Show newer

Yine bir LinkedIn paylaşımı üzerine yorum yapmak istiyorum. Bu yazıyı paylaşan kişi psikolog. Bağlantılarımdan birinin beğenmesiyle gördüm yine.

Aylardır iş bulamama bizim kuşağımızda kronik bir sorun. Herhangi bir nedenle işten çıkınca yenisini bulmak çok zaman alıyor maalesef. Çift anadal yapmasına ve yüksek ortalamayla mezun olmasına vurgu yapıyor ancak kan emici işverenler için bunlar hiç önemli değil.

Ailesinin kendisinden bir şeyler beklediğini söylüyor. Eskilerin "Oku da kendini kurtar" deyişini çağrıştırdı bu bana. Geçen de maddi kaygısı olanların felsefe bölümünü tercih etmemesi hakkında şöyle bir düşünmüştüm. Gerçi eskiden garanti iş kapısı olarak görülen bölümlerin hali bile içler acısı.

Yeni mezun olduğu için iş tecrübesinin olmadığından söz ediyor. Türkiye'de kimse tecrübesiz işçi çalıştırmak istemiyor. Fakat bu kişilerin nasıl tecrübe kazanacağını düşünmüyorlar. Nasıl bir mezbeleliğin içindeyiz? Anlam veremiyorum.

İş bulamayan gençlere her zaman "Moralini bozma." diyenler çıkıyor ama üzülmemek elde değil. Kendi alanında çalışan birine rastlamak o kadar zor ki insanlar neredeyse kendi işini yapmak istemeyi suç kabul edecek. Burada dönen açık ve gizli torpil de herkesin bildiği ve kanıksadığı bir konu.

Sözün özü, dayanmak güç. Bu düzen ne zaman değişir? Ne zaman bu işler rayına girer? Bunları yanıtlaması da zor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, faiz oranını bir puan indirerek %13'e çekti. Dolar da böylece 18 lirayı aştı. Tayyip Erdoğan'ın hevesleriyle yönetilen bir ülke haline gelen Türkiye, Kur Korumalı Mevduat adlı ponzi sistemiyle birilerini zengin etmeye devam ediyor. Beşli Çete, hamuduyla götürürken nassın acısı da garibandan çıkıyor.

Adıyaman'da 6 milyar dolarlık jelibon rezervi bulunduğuna ve Somali asıllı Türk vatandaşı Abu Bakeroğlu'nun orgeneral rütbesiyle PKK saldırısı sonucu şehit olduğuna inanan biri Ankara'yı 23 yıl yönetti.

Berk Acar, 1995'te İstanbul'da dünyaya geldi. Önce Sahakyan-Nunyan Okulu'nu, sonra Işık Lisesi'ni bitirdi. 2020'de İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Temmuz 2021'de yapılan 110'uncu Dönem Kaymakamlık Sınavı'na girdi ve 72'nci oldu. Mülakatta da başarılı olan Acar, halihazırdaki kaymakam Adem Karataş'ın görevinden ayrılmasıyla Denizli'nin Babadağ ilçesine kaymakam olarak atandı. Böylece kaymakam olan ilk Türkiye Ermenisi oldu.

Türk vatandaşının Türkiye'de bir tüzel kurumun başına gelmesinde gariplik yok. Ancak bunun son derece sevindirici bir gelişme olduğunu yadsıyamam. 99 yılda neden böyle bir şey olmadığını da sorgulamamız gerekiyor. Bunun yanında sayın kaymakamın adı alışılageldik Ermeni adlarına benzemiyor. Ohannes Kazancıyan gibi bir isme sahip olsaydı atanabilir miydi acaba? Sonrasında önümüze bakabiliriz.

Olası büyük bir İstanbul depreminin gerçekleşmesinden çok, sonrasında olabilecekler endişelendiriyor beni. Özellikle Esenler ve Güngören banliyölerinde sokakların dar olması, yıkılan binaların enkazı olmasa bile itfaiye ve ambulansın buralara giremeyeceği anlamına geliyor.
Enkaz altında kalan vatandaşların, 99 depreminde olduğu gibi yağmalanması da söz konusu olabilir. 15 Temmuz'dan sonra askeri birlikler il dışına çekildiği için, askerin yardıma koşması da zor.
Tabii, böyle bir deprem olmamasını umuyor insan ama İstanbul'un tarihinde birkaç yıkıcı depremler olduğunu biliyoruz. Son büyük depremin merkez üssü İstanbul değildi ama 23 yılda devlet ne gibi önlemler aldı?

KPSS Skandalı patlak verdiğinden beri gündem hakkında bir şey yazmıyordum. Gündemi takip etmek şöyle dursun, herhangi bir konuda bir şey yazamaz oldum.

Bu aralar iş cinayetleri dikkatimi çekiyor. Yaz mevsimi olduğundan mevsimlik işçiler de çalışıyor bu zamanlarda. Dün LinkedIn'de üç arkadaşımın iş bulduğunu gördüm. İkisiyle aynı okulda çalışmıştık. Bunlardan biri zaten sekiz yıllık öğretmendi. Bu ikisinin dışındaki kişi işsiz bile değildi. Onlar adına sevindim. Umarım ben de acilen iş bulabilirim.

Şimdi son üç günde gerçekleşen iş cinayetlerine geçelim. Bunları İSİG Meclisi'nin Twitter hesabından aldım. Daha sonra teyit etmek için internette arattım ve yanlış noktaları düzelttim.

Alabd Aljalil, 31 yaşında Suriyeli bir tamirciydi. Akçakale'de iş makinasını taşıyan tırı tamir ettiği sırada hidroliğin boşalması sonucu düşen yükleme ve boşaltma rampasının altında kaldı.

Onurkan Abacı, 19 yaşındaydı. Kozlu'da işyerine gelen yükleri forkliftle depoya taşıdıktan sonra aracı geri götürürken devrildi.

Turhal'daki Yazıtepe Barajı'nın inşaatında tamirci olarak çalışan Erol Tunçöz, 52 yaşındaydı. Baraja kamyonla taş taşırken 80 metrelik uçurumdan yuvarlandı.

22 yaşındaki çiftçi Mustafa Samet Pullu ve Afgan tarım işçileri Najmuddin Rahmanqul ile Mohammad Sharif Azizi, tarladan döndükleri aracın tırla çarpışması sonucu can verdiler.

Ağrı'nın Patnos ilçesi Kuşyaka köyünden 55 yaşındaki Şakir Türçin, Irak'ın Süleymaniye ilinde çalıştığı inşaatın sekizinci katından düşerek hayatını kaybetti.

Başka bir inşaattan düşme haberi de Samsun Vezirköprü'den geldi. 45 yaşındaki Mesut Maden, hayatını kaybetti.

23 yaşındaki İlker Demir, İnegöl'de strafor atölyesinde çalışırken kesim makinesindeki elektrik kaçağına kapılarak can verdi.

Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi'ndeki BM Color'da üretim müdürü olarak görev yapan 42 yaşındaki Mustafa Remzi Emanet, boya fabrikasındaki ürün testi sırasında meydana gelen patlama sonucunda ağır yaralanmıştı. 11 günlük yaşam savaşını kaybetti. Üç çocuğu vardı. Göreleliydi.

Aynı fabrikada operatör olan Veli Gümüş, 47 yaşındaydı. O da 11 günlük yaşam mücadelesini kaybetti. Böylece fabrika sahibiyle birlikte patlamada hayatını kaybedenlerin sayısı üçe yükselmiş oldu.

Çiftçi Mehmet Solak, 51 yaşındaydı. Maraş'ta patoz makinesinin içine düşerek öldü.

Söke Belediyesi'nden emekli olduktan sonra geçinmek için su tesisatçılığı yapan 71 yaşındaki Hüseyin Satılmışoğlu, bir havuzdaki arızayı giderirken elektrik akımına kapılıp hastanelik oldu. Altı günün sonunda acı haber geldi.

Blade gemi söküm işçisi İlter Türkmen, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Ölüm nedeni henüz bilinmiyor ancak Aliağa'da çalıştığı sırada kalp krizi geçirdiği ve bu nedenle on gün raporlu olduğu bilgisi var. Adı, geçen ay 95 yaşında vefat eden eski dışişleri bakanıyla benzerlik gösteriyor. Bu nedenle kendisi hakkında internette pek bir şey bulmak mümkün değil.

Begenc Tarhanov, Türkmenistan'dan gelmiş kuryelik yapıyordu. 48 yaşındaydı. Vidanjörün yanından geçerken motorunun devrilmesi sonucu öldü.

Bursa'nın Nilüfer ilçesindeki Ahmet Erdem Anadolu Lisesi'nde müdür yardımcısı olarak görev yapan Fatih Kocaağa, 11 aydır tedavi gördüğü koronavirüs nedeniyle vefat etti. Eğitim-Bir-Sen üyesiydi.

Taha Öztürk, 21 yaşında stajyer inşaat mühendisiydi. Ankara'da dün etkili olan sağanak yağış nedeniyle çalıştığı inşaattaki kolonun devrilmesi sonucu hayatını kaybetti. Olayda stajyer inşaat mühendisi Emre Çetin ve stajyer mimar Ege Kıratlı, yaralandı. Vefatını Ankara Valisi Vasip Şahin "Yenimahalle'de sel felaketi nedeniyle hayatını kaybeden vatandaş" olarak paylaştı. Ölümünde belediyenin elbette payı var fakat sağanak yağışa rağmen işe ara vermeyen firma da suçlu.

Yeni bir internet kuramı geldi aklıma. Şöyle ki; toplumca üzerinde uzlaşıldığı varsayılan bir düşünce, internet aracılığıyla ne kadar çok kişiye ulaşırsa karşı çıkan kişi sayısı o oranda fazla olacaktır.
Bu türden önermeler fizik yasaları olabileceği gibi evrensel ahlak yasaları da olabilir.
Örneğin;
Parayı havaya atarsak yere düşer.
Su 100 derecede kaynar.
Pedofili kötüdür.
Hiçbir insan köle olmayı hak etmez.

Burada karşı çıkma motivasyonu çoğunlukla marjinal olma saplantısından kaynaklanmaktadır. Günümüzde Düzdünyacılık böyle bir kaygıdan doğmuştur.
Kendini toplumun geri kalanından yalıtma isteğinin yanı sıra, etimoloji safsatası da böyle bir karşı çıkışın motivasyonu olabilir. Suyun 100 derecede kaynadığı söylendiğinde karşı taraf, derece ifadesinin fahrenhayt gibi bir ölçüm birimine gönderim yapabileceği iddiasıyla karşı çıkabilir. Halbuki söylenmek istenen açıktır. Kişi, toplumsal uzlaşıyı görmezden gelme eğilimindedir.
Anonimlik, bu tavrın başat etkenidir. Kimliksizleşme ile birlikte kişi, kendini olduğundan daha farklı konumlandırır. Artık kaybedecek daha az şeyi vardır.

Şimdilik kanun olması için birçok defa sınanması gerekiyor. Kanun olduğu zaman Mereyü'nün İnternet Kanunu denebilir buna.

Yine ve yeni bir skandalla çalkalandı Türkiye gündemi. Bu seferkinin adı KPSS. 31 Temmuz 2022 günü düzenlenen sınavın ardından sular şimdilik durulmuş gibi. Ben de skandalın patlak verdiği 2 Ağustos gününden beri olanları kenara yazıyorum. Tam dört sayfa not çıkardım. Rezaleti adım adım incelemek için bugüne kadar sessizliğimi korudum. Hem her kafadan bir ses çıkmaktaydı hem de sürecin sonunda ne olacağı belirsiz olduğu için ani bir tavırla hareket etmek yanlış olurdu.

Bazı sosyal medya kullanıcılarının Yediiklim Yayınevi'nin deneme sınavlarındaki 20 sorunun birebir aynısının KPSS'de çıktığını bildirmesi kartopu gibi büyüdü. Ben ilk haberi tamgaturk.com sitesinde gördüm.

Neyse ki her türlü rezalette mizah yaptığını sanan dangalaklar bu sefer sahneye çıkmadı. Yoksa Aziz Nesin'in Padişaha Giren Kazık hikayesindeki gibi bir olay olacaktı.

Tabii herkesin aklında ÖSYM denince gelen o meşhur skandal olan 2010 KPSS geliyordu. ÖSYM hızlı bir şekilde iddiaları reddetti. Yayınevi, TELE1'e yaptığı açıklamada iki üç sorunun aynı çıktığı için yaygara koparmaya gerek olmadığını söylüyor ve diğer yayınevlerinin de soruları tutturduğunu ekliyordu.

CHP'li Gökçe Gökçen bunun tesadüf olamayacağını iddia ederken İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, olayın takipçisi olacağını bildirdi. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da iddiaların doğru olması halinde sınavın iptal edilmesi gerektiğini söyledi.

CHP Gençlik Kolları Başkanı Gençosman Killik, olay hakkında Kemal Kılıçdaroğlu'nun bilgilendirildiğini, partililere ÖSYM ile görüşme talimatı verildiğini ve Yediiklim Yayınevi'nin telefonlara çıkmadığını kaydetmiştir.

Eğitim ve Bilim Gücü Sendikası, Özlem Gürses'in YouTube canlı yayınına katılarak suç duyurusunda bulunacaklarını bildirdi.

Tayyip Erdoğan, Devlet Denetleme Kurulu'na inceleme talimatı verdi. Ardından, ÖSYM Başkanı Halis Aygün görevden alındı. Aygün, Eylül 2018'den beri görevini sürdürüyordu.

Türkiye Barolar Birliği, etkili ve şeffaf bir süreç olmasını talep etti. İddiaları incelediklerini ve iptal davası olmak üzere hukuki yolların değerlendirildiğini kaydetti.

Eğitim-İş, geçmişte Fetullahçıların çaldığı sınav sorularını hatırlattı. Soruları çalanların değil, hırsızlığı dile getirenlerin yargılandığını aktardı. Şaibelerin aydınlatılmasını istedi.

Devlet Denetleme Kurumu Başkanı Yusuf Arıncı, problemli bir durum gördüklerini ve hızlıca soruşturmayı tamamlayacaklarını söyledi.

CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, Halis Aygün'ün görevden alınmasının yeterli olmadığını Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ve YÖK Başkanı Erol Özvar'ın da görevden el çektirilmesi gerektiğini söyledi ve İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem ile birlikte suç duyurusunda bulundu.

CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, iktidara beş soru yöneltti. Bunlar arasında soruların deep web üzerinden satılıp satılmadığı da vardı.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, ÖSYM'nin önüne giderek açıklamalarda bulundu. Özdağ, kendisine yakışır bir absürtlükle ÖSYM'nin Kasaplar Federasyonu'na bağlanması gerektiğini çünkü gençlerin geleceğini katlettiğini söyledi. Bu aynı zamanda, aslında bir süre önce pet shopların Kasaplar Federasyonu'na bağlandığı haberlerine yapılan bir göndermeydi.

Devlet Denetleme Kurumu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. YÖK de KPSS ile ilgili inceleme başlattı. Erol Özvar, soruşturmanın DDK ile eşzamanlı yürütüldüğünü aktardı. Çok geçmeden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da inceleme başlattı.

AKP'li Metin Külünk, YÖK Başkanı Erol Özvar'ın sessiz kalmasını eleştirerek köklü temizliğin YÖK'ten başlaması gerektiğini söyledi. Yine bir AKP'li olan Şamil Tayyar da Halis Aygün'ün görevden alınmasının tüm makam sahiplerine ibret olması gerektiğini söylemişti. Böyle kritik süreçlerde hata yapma lüksünün olmadığını da eklemişti.

Skandal ülkenin tek gündemi haline geledursun Ankara Mali Şube ekipleri Yediiklim Yayınevi'nin Karanfil Sokak ve Cevat Dündar Caddesi OSTİM'deki iki işyerinde arama başlattı.

Görevden alınan Halis Aygün, Kocaeli'ndeki yerel bir gazeteye yaptığı açıklamada alnının ak, vicdanının rahat olduğunu söyledi. Birilerinin rahatsız olduğu için düğmeye bastığını iddia etti. İtibar suikastına dikkat çeken Aygün, kırgın değil üzgün olduğunu belirtti. DDK tarafından başlatılan soruşturma bitene kadar Ankara'da kalacağını, sonrasında Kocaeli Üniversitesi'ne döneceğini kaydetti.

Türkiye İşçi Partisi üyesi öğrenciler dokuz ilde ortak basın açıklaması gerçekleştirdi ve sınavın iptalini istedi. TİP MYK Üyesi ve Genel Sekreteri Arzum Yalçın, 4. Levent'teki ÖSYM İstanbul e-sınav merkezi önünde suçluların cezalandırılmasını istedi ancak Halis Aygün'ün görevden alınmasının meseleyi çözmeyeceğini belirtti.

DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin de geçmişteki hataları hatırlattı. Yaptığı yazılı açıklamada ÖSYM'nin soruları yayınevinden aldığı veya soruların önceden paylaşıldığı olasılıkları üzerinde durdu. Emek hırsızlığına vurgu yaparken DDK'nın incelemeyi hızlı bir şekilde yapması gerektiğini söyledi.

Büyük Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş ise, Twitter hesabından, tüm bu olanların bilinçli bir şekilde yapılmış olabileceğini dile getirdi. Kimin suçlu bulunacağını merak ettiğini de söyledi.

Yattık, kalktık, yattık, kalktık ve 4 Ağustos 2022 tarihli Resmi Gazete ile ÖSYM'nin başkanlığına Bayram Ali Ersoy atandı. Bir dönem Yıldız Teknik Üniversitesi'nin genel sekreterliğini yapmıştı. Ersoy, İsmailağa Cemaati'nin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu'na "Efendim" dediği ve onun ölümüne üzülmeyen kesimi hedef aldığı tivitlerinin de bulunduğu Twitter hesabını kapattı. LinkedIn hesabını da sildi.

Yediiklim Yayınevi'ne ait iki işyerinde arama yapılırken Bursa'daki dershanenin girişindeki Süleyman Soylu fotoğrafı kamuoyunun dikkatini çekti. Fotoğraf, 2018'deki 106'ncı Dönem Kaymakam Adayları Uyum Kursu açılış törenindendi. Halihazırda Hassa kaymakamı olan Ahmet Korkmaz, sınava bu dershanede hazırlandığı için fotoğraf konulmuştu.

4 Ağustos günü yaptığı analizde teyit.org, 20 sorunun birebir aynı olduğu iddialarının yalan olduğunu açıkladı. İncelediği altı sorunun beşinin formülasyonu değişse de içeriği benzeşiyordu.

Barış Terkoğlu, Soruları Çalanlar Devleti Çalıyor başlıklı yazısında Yediiklim Yayınevi'nin Yargı Yayınevi, Doğru Tercih, Kurultay Yayınları ve Benim Hocam ile ilişkisi olduğunu söylüyor. Habertürk'ten aktardığına göre, İsmail Adıgüzel'in Yediiklim Yayınevi'nden çıkan KPSS Tarihin Pusulası kitabındaki sorularla 2014 KPSS tarih soruları birebir aynıymış. 27 tarih sorusunun içinde 21 soru benzeşiyor. Geçmiş dönemdeki skandalların Fetullahçılarla bağlantılı olduğunu hatırlatan Terkoğlu, devletin cemaatlerle işbirliği yapmaya devam ettiğini söylüyor. Sınavları isteyenlerin aslında devleti ele geçirdiğini bildiriyor. ÖSYM başkanının bu sefer erkenden görevden alındığını, 2011 YGS'deki şifre skandalını protesto etmek isteyen gençler için Tayyip Erdoğan'ın "Biz de onların karşısına beş on bin genç koyarız." sözleriyle Fetullahçı Gladyo'ya sahip çıktığını anımsatıyor. Zaten Ankara'da Fetullahçılar dışındaki bir paralel yapılanma bağlantısı konuşuluyormuş.

Barış Onat'ın tele1.com.tr'deki haberine göre daha önce skandalı tesadüf olarak yorumlayan Yediiklim Yayınevi Editörü Ahmet Uğur Karakuza, yirmi sorunun aynı olduğunu düşünmediğini, MEB kitabındaki gibi 5-6 sorunun benzer olduğunu söyledi. Daha önce Milliyet'e konuşan yayınevi yetkilileri geçmiş sınavlarda da benzer soruların olduğunu, kendilerinin yirmi soru olmasa da tutturdukları için reklam yapmadıklarını ve inceleme sonunda açıklama beklediklerini söylemişti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, yapılan aramada bir kısım dijital materyaller ile soru kitapçıklarına el konduğunu açıkladı.

Sonunda vakit geldi çattı ve Yeni ÖSYM Başkanı Bayram Ali Ersoy, adaylardan özür dileyerek sınavın iptal edildiğini açıkladı. Ağustos ayında yapılması planlanan oturumlar da ertelenmişti. 17 Eylül'de yeni sınav takvimi açıklanacaktı. Tekrar edilecek sınavlar için adaylardan ücret alınmayacaktı.

DDK Başkanı Yusuf Arıncı, kamu vicdanını rahatlatmak ve vatandaşların kafasındaki soru işaretlerini gidermek için sınavın iptaline gerek görüldüğünü; soruşturma sürecinin şeffaf bir şekilde işletileceğini söyledi.

Sınav, bitiminden yaklaşık doksan saat sonra iptal edilmişti. İptal kararı benim tüm dengemi alt üst etti. İlk kez girdiğim sınavda böyle bir olayla karşılaşmak kötü olmuştu. İçimde açıklayamadığım bir huzursuzlukla tüm yetkililere sövmekle geçirdim günün geri kalanını. Gece de uyku uyuyamaz hale geldim. TÜİK, Anadolu Ajansı ve ÖSYM... Millet devletin kurumlarına güvenemez olmuştu.

Benim gibi umutlarını bu sınava bağlayan çok kişi vardı. Çünkü özel sektörde çalışmakla kamuda çalışmak arasında dünyalar kadar fark var. Auschwitz gibi bir ortama sahip işlere girmek bile Türk genci için imkansız oldu. Normalin bir tık üstü biliş kapasitesine sahip Orkundk boşuna Herkes Memur Olmak İster diye bir şarkı yazmamış.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, sınavın iptaline sert tepki göstererek bir an önce seçim istedi. CHP'li milletvekilleri de skandala neden olanların yargı önüne çıkarılmasını talep ediyor.

Bu sırada DEVA Partisi, ÖSYM yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu.

Birgün yazarı Timur Soykan, skandalın AKP ile MHP arasında gerilime neden olduğunu iddia etti. Daha önce Habertürk ekranlarında Berhan Şimşek'in de iddia ettiği üzere Halis Aygün, MHP kontenjanından atanmış. Mahmut Özer ile anlaşamıyormuş.

Görevinin kadrolu tehdit ediciliği olduğunu düşündüğüm MHP'li Semih Yalçın'ın Habertürk'ü hedef alması bununla ilgili. Programın sunucu Kürşad Oğuz, düşüncenin sahiplerini bağladığını ifade etse de Devlet Bahçeli, zehir zemberek bir tepki göstermişti. MHP, tüm bu olup bitenleri kumpas olarak görüyormuş. Yeni tarikat ve cemaatlerin ÖSYM'ye girmesi için bir tezgah da olabilir.

Gazete Duvar'dan Müzeyyen Yüce'nin haberine göre, Yediiklim Yayınevi'nin sahibi Münir Çelik, asıl mağdurun kendileri olduğunu söyledi. Yüz bin soru hazırladıklarını ve ÖSYM'nin kendilerinden özensiz davranarak soru aşırmış olabileceğini aktardı. 20 sorunun aynı çıktığı iddialarını yalanladı.

Faktöriyel sorusunu hazırlayan kurum eğitmeni Mehmet Bilge Yıldız, ÖSYM'nin geçmişte sorduğu sorulara bakarak hazırladığını ve bu sorunun 2015 LYS'dekinin rakamları değiştirilmiş hali olduğunu itiraf etmiştir.

T24, cemaat bağlantılı bir dershanede deneme sınavında yöneltilen soruların KPSS'dekilerle aynı olduğunu ve bu dershanede eğitim gören 21 öğrencinin KPSS ile aynı yanıtları verdikleri yönünde bir araştırma haberi yayınladı. DDK uzmanları da soruşturmayı bu yönde derinleştirmiş.

Devlet Bahçeli, yirmi sorunun tamamına doğru yanıt veren adayların tespit edilmesini ve makul bağ bulunursa cezalandırılmalarını istedi.

CHP Ordu Milletvekili İsmail Adıgüzel, skandalın perde arkasında İsmailağa, TÜGVA ve Cihannüma gibi yapılanmaların olduğunu iddia ediyor.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, bilmece gibi bir açıklamayla KPSS ile personel alım süreçlerinin yeni takvime göre güncelleneceğini ve KPSS sonucu geçerlilik süresinin uzatıldığını bildirdi.

Eğitim uzmanı Sadık Gültekin, Türkçe sorularında şifreleme yapıldığını iddia etti. Şifre denince akla ilk 2011 YGS geliyor. Şıkların acayip şekilde dizildiği sınavda, şıkları azdan çok olana doğru sıralayınca yeri değişmeyen seçenek doğru oluyordu.

İddiaların ardı arkası kesilmiyor. Habertürk'ten Bülent Aydemir'in haberine göre diğer yayınevleri de incelenecek.

Süleyman Soylu, fotoğrafını haberleştiren Birgün'ü PKK yayın organı ilan etti. Birgün de yanıt olarak haberin çarpıtıldığını ve kendilerinin PKK'lı olarak damgalanmasının suçluluk telaşı olarak yorumlanabileceğini belirtmiştir.

Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) da konuyu inceleyenler kervanına katıldı. Sınava Yediiklim Dershanesi ile hazırlanan adayların cevap anahtarı ve ÖSYM çalışanları ile Yediiklim Yayınevi uzmanlarının hesap hareketleri incelenecek.

Hande Fırat, Hürriyet'te yayınlanan 5 Ağustos 2022 tarihli KPSS'de İptale Giden Yol başlığını taşıyan köşe yazısında iptal kararının cumhurbaşkanı tarafından alındığını bildiriyor. Durum DDK ve YÖK başkanları tarafından cumhurbaşkanına aktarılmış.

Özgür Özel, özür dilemenin değerli ancak yetersiz olduğunun altını çizdi ve bir milyon altı yüz bin kişinin yeniden zorlu bir sınava hazırlık süreci geçireceğini hatırlatarak sorumluların bağlantılarıyla birlikte ortaya çıkarılmasını istedi.

Hacettepe Üniversitesi Matbaası'nda 1974 üniversite sınavı sorularının basımında TRT'nin yaptığı haber sosyal medyada gündem olurken Yıldırım Kaya, sekiz görevlinin sorular basılırken sürekli binaya girip çıktığını iddia etti.

T24'ün haberine göre Ankara Başsavcılığı Müracaat ve Suçüstü Bürosu, ilk incelemede üç sorunun birebir aynı olduğunu tespit etti.

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Türkiye'nin akla, adalete ve ahlaka ihtiyacı olduğunu söyledi. Şaibeli sınavı iptal etmenin veya ÖSYM başkanını görevden almanın sorunu çözmeyeceğini ifade etti. ÖSYM'nin ülkenin en güvenilir kurumuyken Fetullahçılar vasıtasıyla çökertildiğini hatırlattı.

Cumhuriyet ve BBC, birer gün arayla geçmişte iptal edilen ve şaibe karışan sınavların listesini yaptı. 1973 yılında o zamanki adı Üniversite Seçme Sınavı (ÜSS) olan üniversite sınavı, soruların özel bir dershane tarafından ele geçirilmesi nedeniyle iptal edilmiş. Cumhuriyet yazarı Şükran Somer, skandalı kaleme almış. 24 Mayıs 1992'de yapılan Anadolu Liseleri Sınavı da soruların satıldığı ortaya çıkınca 4 Haziran 1992'de yenilenmiş. Bu skandalı Hürriyet yazarı Saygı Öztürk ortaya çıkarıp kitapçıkların satıldığını noter aracılığıyla tasdik ettirmişti. Sınavdan bir gün önce kendisi de bir kitapçığı ele geçirmiş. 1999 ÖSS, iki sınav kitapçığının çalındığının anlaşılması üzerine son anda iptal edilmiş. Bu sınava girenlerin birçoğunun 1992'deki ALS'ye de girmesi kaderin cilvesi olarak nitelendirilebilir. ÖSYM'nin boşa harcadığı para 3.5 trilyon olarak kayda geçmiş. Dönemin ÖSYM Başkanı Kemal Gürüz, iptalden başka çarelerinin olmadığını söylüyor.

ÖSYM, 13 Eylül 2009'da düzenlediği Polis Meslek Yüksekokulları Öğrenci Adaylığı Sınavı'nı kopya iddiaları nedeniyle iptal etmiş ve 1 Kasım 2009'da sınavı yenilemiştir. Bu sırada soruşturma sır gibi saklanmıştır. Sonradan ortaya çıktığı kadarıyla iki sınav kitapçığı kaybolmuş. Dershanede çözdürülen 103 sorunun 88'i sınavda yer alan 120 sorunun 88'iyle benzermiş. ÖSYM skandalları arasında ilk akla gelen 2010 KPSS, soruların çalınması nedeniyle iptal edilmişti. Dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan, iddiaları reddetse de eğitim bilimleri testinde 110 ve üzeri alanlar ya karı-koca ya da aynı mahalledendi. Kitapçığa "Ha gayret" yazan öğretmen adayları da işin tuzu biberiydi.

CHP İzmir Konak İlçe Gençlik Kolları üyesi gençler, Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde toplanıp protesto düzenledi. Konak Gençlik Kolları Başkanı Okan Uslu, sorumluların yargılanmasını istedi. CHP iktidarında mülakatın kaldırılacağını ve güvenilir sınavların olacağını söyledi. 2000'den 2013'e kadar ÖSYM'nin düzenlediği sınavlarda soruların çalındığını anımsattı.

NTV, 6 Ağustos 2022 tarihli haberinde uzmanlarca yapılan incelemede üç sorunun birebir aynı olduğunun ve on şüpheli soruyla beraber on üç sorunun görüldüğünü aktardı. Soruşturmayı ÖSYM için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosu, Yediiklim Yayınevi içinse Müracaat ve Suçüstü Bürosu yürütüyormuş.

Tayyip Erdoğan, skandalın üzerinden bir haftaya yakın olmuşken Vladimir Putin ile yaptığı Soçi görüşmeleri sonrası hiçbir derde derman olmayan bir açıklama yaptı. Sınavı iptal edilenlerden sınav ücreti alınmayacağını ve ÖSYM'nin şaibeleri ortadan kaldıracağını ifade etti. İptalin arkasında Fetullahçıların olup olmadığı sorusuna Altılı Masa ve Fetullahçı Gladyo'nun aynı şey olduğunu söylerek cevap verdi. Muhalefetin bu durumu seçime kadar kullanıp gençleri aldatacağını iddia etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, AKP'nin Fetullahçılarla kolkola yürüdüğü zamanlara atıfta bulundu ve o dönem çalınan sınavları anımsattı.

Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay, Paralel Sınavlar: Buzdağının Ucu başlıklı yazısında Ankara kulislerinde iki iddia üzerinde durulduğunu aktardı. Birincisi, soruların üç bin kişiye verildiği; ikincisiyse, benzer durumun yakın geçmişteki sınavlarda da yaşandığı. Yediiklim Yayınevi'nin ÖSYM ve Eğitim-Bir-Sen ile ortak projeler yürüttüğünü söylüyor. Balbay, ilk sınavda tam bilenlerin ortaya çıkarılmasını, ikinci sınavla ilkinin karşılaştırılmasını ve örgüt bağlantılarının bu şekilde ortaya çıkarılmasını öneriyor.

YÖK'ün eski başkanı Yusuf Ziya Özcan, Seda Selek'in Halk TV'deki programında İsmail Saymaz'ın sorularını üzerine ÖSYM'nin soru hazırladığı bilgisayara kablo bağlandığını duyduğunu söylüyor. Ona göre soru çalan kurum artık ÖSYM'dir.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 7 Ağustos 2022'deki Akit TV yayınında hükümetin her şeyi doğru yaptığını, dolayısıyla bu yöndeki eleştirilerin yersiz olduğunu söyledi. Ancak biz de hükümetin KPSS sınavından kaldığını gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Her kriz yönetiminde eline yüzüne bulaştırmadan edemeyen iktidar sahipleri var çünkü.

Kemal Kılıçdaroğlu, ülkedeki pek çok yolsuzlukta DDK'nın harekete geçmediğini anımsattı. Kimse suçu üzerine almayacağı için Fetullahçıların üzerine attığını da dile getiriyor. Asıl sorunun liyakatsizlik olduğunun altını çiziyor.

Araştırma, soruşturma, inceleme ve saire sonucunda pek bir şey beklemiyorum ancak süreci yakından takip edeceğim. Adımı unutsam bile bu skandalı unutmam. Bu skandal bir gün unutulup giderse ben ölmüşüm demektir.

TÜİK'in dün açıkladığı Yükseköğretim İstihdam Göstergeleri raporuna göre 2011 ila 2020 yılları arasında mezun olan üniversitelilerin iş bulma oranı %71.1. TÜİK, burada çok acayip bir bölümleme yapmış. Mesela sağlık ve refah diye bir alan var. Refahın ne anlama geldiğini sadece araştırmayı yapanlar biliyor.

Buna göre, sağlık alanı %82.2 ile en yüksek istihdam oranına sahip. Onu eğitim (%77.8), mühendislik (%77.8), bilişim (76.7) ve doğa bilimleri (%72.3) izliyor. Bölüm bazında en çok iş bulan bölümler %96.6 ile işitme engelliler öğretmenliği, %95.5 ile aile ekonomisi ve beslenme öğretmenliği, %95.4 ile zihinsel engelliler öğretmenliği ve %94.4 ile görme engelliler öğretmenliğidir.

Lisans mezunlarının ilk iş bulma süresi 13.6 ay olmuş. Önlisans mezunlarında bu süre 14.8 ay. Sağlık 7.7, eğitim 10.9, mühendislik 11, bilişim 11.6 ve ne olduğunu anlamadığım hizmetler alanı 12.4 ile ortalamanın altında yer alıyor.

En hızlı iş bulan on bölümü sıralayacak olursak; dil ve konuşma terapisi (2.4), güvenlik bilimleri (3), görme engelliler öğretmenliği (3.4), zihinsel engelliler öğretmenliği (3.7), işitme engelliler öğretmenliği (3.8), din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği (4), çocuk gelişimi (4.1), tıp (4.1), özel eğitim öğretmenliği (5) ve son olarak aile ekonomisi (6.2).

TÜİK, araştırmasında en çok kazanan bölümlere de yer vermiş. Bu bölümlerin pilotaj, havacılık ve uzay bilimleri, gemi makineleri işletme mühendisliği, matematik mühendisliği ve uçak mühendisliği olduğunu söylüyor. Yani havacılık iyi para getiren bir sektör.

Bu sabah da Birgün gazetesinde Mustafa Kömüş'ün manşetten verilen haberine rastladım. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi, Üniveri projesi kapsamında üniversite mezunlarının ücret dağılımı ve alanında çalışma oranlarını sunuyor.

Habere göre, üniversite mezunlarının yarısına yakını asgari ücretle işe başlıyor. Verilen bazı bölümleri azdan çoğa sıralarsak; bilgisayar mühendisliği (%44), öğretmenlik (%45), diş hekimliği (%50), hukuk (%52), elektrik ve elektronik mühendisliği (%52), yabancı diller (%55), makine mühendisliği (%58), felsefe (%67), sağlık hizmetleri (%70), fizyoterapi (%72), çevre mühendisliği (%73), iç mimarlık (%74) ve iletişim (%76).

Ekonomist Aziz Çelik, meslek odalarının koyduğu asgari ücretlerin gözetilmediğini ve Türkiye'nin gitgide asgari ücretliler toplumu haline geldiğini söylüyor.

Bölümünde iş yapmayanların oranı da dikkat çekici. Gemi mühendisliğinde %38.2 olan oran sağlık hizmetlerinde %33.9, su ürünlerinde %29.5, iletişimde %18, iktisat içinse %17.8.

Ünlü dolandırıcı Sülün Osman'ın millete Galata Köprüsü'nü satmasına atıf yaparak kolay kandırılabilecek kişiler için kullanılan Boğaziçi Köprüsü'nü satmak deyimi sosyal medyada türedi. Aslında Boğaziçi Köprüsü mütemadiyen satılıyor. Yapılalı elli yıl oluyor ama hâlâ geçiş ücreti ödeniyor.

Sözcü'den Saygı Öztürk'ün haberine göre 28 Şubat kumpas davası kapsamında 21 Ağustos 2021'den beri Buca Cezaevi'nde tutuklu olan 83 yaşındaki Çevik Bir, demans nedeniyle tahliye edilmiş. Bu kurmaca intikam davası yüzünden seksenli yaşlardaki 13 eski komutan hâlâ tutuklu durumda. 16 komutanın yargılanması sürüyor.

Bu 28 Şubat dalga dümeni, Fetullahçıların bu işin peşini bırakmadığını gösteriyor. Ben esas olarak iktidar değiştikten sonra devr-i sabık yaratılmasını istiyorum. Yeni gelenler bunu yapmayacaksa iktidar değişiminin hiçbir anlamı yok.

Kimisi okur, feylesof olur
Aç açık gezer; yoksulluk çeker
Felsefe ile çözülmez sorun
Sorunları çözmeye hemen para gerekli

Kimi doğrucu, şaşmaz yolundan
Bildiğin okur; eziyet sever
Dürüstlük ile çözülmez sorun
Sorunları çözmeye hemen para gerekli

Yaşadım da öğrendim
Yiğitliğe gerek yok
Cebin doluysa eğer
Hayat yaşamaya değer

SOL Parti'nin Fatsa'da düzenlediği Fındık Mitingi, Tayyip Erdoğan'ın son zamanlarda yaptığı mitinglerden daha fazla kişi toplamış gibi görünüyor.

Yerel basına göre mitingin talepleri şöyle;
🌰 Fındığın taban fiyatının 70 lira olması
🌰 Ferrero gibi emperyalist şirketlerin tekeline son vermek
🌰 Fiskobirlik gibi kooperatifin teşvik edilmesi
🌰 Fındık üreticisinin örgütlenmesinin önündeki engellerin kaldırılması
🌰 Emek süreçlerinde adil bölüşümün sağlanması

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Erenköy Direnişi'nin 58'inci yıldönümü anısına 8 Ağustos 2022 tarihinde yapılacak olan piyango çekilişi için basılan bilette 23 Nisan 1964'te Saint Hilarion bölgesinde Türk bayrağını ele geçiren EOKA militanları yer almış. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, skandala tepki göstermiş ama fotoğrafın daha önce 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı hesabından paylaşılan videoda kullanıldığı belirtiliyor. Liyakatsizlik yavru vatana da sirayet etmiş. Gerçekten çok üzücü.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş belgesi niteliğindeki Lozan Antlaşması, 99 yıl önce bugün imzalandı. Bu, aynı zamanda Kurtuluş Savaşı'nı resmen bitiren belge oldu. İsmet İnönü, burada diplomatik anlamdaki rüştünü ispat etti. Kendisini hayırla yad etmiş olayım.

Konda'nın 2018 yılında yaptığı araştırmaya göre halkın %48'i antlaşmanın yüzüncü yılında sona ereceğini düşünüyor. Üzücü olan nokta, bu oranın üniversite mezunları arasında %43 olması.

Hiçbir barış antlaşması yüz yıl için yapılmaz. 2023'te sona erecek olan Lozan Barışı değil; ne olduğunu herkes az çok tahmin edebiliyor.

Türkiye'de Amerikan futbolu veya korumalı futbol büyük bir oranda üniversitelerin takımları tarafından oynanmaktadır. 1991 yılında kurulan Boğaziçi Sultans bu alanda ilktir. Onu ertesi yıl kurulan Hacetepe Red Deers izler.

Türkiye Korumalı Futbol Ligi, sekiz takımdan oluşur. Yukarıda saydığım iki takıma ek olarak İTÜ Hornets, Koç Rams, Gazi Warriors, Anadolu Rangers, METU Falcons ve Sakarya Tatankaları bulunur. Koç Rams ile Boğaziçi Sultans'ın oynadığı maçlar derbi niteliğindedir. Maçlar Radyo Gol YouTube kanalı üzerinden takip edilebilmektedir.

Bunun dışında eski adı NFL Europe olan European League of Football adlı organizasyonda beş ülkeden on iki takım bulunur. Bunlardan biri de İstanbul Rams adıyla yarışan Koç Rams'tır.

Sekiz haftada yedi maç yapan temsilcimiz, maçlarını Maltepe Hasan Polat Stadyumu'nda oynamaktadır ve ilk altı maçında sahadan boynu bükük ayrılmıştır.

Buna göre aldığı sonuçlar şu şekildedir;
🏈 Rams: 38 - 40: Cologne Centurions
🏈 Rams: 7 - 41: Berlin Thunder
🏈 Rams: 12 - 42: Rhein Fire
🏈 Vienna Vikings: 49 - 00: Rams
🏈 Rams: 7 - 41: Barcelona Dragons
🏈 Hamburg Sea Devils: 70 - 00: Rams

Evinde oynadığı ilk maçta 800 seyirci vardı. Hezimete uğradığı son maçta ise bu sayı 300'müş.

Bugün oynanan maçta Rams, ilk galibiyetini aldı. Barcelona Dragons'a karşı başabaş bir mücadele verdi ve 22-19 yenmeyi başardı. Bu galibiyet sevindirici ancak Rams, kalan beş maçın hepsini kazansa bile play-off turunu görmesi imkansız gibi bir şey.

Bolu'nun merkez ilçesine bağlı Yuva köyünde 16 Temmuz 2022 günü insanlar karın ağrısı, ishal ve mide bulantısı şikayetleriyle hastaneye başvurmuştu. Tüm bunların içme suyu nedeniyle yaşandığı açıklanmıştı. Vakalar gün geçtikçe artmıştı.

Bugün bu köyde yaşayan kayınpederini kurban bayramında ziyaret eden 49 yaşındaki Eyüp Ertem hayatını kaybetti. Durumu ağırlaşan Ertem, Ankara Şehir Hastanesi'ne sevk edilmişti.

Ben koleradan şüphelenmiştim ama vakaların Hemolitik Üremik Sendrom (HÜS) olduğunun üzerinde duruluyor. Bu hastalıkta kanlı ishalle birlikte akut böbrek yetmezliği gelişiyor. Escherichia coli ve shigella olmak üzere iki suştan bahsediliyor.

Yerel gazeteler kuyudan su çeken boruların yenilendiğini aktarırken Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, vaka sayısının 123'e yükseldiğini ve bunların 17'si yoğun bakım olmak üzere 54'ünün tedavisinin devam ettiğini söyledi.

2021 yılı nüfusu 709 olan Yuva köyünde vakaların çoğunu 1.5-15 yaş aralığındaki çocuklar oluşturuyor. Belediyenin sorumluluk kabul etmediği olayda bizi neler bekliyor, bekleyip göreceğiz.

Türkiye'de öğretmen denince çoğu insanın kafasında bir memur tiplemesi canlanıyor. Halbuki ülkemizde pek çok farklı öğretmenlik deneyimi var. Atanamayan öğretmenler, doğuda görev yapan öğretmenler veya emekli olmasına rağmen çalışan öğretmenler gibi.

Ben öğretmenliğin üç yüzü üzerinde duracağım:

🔵 Özel okul öğretmenliği: Kimi zaman gündem olmasıyla hatıra gelen öğretmenlerdir. Özel okulların çoğunda öğretmencilik oynanıyormuş gibi geliyor bana. Devletin özel okullara destek vermesi sonucu eğitimci olmayanların açtıkları okullar maalesef bunun en büyük nedeni.

Türk Eğitim-Sen, 29 Aralık 2017 tarihinde yayınladığı duyuruda öğretmenlere mesai saatleri dışında öğrenci koçluğu, ev ziyareti ve kitap dağıtımı gibi görevler verildiğini belirtmiştir. Bunlar için tabii ki ücret verilmiyor. Bizzat çalışanlardan duyduğum ve şahit olduğum üzere kayıt için veli aramaları, idare tarafından ticari kaygıyla yapılan yüksek not baskısı ve yazın verilen eğitim dışı görevler de var.

Aslında öğretmenlerin çoğuyla bir yıllık sözleşme yapılıyor. Buna dokuz aylık demek daha doğru olacaktır zira, bu sözleşme yaz aylarını kapsamıyor. Dolayısıyla öğretmen, kıdem tazminatı gibi bir haktan yoksun oluyor.

Birlik Sendikası'na bağlı Özel Okul Öğretmenleri Sendikası, 2021'de kuruldu. Örgütlenme eksikliğini bir miktar giderse de hâlâ yeterli değil. Çoğu öğretmen, özel okulu atanana kadar çalıştığı geçici bir yer olarak gördüğü için yapılan haksızlıklara susup sabrediyor. Bu, Mükemmel Darwinci piyasa modelimizde fakirlerin kendilerini potansiyel zengin olarak görüp isyan etmemesine benziyor.

🔴 Dershane öğretmenliği: Üniversite sınavına yönelik yoğun tempolu bir çalışma. 9koy.org sitesindeki "Dershane öğretmenliği madende çalışmak kadar zor" başlıklı habere göre, öğretmenler büro memuru olarak çalıştırılıyor, maaşlar elden veriliyor ve günde 13 saate varan çalışma süreleri söz konusu. Zaten haftasonu tatili yok, haftada bir gün izin olmak üzere haftanın altı günü çalışılır. Karşılaştırma bakımından söylüyorum; artık çoğu tekstil atölyesi haftasonu çalışmıyor.

Dershane öğretmeninin tüm günü apartmandan bozma bir ticarethanede geçer. Atları yarışa hazırlayan bir kondisyoner misali öğrencileri sınava hazırlar. Vahşi kapitalizmin en büyük göz boyamalarından biri olan performans ile de korkutulur öğretmenler. Hata yapma lüksü yoktur.

Not verme gibi bir kaygıdan ari olmak ve çoğunlukla kılık kıyafet prosedürünün olmaması bu deneyimin iyi yanları.

Yirmi yılda sekiz bakan ve her bakanla değişen sisteme bağlı olarak derinleşen bir eğitim krizi görüyorum. Fakir Baykurt "Öğretmen boyun eğmez." demiş ama gelinen noktada en çok boyun eğenler öğretmenlerden çıkıyor. Böyle nasıl yetişir fikri hür vicdanı hür bir nesil?

🟢 Ücretli öğretmenlik: Dünyada eşi benzeri olmayan bir sistem. Eşit işe eşit ücret verilmesi gerekirken ücretli öğretmenler, meslektaşlarının dörtte biri oranında para alır. Kimi meslektaşları acıyarak kimiyse tiksinerek bakar onlara.

Atanan bir öğretmen, 15 saatin üzerinde verdiği her ders için ek ders ücreti alır. Bir öğretmenin haftalık verebileceği ders sayısı en fazla 40'tır. Ücretli öğretmen bu sayıya ulaşsa bile, asgari ücretten az kazanır. Özeldeki gibi mesai bazlı çalışma olmaması işin güzel yanlarından. Ancak iaşe verilmiyor yani yol ve yemek karşılanmıyor. Sigorta ise yarımdır.

Türk Eğitim-Sen'in açıkladığı verilere göre 2021-22 eğitim-öğretim yılında ücretli öğretmen sayısı 85513 olmuş. Hakkari, Bayburt, Bolu ve Çorum hariç 77 ildeki norm kadro açığıysa 115093. Bu bile sistemin ne kadar şerefsizce dizayn edildiğinin kanıtıdır.

Şarlatan, genellikle sözdebilimsel temellere dayanan alternatif tıp uygulayıcılarına verilen bir addır. Ancak bu sıklıkla soytarı, dalkavuk ve şebek gibi anlamlara gelen şaklaban sözcüğüyle karıştırılıyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Ankarpark üzerinden Mansur Yavaş'ı, CHP'yi ve ona oy verenleri hedef almış. Mansur Yavaş, kendisine ders niteliğinde bir yanıt vermiş ve Ankapark'ın beş gün önce belediyenin eline geçtiğini anlatmaya çalışmış ama bunların suratı keçe gibi olmuş; anlamazlar.

Show older
Qoto Mastodon

QOTO: Question Others to Teach Ourselves
An inclusive, Academic Freedom, instance
All cultures welcome.
Hate speech and harassment strictly forbidden.