünlük taslıyor, emrivaki konuşuyor ve iş yüklüyor.
🖥️ Pandeminin ardından gelen yorumlar daha olumsuz. 2018'de patlak veren ekonomik krizin etkileri pandemiyle birleşince böyle bir tablo ortaya çıkmış olabilir. Pandemi dönemi, emek süreçleri için berbat ötesiydi. İnsanlar kısa çalışma ödeneği karşılığında normal zamandaki gibi işe gidip gelmek zorunda kaldı. Bu ödeneğin işsizlik aylığından kesilmesi de cabası.
Bu hafta başında moralim yüksekti ama birtakım olaylar modumu aşağı çekti. Salı günü beraber çalıştığım kadın işe gelmedi. Böyle durumlarda genel müdüre haber verirdi ama bu sefer de onu da yapmamış. Ben de şahsi numarasını aramak istemediğim için birkaç saat ne olduğundan habersiz bir vaziyette bekledim. Sonrasında genel müdür, hanımefendinin yorulduğunu ve moralinin bozuk olduğunu söyledi. Moral bozukluğunun bir nedeni de bar ve restoran müdürünün benimle konuşurken kullandığı ifadelermiş. Kendisinin takılma amacıyla söylediği aşağılayıcı bir iki sözcük vardı. Neyse ki genel müdür, onu bu konuda uyarmış.
Ancak hanımefendi ertesi gün de gelmedi. Bu sefer genel müdüre rezil olmayalım diye şirket hattından şahsi numarasını aradım. Kendisinin devam edip etmeyeceğinin belli olmadığını belirtti. Gelip genel müdürle konuşacakmış. Öğleden sonra gelip bir süre ofiste yanımda durdu, sonra bir yere gitti. Genel müdür ofise geldiğinde nereye gittiğinden haberdar olmadığımı söyledim. O da kadının çalışma ahlakının olmayışından yakındı. En sonunda kendisini aradı ve baş başa görüştü.
O gün iş kıyafetlerini giyip ofise geri geldi. Fazlasıyla gerilmişti. Bunu da çalışmasına yansıttı. Hatta kendisine anlattığım özel bir şeyi aleyhime kullandığını gördüm. Mesai biraz sıkıntılı geçti. İşten çıktıktan sonra bu mesele üzerine düşünmek için Beşiktaş'a gittim. Beşiktaş'tan Ortaköy'e giden o yolda sakince düşünmek için fırsatım oldu. Nihayetinde kendisine karşı tüm saygımı yitirdiğime karar verdim. Bundan sonra kendisiyle özel muhabbete girmeyecektim. Zaten burada çok fazla duracağını sanmıyordum.
Perşembe ve cuma biraz daha iyiydi. Bugün de iyi çalıştık. Öğle arasından önce bize sandviç yaptırdı. Yine de benim için eskisi gibi olamaz.
@melcebi bunlar bu pisliği Müslüman olduklarından yapmıyor; sapık olduklarından yapıyor. Bütün sünnetleri tamamlamışlar gibi evliliğe sarılıyorlar. Evlilik çok ciddi bir iştir halbuki. Büyük sorumluluklar gerektirir. Çocuk oyuncağı değildir. Bu toplumun evlilik kurgusu sorunlu.
Son yaşananlar gösterdi ki bazılarında ar, namus, hayanın zerresi yok. Utanan bir insan görseler hasta sanacaklar. Günlerdir skandalı örtbas etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ancak hiçbir çabanın fayda etmediğini görecekler. Belki de görüyorlardır da bu durum hoşlarına gidiyordur. Sonuçta bunlar arsız, hayasız ve namussuz. İnsan bile diyemeyeceğim tıynetteler.
Zamanında Atatürk'ün acımasız davrandığını, bu kadar kişiyi asmaya gerek olmadığını düşünürdüm. Şimdiyse özellikle İslamcılara karşı az bile yaptığı kanaatindeyim. Meğer Ataürk, dünyanın en merhametli lideriymiş.
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken, zincir marketlerin pazar günü tatil yapmasını ve 10.00 ila 19.00 saatleri arasında çalışmasını önerdi. Aslında Palandöken'in amacı paranın el değiştirdiği zamanlarda zincir marketleri kapatarak onları zarara uğratmak hatta batırmak olabilir. Böylece halk yeniden esnafın insafına kalmış olacaktır. Zincir marketler enflasyonun sorumlusu ilan edilmeden önce bile bu şahsın bu yönde açıklamaları vardı.
Ancak ben bu öneri üzerine düşündüm ve emek süreçleri için bir hayli faydalı olacağı kanaatine vardım. Haftada beş gün ve günde sekiz (veya tercihen daha az) saat çalışma getirilirse perakendecilik sektöründe çalışanlar için mükemmel olur. Ancak emek sömürücü market zincirleri yine yasanın kıyısından dolaşarak bunu aşmaya çalışacaktır. Eleman sayısını azaltabilirler mesela.
Artık marketler dokuz saat açık kalacağı için insanlar durumdan şikayet etmeye başlayabilir. Bu da diğer sektörlerde olumlu anlamda bir değişim yaratabilir. Tabii, bunun fazlasıyla iyimser bir öngörü olduğunu söyleyebilirim. Bir kere, Türkiye'de her zaman tam tersi oluyor. Birileri mücadele edip bir hak elde edince diğerleri o hakkın geri alınmasını talep ediyor. Fakat zincir market ve AVM'ler için böyle bir karar alınırsa gerisinin geleceğine inanmak istiyorum.
İyileşince IKEA'ya gitmek istiyordum. Bugün dün ve ondan önceki güne göre iyiydim. Sabah biraz boğucu olsa da yoğun çalıştık. İşlerimizi büyük ölçüde tamamladık; ertesi güne bırakmadık.
IKEA, benim için hep pahalı olmuştu çünkü param yoktu. Burayı -çoğu Türk gibi- sadece yemek için kullanıyordum. Şimdi param var ama IKEA yine de pahalıydı. Ben de bir daha yapamayacağım bir alışveriş yaptım.
Aldığım şeyler çok lüzumlu sayılmayabilir. Ayna, filtre kahve demliği, yemek çubuğu, kokulu mum, ne zamandır istediğim saat (termometre, alarm ve kronometre de oluyor), kum saati ve çöp kovası.
Bugün Andermas olarak da bilinen Aziz Andreas Günü. Protokleos yani İlk Çağrılan lakaplı Havari Andreas'ın koruyucu aziz kabul edildiği İskoçya, Romanya, Ukrayna, Rusya, Kıbrıs ve dünyanın en yeni cumhuriyeti Barbados'ta kutlanıyor.
Bu özel günün dini boyutuna değinmeyeceğim. Sadece Romanya'da eskiden Saturnalia adındaki kışı karşılama bayramının yerini aldığından bahsedeyim. Roma'da Hıristiyanlar arenalarda vahşi hayvanlara yem edilirken (damnatio ad bestias) ve İsa'nın doğumundan çok daha önceleri bu bayram kutlanırdı.
Aziz Patrik Günü'ndeki gibi bir kıyafet kodu yok. İskoçya'da Samhain diye Kelt pagan bayramının yerini almıştır. Tıpkı Saturnalia gibi Samhain de kışı karşılamak için yapılır. İkisinin de tarihi Aziz Andreas Günü'nden farklıdır. İlki 17 Aralık, ikincisi 31 Ekim gününde kutlanmaya başlanırmış.
Asıl üzerinde durmak istediğim nokta, bu özel günün İskoçya'da 2006'da çıkan St Andrew's Day Bank Holiday (Scotland) Act 2007 adlı yasayla resmi tatil veya Birleşik Krallık'taki adıyla bank holiday olması. Birleşik Krallık'ta bank holiday olan günlerde pek çalışılmadığı için birçok yer kapalı olur. Bir bank holiday haftasonuna denk geliyorsa dert değildir; takip eden pazartesi günü tatil yapılır. İnsanların haftanın altı günü çalıştığı bir ülkede bunu algılamak zor tabii.
Bu halktaki kural tanımazlık eskiden beni hayrete düşürürdü ancak zamanla alıştım. Kimse hiçbir kuralı ve/veya yasayı umursamıyor. Kendi bildikleri bunların üstünde çünkü.
Herkesin ayrıcalık beklemesi de ayrı bir mesele. Diğerlerini süründürecek bir yasa olsun ama kendilerine işlemesin istiyor herkes. Anlaması gerçekten güç.
Hukukçu olmayan birileri herhangi bir yasadan bahsettiğinde gözlerim doluyor. Hele bunu "Yasak kardeşim." motivasyonuyla yapmıyorsa çok hoşuma gidiyor.
İyi insanlarla bir arada olmak çok kıymetli. Bugün yaşadıklarımdan sonra bir kez daha anladım bunu.
Cumadan beri üzerimde bir kırgınlık vardı. Zaten bu ara salgın var. Bugün de durumum iyice ağırlaşmıştı. Gözlerimin dibindeki ağrı öyle bir hale gelmişti ki Parol almak zorunda kaldım. Aslında mevsimsel gribi ayakta atlatıyorum. Bu zamana kadar çok bile dayandım sayılır.
Beraber çalıştığım kadın hasta olduğumu öğrendiğinde nane limon yaptırmayı önerdi. Bar ve restoran müdürü, genel müdürün izni olmasına rağmen, bana herhangi bir şey vermiyordu. Ancak bu kadına çeşitli jestler yapıyordu. Israrları sonucu beraber bara indik ve bir demlik nane limon aldık. Yanında da bir yeşil elma hediye etti bana. Daha sonra kendime dikkat etmemi salık verdi. Kendisi de yeni iyileştiği için tekrar hastalanmaktan korkuyordu.
Bu olayları anlatırken bile nazar değecek diye ödüm kopuyor. Çok şükür aramız iyi. Bazen anlamsız çıkışları oluyor ama yine aramızı iyi tutuyoruz. Aman nazar değmesin!
Göztepe ile Altay arasında oynanan Birinci Lig karşılaşmasında yaşanan şiddet olayları bir kez daha Passolig denen iletin yalnızca milleti fişlemeye yaradığını gösterdi. Özel güvenlik ve polis statları holiganlara karşı korumaya yetmiyor. Sporda şiddete karşı çıkarılan yasalar da kâr etmiyor.
Bundan sonra alınacak en akılcı yaptırım her iki takımın da bu haftadan itibaren ligden düşürülmesi olur. Kulüpler ve şahısları birbirinden ayırmak gerekiyor fakat bir kulüp bu yönde hiçbir adım atmıyorsa en ağır cezaları hak ediyor demektir. Hem bu lig İzmir takımı olmadan da oynanabilir.
Yaşananlardan dolayı çok öfkeliyim. Son yıllarda bu türden olaylar birkaç defa tekrar edince affı olmuyor haliyle. Artık cezalar daha sert ve yıldırıcı hatta can yakıcı olmalı. Ancak hiçbir şey yapılmayacağından neredeyse eminim.
Son günlerde Ukrayna'ya yönelik giderek artan füze saldırıları canımı yakıyor. Ukrayna'nın elektrik ve su hatları doğrudan hedef alınıyor. Burada amaç Ukraynalıları silahla değil Holodomor benzeri bir açlıkla öldürmektir.
Sadece bununla bağlantılı değil ama özellikle Rusya'ya yakın ülkelerde Rus nefretinin arttığını gözlemliyorum. Rusya Federasyonu'nun tüm organizasyonlardan men edilmesi ve bu ülkeye yönelik tüm yaptırımlar doğrudur. Keşke ABD de Vietnam, Küba, Afganistan ve Irak'ı işgale kalkıştığında buna benzer ambargoyla karşı karşıya kalsaydı. Yine de tüm bu şiddetin sorumlusu Ruslar değil Rusya'dır.
Bundan daha büyük bir akıl tutulması var. Şeriatla yönetilen bir ülkede insan hakları ihlalleri yaşandığında İslamcılar hemen bunu savunmaya geçiyor. İran'da yaşananlar bunun bir örneğiydi. Bu savunudan daha acı olansa bu kişilerin İslamofobi diye bir zırvaya sığınmaları. Yani bu meselerden şikayet edenler aslında İslam düşmanıymış.
Kimse bir dinin kurallarına göre yaşamak zorunda değil. Ben gökten indiği sanılan dogmalara inanmıyorum. Dolayısıyla hayatımı bunlara göre düzenleyemem. Varoluşum da bu dogmalarla anlam kazanmak zorunda değil.
AKP, ilk iktidara geldiğinden 2010'lu yılların ortalarına kadar, kökeni dışarıda olan oluşumlardan aldığı destekle, halkın Atatürk'ü sevmediği hatta Atatürk'ten nefret ettiği, devrimlerin tepeden inme olduğu ve halkta karşılık bulamadığı yönünde bir algı çalışması yürütüyordu. Daha sonra yalandan da olsa Atatürk'e sarılmaya başladılar. Fakat hâlâ bilmedikleri şey şuydu; Atatürk bir kültürdür.
🇸🇪 Mereyusblogg
Romersk medborgare från Miklagård.
På Mastodon sedan 23.X.2021
Bara postar oviktiga tankar.
Allmän egendom (PD). Inga begränsningar.
Jag tjänar ingen inkomst av det jag lägger upp här.
🇬🇧 Mereyü's blog
Roman citizen from İstanbul.
On Mastodon since 23.X.2021.
Just posting unimportant things.
Everything I publish is Public Domain (PD).
I don't earn any income here.
🇹🇷 Mereyü'nün blogu
Civis romanus sum.
23.X.2021'den beri Mastodon'da.
Önemsiz şeyler üzerine.
Paylaştığım her şey kamu malıdır (PD).
Buradan herhangi bir gelir elde etmemekteyim.