Herhangi bir torpil ihtimali bulunmayan, geleceğini bu anlamda garanti altına alamamış insanlara "köksüz" diyordum. Buradaki kök, Aşık Mahzuni Şerif'in "Ankara'da dayın yoktur." dediği Mamudo'nun Ankara'da olmayan dayısıdır.
Köksüzler, kendi göbeklerini kendileri kesmek zorunda kalır. Adına yaşam denen çetin mücadelede tek başına ve savunmasızdırlar. Yarınlarının nasıl olacağı da belli değildir. Bu devirde birçoğumuz köksüzsüz aslında.
Takip ettiğim tek dergi olan İstanbul Bülteni'ni geçen ay hiçbir yerde bulamamıştım ama Şubat ayı sayısına ulaştım. Derginin sayfa sayısı doksandan seksen ikiye düşmüş. Bununla birlikte boyut olarak bir miktar küçülmüş ve kuşe kağıt yerine gazete kağıdına basılmaya başlanmış. Tüm bunlar bile birçok durum hakkında ipucu veriyor.
Bu haberi saatler önce almıştım ama uzun süre düşündükten sonra yazmaya karar verdim çünkü gerçekten kötü olan moralimi daha da bozan bir haber oldu.
Mersin'de atanamayan coğrafya öğretmeni İsmail Karahan, seyyar satıcılık yapıyormuş ve dün intihar etmiş. Özel okulda öğretmenlik yapan İnan Avşar intihar etmeden önce çektiği videoda "Eğitim bir ülkenin namusudur." demişti.
Bu ürünün tadı bana bir miktar sentetik geliyor. Plastik bir şeyler yiyormuş veya kanseri direkt içiyormuş hissine kapılıyorum.
Şeker ilavesiz olması güzel ama kullandığı üç çeşit tatlandırıcı var: aspartam, asesülfam potasyum ve sukraloz. Fenilalanin de içerdiğini göz önünde bulunduracak olursak "Şeker kullansaydı daha iyiydi." demek geliyor içimden. Koruyucu yok ancak renklendirici kullanılmış. En az yüzde on meyve içeriyor. Limon konsantresi kullanılmış.
Yani şeker içermiyor diye her ürüne yönelmemek gerekiyor. Beterin beteri var sonuçta.
Belli bir yıldan sonra doğan insanların kendine ait evleri, arabaları veya döviz, altın gibi sair birikimleri olmamaları üzüntü verici bir durum.
Ülkemizde bunun bir nedeni asgari ücretin standart ücrete evrilmesidir. Bunda krizin etkisini yadsıyamam ancak ahlaksız bir toplum olmamızın etkisi çok daha büyüktür. Asgari ücret, açlık sınırında olup temel gereksinimleri karşılamaya bile yetmezken birikim yapmak imkansız bir durumdur.
İkinci neden ise evrenseldir. Özellikle Z kuşağı, süresi belli olmayan, güvencesiz, düşük ücretli işlerde çalışmaktadır. Buna verilen isimse prekaryadır. İngilizce isitkrarsız veya güvenilmez anlamındaki precarious ile proleterya sözcüklerinin birleşimidir. Bu ne beyaz yaka-mavi yaka dikatomisinin üçüncü ayağı ne de herhangi bir cinsten ekonomik sınıftır. Bu yeni çağın insanlarının kimliğidir. Yani bundan sonra nesiller mülksüz, emeklilik hakkından yoksun ve yarı aç yarı tok bir şekilde yaşamak zorundadır.
Anadolu Efes son maçlarında fişek gibi!
🏀 30 Ocak 2022'deki lig maçında Fenerbahçe'yi 91-71 yendiler. Micic 26 sayı atmıştı bu maçta.
🏀 2 Şubat 2022'de CSKA Moskova'yı uzatmalarla devirdiler. 97-99.
🏀 4 Şubat akşamı ise Asvel'i 78-72 mağlup ettiler.
🏀 6 Şubat'ta ise Galatasaray'ı 91-103 ile yendiler.
🏀 10 Şubat gecesi ise Olimpiyakos'a uzatmalarla 88-85 mağlup oldular. Bu yenilgi bile son toptaydı.
🏀 13 Şubat'ta Tofaş'ı 84-77 yendiler. Maçı Efes domine ediyordu. Fark üçüncü çeyrekte bu kadar indi.
🏀 16 Şubat'taki kupa maçında Karşıyaka'yı 87-64'le kupa dışına ittiler.
🏀 Bu akşamki yarı finalde ise Darüşşafaka'yı 96-71 yendiler. Fark kırk sayı civarındaydı ancak son çeyrekte Efes salmıştı. Böylece son yirmi günde tüm güçlü Türk ekiplerini yenmiş oldular.
Ergin Ataman gerçekten her yıl üstüne koyarak ilerledi. Önce Beşiktaş'la EuroChallenge'ı kazandı. Sonra 2016'da Galatasaray'la Eurocup'ın ve geçen sene Anadolu Efes ile Euroleage'in sahibi oldu. Pandeminin ortaya çıktığı yılı saymazsak beş kez ligin şampiyonu oldu. Rekor yedi kereyle efsane koç Aydan Siyavuş'ta, ondan sonra altı kez de Aydın Örs kazanmış ama Ataman gelecek yıllarda onları geçebilir.
Bazen kendimi dünyanın en yalnız insanı gibi hissediyorum. Sanki sadece benim bildiğim bir dil varmış da dil bariyeri yüzünden kimseyle anlaşamıyormuşum gibi geliyor. İçsel, psikolojik, çevresel, ekonomik yani her nevi sıkıntımı içime atmak da istemiyorum.
Elimden bir şey gelmiyor. Bundan sonrası ne olur bilmiyorum.
"Asgari, iaşe, sigorta" bir şirketin çalışanına sağlaması gereken temel haklardır. Asgari, verilebilecek en düşük ücret olan asgari ücreti, iaşe yol ve yemeği, sigorta ise sağlık sigortası anlamına gelir. Çalışılacak süreye molalar da dahildir. Mola ve hafta tatili lüks değil haktır. Yan haklar da bellidir. Prim bir yan haktır mesela. Ancak çalışana sadece bunların verilmesi Allah'ın emri değildir. Mesela, dört bin küsür lira yerine beş-altı bin lira maaş verilmesinin veya SGK yerine özel sağlık sigortası yapılmasının önünde bir engel yoktur.
Bu zamanda tüm bunları içeren bir iş bulmak bile lüks gibi bir şey oldu. Bunlar dahi çok görülüyor artık. Biri "Asgari veremem." diyor, diğeri "Yemeğini evden getirirsin.", öbürü "Sigorta yapamam." ve saire... Bu hem yasal değil hem de ahlak dışı. Patronarşiyle yönetilen, adeta kamçılanan bir halkın ahlakını yansıtır aynı zamanda.
İçi ezilir insanın bazen. Can sıkıntısından farklı bir durumdur bu. Kişi, derdini anlatacak bir dost, başını yaslayacak bir omuz arar da bulamaz böyle zamanlarda. Düşünceler birbirini izler. Çıldırtacak gibi olur derin efkar. Ramak kalmıştır çünkü artık akıl ile vedalaşmaya. Döner döner bir pervane misali bulunduğu yerde beden. Mekan bir yatak da olabilir, keza dört duvar da. Ses olsun, ışık olsun, habis şeytan baştan gitsin diye çok farklı uğraşlar edinilir. Kendinden kaçar insan. Çok güçtür iç ezilmesi. Can sıkıntısından ötedir.
Bir insan dil bilmeden yaşamını sürdüremez. Konuşma engeli yoksa en az bil dilmek zorundadır. Bir dil bilmenin asgari şartı, o dili bilen diğer insanlarla anlaşabilmektir.
Bunun gibi, bir marangozun da kereste kesmeyi bilmesi bir bilgi değildir. Marangoz bunu yapmadan yaşayamaz. Yaşaması için bunu bellemesi yani belleğinde iyice yer ettirmesi gereklidir. Bu türden zorunlu bilgisel edimlere "bellengi" adını uygun gördüm.
Bir Türk için Türkçe bilmek bellengi cinsinden bir biliştir. Ancak İngilizce bilmek bilgidir. Bir çevirmen içinse İngilizce bilmek de bilgi değildir. Yani bellengi ile bilgiyi ayıran şey zorunluluktur.
🇸🇪 Mereyusblogg
Romersk medborgare från Miklagård.
På Mastodon sedan 23.X.2021
Bara postar oviktiga tankar.
Allmän egendom (PD). Inga begränsningar.
Jag tjänar ingen inkomst av det jag lägger upp här.
🇬🇧 Mereyü's blog
Roman citizen from İstanbul.
On Mastodon since 23.X.2021.
Just posting unimportant things.
Everything I publish is Public Domain (PD).
I don't earn any income here.
🇹🇷 Mereyü'nün blogu
Civis romanus sum.
23.X.2021'den beri Mastodon'da.
Önemsiz şeyler üzerine.
Paylaştığım her şey kamu malıdır (PD).
Buradan herhangi bir gelir elde etmemekteyim.